Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
BaşkanKim?
G.Saray yönetiminden yakın olduğum, tanıdığım iki isim var: Ali Dürüst ve Sedat Doğan. Ne tesadüf ki Galatasaray’ın son yönetsel krizi bu ikili arasında çıkmış görünüyor. Ama işin aslı bu kadar basit değil. Bu buzdağının görünen kısmı. Aslında olay; iki farklı yönetim anlayışının, iki farklı dünyanın çatışması. Ali Dürüst ve arkadaşları, özellikle futbol konusunda İlhan Cavcav tarzı bir yönetim anlayışını, yani eskiyi, statükoyu temsil ediyor, Sedat Doğan ve arkadaşları ise yeni bir anlayışı, günümüz insanını, modern yönetim tarzını... Ali Dürüst yıllardır Galatasaray’da başkan adayı olarak lanse edilen, istenen önemli bir isim. O ise kendisine layık görülen bu sorumluluğu kişisel nedenlerle üzerine vazife olarak almayan, bunun yerine 2. başkan olarak Galatasaray’da söz sahibi olmak isteyen biri. Bunda maddi nedenler ön planda. Ancak Ünal Aysal yönetiminde gelecekte başkan olması düşünülen Adnan Öztürk’ün varlığı, Ali Dürüst’ü çok rahatsız etmişe benziyor. Bu işin bir yönü. Diğer yandan Ali Dürüst’ün üzerinde hep Faruk Süren’in gölgesi var. Bakın şimdi Galatasaray’da son yaşanan tartışma aslında neden çıktı? Ali Dürüst bugün Türk futbolunda yaşanan sıkıntılı günlerde tavrını Süper Lig’de yer alan diğer 15 takım gibi işin sumen altı edilmesinden, idarei maslahattan yana koydu. Adnan Öztürk ise “Dik duralım, suç var ise, kim suçlu ise cezalandırılsın” dedi. ‘Temiz lig, temiz futbol’dan yana açıkça tavır koydu. Yani eski ve statükocu değil yeni ve etik duruşu temsil etti. Hatta bu tavır farklılığı nedeni ile Dürüst ve Öztürk Kulüpler Birliği toplantılarındaki farklı tutumlarından ötürü sıkıntı yaşadı. Ali Dürüst’ün Futbol Federasyonu’na karşı savunduğu kulüp politikasında açıkça Faruk Süren’in izlerini görüyoruz. Öyle ki 1998 yılının sonunda Öcalan’ın İtalya’ya sığındığı dönemde İstanbul’da oynanması gereken Juventus maçını erteleyen UEFA nezdinde girişim yapmaktan imtina eden pasif Süren yönetimi tavrı gibi bugün Ali Dürüst de Türkiye Futbol Federasyonu karşısında Galatasaray’ın pasif ve edilgen tavır takınması gerektiğini savunuyor. Ne tesadüf...
\nAncak bugünlerde Adnan Öztürk’ün savunduğu tavır, duruş, Galatasaray Spor Kulübü tarafından benimsendi ve kamuoyunda takdir topladı. Bu durum Ali Dürüst’ü çok rahatsız etmiş olacak ki o kulüp politikasında söz sahibi olamamanın acısını Sedat Doğan’dan çıkarmak isteyerek kendisine hiç yakışmayan bir çıkış yapmış. Hem de Başkan Ünal Aysal’ın da olduğu bir ortamda üç kez üst üste “Ben başkanım” diyecek kadar kendini kaybederek. Kendisini bu zor durumdan kurtarmak için hamle yapan Adnan Öztürk’ün “Ali Ağabey, herhalde İletişim AŞ’nin başkanıyım demek istedin” sözleri karşısında dahi işe uyanmayıp bir kez daha “Hayır yönetim kurulu başkanıyım” diyerek beni şaşırtan bir kontrolsüz çıkış yapmış. Sanırım bu patlama onun koltuğu Adnan Öztürk’e kaptırma korkusundan kaynaklanan bir tutum. Sanırım bu söylem Faruk Süren ve diğer arkadaşlarının “Ünal Aysal bu işlerden anlamaz, esas başkan sensin” yaklaşımlarından kaynaklanan bir dışa vurum. Ali Dürüst kontrolünü iyice kaybetmişe benziyor. Benim tanıdığım Dürüst’e hiç benzemiyor. Fatih Terim’in “Ronaldinho transferini sadece Dürüst ve Abdürrahim biliyordu” çıkışı da aslında bu kontrol kaybını işaret ediyor. Bu transferle ilgili Faruk Süren’in kendine yakın gazetecilere yazdırdığı ve özetle “Ünal Başkan, Terim alma dese de Ronaldinho’yu al, o oynatmak zorunda. Zamanında bana da alma dediği oyuncuları aldım ve UEFA Kupası kazandık” söylemleri Terim ile Dürüst’ün arasında soğukluğa neden oldu.. .
\nAli Dürüst ve arkadaşlarının basit bir yaklaşımı var. Ünal Aysal’a kim yakınsa, kim onunla mesai yapıyorsa onun ayağını kaydırmaya, başkanı yalnızlaştırıp kendilerine mahkûm etmeye çalışıyorlar. Önce Bülent Tulun’u Fatih Terim üzerinden Florya’dan gönderdiler, şimdi kulüpteki çalışma odasını elinden almaya çalışıyorlar. Sara Koral Aykar gibi Aysal’a yakın kulüp çalışanlarını bezdirmeye, başkanla uyumlu çalışan yöneticileri basın yoluyla sindirmeye çalışıyorlar. Bunun yolu bu kişilerin projelerine, icraatlarına karşı çıkmakla başlıyor, engel olamazlarsa eleştirmekle devam ediyor. Parola basit. Benim içinde olmadığım, benim akıl etmediğim her iş, her icraat kötüdür. Nasıl? Basit ve çok kolay değil mi? Bu gibi durumlarda başkanın önünde tercih edebileceği iki yol var. Ya bu işin hesabını hemen görür, yola öyle devam edersiniz veya ilk müsait pozisyonda hesapları keser yine yola devam edersiniz. Ama mutlaka hesabı kesmek gerekir. Sonuç olarak burada tüm yük Başkan Ünal Aysal’da. Günün sorusu şu: Gerçek başkan kim? Bunu herkes, tüm Galatasaraylılar merak ediyor.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt