Taner Baytok

Lozan Barış Antlaşması’nın Yüzüncü Yılına Doğru

28 Ekim 2013 Pazartesi

 

Geçen hafta Ankara’da
İnönü Vakfı’nın kısıtlı
olanaklarının çok ötesinde
başarılı etkinliklerinden
ikisine tanıklık ettik.
“Doksanıncı Yılında
Lozan Barış Antlaşması
Konferansı’’nda seçkin
konuşmacıların yaptığı
sunuşlar yanında
Cumhurbaşkanı’nın
gönderdiği olumlu ve yapıcı
görüşlere yer verilen mesajı
dinledik. Cumhurbaşkanı
mesajında kalıcı barışı
sağlamanın savaş
kazanmaktan daha zor
olduğunu, barışın mümkün
olanın üzerine inşa edilmesi
lüzumunu belirttikten
sonra, tarihe siyasetten
ve ideolojiden uzak
yaklaşılmasının önemini
vurgulamaktaydı.
İkinci etkinlik Çankaya
Belediyesi salonlarında
devam etmekte olan
“Lozan’dan Cumhuriyet’e
İsmet İnönü” sergisiydi ve
bu sergiyi gezmek beni çok
eğittiği gibi duygulandırdı
da. Sergide geçirdiğim
iki saate yakın zaman
zarfında İsmet Paşa’nın
Kurtuluş Savaşımızdaki
başarılı kumandanlıkları,
içte ve dışarıdaki
güçlüklere rağmen
dirayet, sabır ve ısrarı ile
gerçekleştirdiği mucize
kalıcı barış, Türkiye’yi
bütün baskılara rağmen
İkinci Dünya Savaşı’na
sokmamakta gösterdiği
basiret ve ülkemizin
demokratikleşmesinde
attığı çok önemli adımın ne
büyük hizmetler olduğunu
düşündüm.
Mustafa Kemal
Atatürk’ün Lozan’ın
yıldönümü vesilesi ile
İnönü’ye gönderdiği mesaj
ve onun yanıtının kendi el
yazıları ile orijinalini görmek
ve birbirine kardeş kadar
yakın bu iki devlet adamının
karşılıklı sevgi ve saygı dolu
ifadelerini okumak beni
çok duygulandırdı. Ermeni
ve Yahudi cemaatlerinin
İsmet Paşa’ya kutlama
mesajları, İnönü’nün Kahire
görüşmeleri sırasında 1943
senesinde ABD Devlet
Başkanı Roosevelt ve
İngiliz Başbakanı Churchill
arasında vakur ve rahat bir
şekilde otururken çekilmiş
fotografı kadar İnönü
ailesinin bütün fertlerinin
mütevazı, pırıl pırıl modern
bir Türk ailesi görünümünü
özlem ve biraz da içim
burkularak seyrettim.
Türkiye Cumhuriyeti’nin
yeni ve modern bir devlet
olarak kurtuluşunun nüfus
cüzdanı mahiyetindeki
Lozan Barış Antlaşması,
Birinci Dünya Savaşı’nı
bitiren antlaşmalar
arasında günümüze kadar
gelebilen tek örnektir.
Kadeş Antlaşması’ndan
sonra da dünyada en uzun
seneler yaşama başarısını
göstermiş ikinci belgedir.
Lozan Barış Antlaşması’nın
bu kadar uzun süre ayakta
kalmasının nedeni bütün
tarafları tatmin edecek ve
çağ atlamalar karşısında
dahi günün ihtiyaçlarına
yanıt verebilecek hükümler
içermesidir.
Lozan Barış
Antlaşması’nın 75’inci
yıldönümünü içten ve dıştan
kaynaklanan bütün engelleri
aşarak 1998 yılında
antlaşmanın imzalandığı
İsviçrenin Lozan kentindeki
Palais du Rumine’de
kutlamayı başarmış bir
büyükelçi olarak Lozan’ın
yüzüncü yılının da ona
yakışır şekilde kutlanmasını
beklemekteyim. Bu kutlama
programının düzenlenmesini
UNESCO veya başkaca
bir Birleşmiş Milletler
kuruluşu üstlenerek olaya
uluslararası bir nitelik
kazandırabilir.. Elbette bu
kuruluşlarda bununla ilgili
kararların alınmasında
Türk hükümetinin konuyu
programına alıp üzerine
ısrarla gitmesi gerekecektir.
Önümüzde mevcut on
sene böyle bir uluslararası
proje için uzun bir
süre değildir. Lozan
Antlaşması’nın yüzüncü
yılının kutlandığını görmek
Türk milleti için sadece
bir merasim veya protokol
meselesi değildir. Aksine
Türkiye Cumhuriyeti’nin
bekasını ilgilendiren
yaşamsal bir ihtiyaçtır.
İnönü Vakfı’nın Lozan’ın
önemini gençlerimize
anlatmak yolunda ülke
sathına yayılan takdire
şayan çabaları vardır.
İnönü Vakfı Lozan’ı
ileriye taşıma konusunda
önemli bir lokomotiftir.
Bu gayretlere hükümetin,
üniversitelerin ve özel
sektörün de yardımcı olması
ile güç görünen ülkeye
yarar sağlayacak hedeflere
ulaşmak mümkün olacaktır.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları