Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Seçmenin oyunu yok sayma operasyonları

09 Haziran 2020 Salı

Anketler, ne yapılırsa yapılsın Cumhur İttifakı’nın oylarının düşüşünün sinyallerini verdikçe, Tek adam rejimi adına paslaşmalı sürpriz, tuzak projelerle Meclis’in, kamuoyunun karşısına çıkılıyor.. İster Meclis’ten geçirilmek üzere getirilmiş tezkereler, isterse ikili kararnameler, isterse canlı yayınlar kesilerek kamuoyuna ulaşılan, çok uzun geçmişi olabilecek hazırlıkların ürünü projeler, açılışlar, anlaşmaların sonuç ürünü organizasyonların ardı arkası kesilmiyor..

Son günlerin sürpriz operasyonlarının tekmilinin birden içeriklerinden, şeytana pabucunu ters giydirecek özdeyişine uygun, ortak amaçlı, ucu nerelere kadar uzanacağı belirsiz, Millet İttifakı’nın içinden çatlağı büyütme yol haritası çıktı.. Meclis’teki oturumu ucundan olsun izlemiş olanların algılamamaları olanaksızdı. Millet İttifakı için sürpriz tuzağın, kurmayları dışında Cumhur Cephesi milletvekilleri için de geçerli olduğu, sorgulamalara, sataşmalara verilen cevaplardan gözlemleniyordu.

Tamam, yıllardır tek yanlı iktidar cephesi erkinin işletilişinden, milletvekilleri, paketlerin içinden çıkan yasa değişiklikleri, icraat uygulamaları ile yüzleşmeye, biat kültürünün doğası gereği de seslerini çıkarmamaya alışkındılar. Kendim adına en çok CHP ve HDP’yi çok çıplak bir o kadar haksız çarpıcı PKK terör örgütü ile işbirliği içinde gösterme operasyonunda, Meclis Başkanı, atanmış seçimsiz sorumlu bakanlar, kürsüye çıkan milletvekilleri ile tüm gerçekten hukuk içinde savunmayı üstlenmiş yandaş kadroların, çok keskin bir ortak koro halinde, “Kaçınılmaz, zorunlu bir yasal zorunluluğun geciktirilmiş, kasıtsız işlemi..” boyutuna indirgemeleriydi.

En utanılmaz, şaşmaz vurgulama ise “Kaçınılmaz, hukukun gereği, kesinleşmiş yargı kararlarının suçun sahibine dönük işlemi, HDP ve CHP seçmenine dönük kasıtlı, haksızlık, mağduriyet söz konusu değil..” çerçevesine sıkışıtırılmış değerlendirmeleriydi.. 

***

Seçmenin oy hakkını yok sayma operasyonlarındaki, çıplak tuzaklara ilişkin, ikiyüzlü oyunların en çarpıcılarından örnekleri bir daha bir daha sıralamanın galiba çok fazla bir anlamı yok. En son yerel seçimlerde, Öcalan’dan oy desteği istenen operasyondan, beyni boşlar adına bile geçerli zaman geçmedi. Bağımsızlığı söz konusu olamayacak, hak-hukuk-adaletin işletilemediği yargı eliyle sonuçlanmış kararlarının hukuksal geçerliliklerini de tartışacak zaman değil..

En yaşamsalı oylarına saygı duyulduğunun ha bire altı çizilen şu günlerde en çok siyasal kimlikleri üzerinden oyun oynanan HDP ve CHP’ye. Millet Cephesi’nden diğer partilere, yakın günlere dönük de, AK Parti içinden yeni kopmuş parti çatılarında toplanmak isteyenlere dönük tuzak oyunlara şöyle bir bakalım..

Çok doğru milletvekillikleri yargı kararları ile alınmış, şimdilik üç, sonrasında sayıları artabilecek isimler üzerinden yaşatılanlara bir göz atalım. Adaylıkları sürecinde, ortada hukuken adaylıklarına yasak konulabilecek yargı kararları yoktu savunması geçerli mi? Yargılanmalar süreçlerinde ortaya konmuş verilerin öncesinde bilinip bilinmezliğini, dosyasız sorgulamanın işler kotarılmış olduktan sonra sorgulanmasının hiçbir yararı yok. Asıl siyasal tuzak iktidarları erkinin, Tek adam rejiminin geçmiş siyasal ortaklıkları içinde tam da bu anlamda işlenmiş ortak siyasal suçlar ataklarından çıkmıyor mu?

En çarpıcıları, sınırlara kurulan çadır mahkemelerinde, silahlı.. peşmerge giysileri ile tek cümle ile bağırlara basılmaları değil miydi? Hepsini bir “kandırıldık” cümlesi ile affedebilme çarpıklığını unutalım.. Siyaseten, durumlara göre hiç vazgeçilmeyen yeni yeni ittifakların yargıya yansıtılmakta olunan boyutlarına bir göz atalım..

Siyaseten durumlara göre baş tacı edilmekte olunan ya da bütün günahların ödetilmesi aracı olarak kullanılan içeridekiler tablolarına, yeni yeni operasyonlardaki tuzaklara şöyle bir vicdan terazisinden bakmaya çalışalım. Kavala’lar, Barış’lar, en son operasyon içine katılan Müyesser Yıldız’lar ile sadece düşünce, basın özgürlüğü kapsamında Türkiye’yi utanç verici bir tabloya düşüren icraatlara bakalım.

Seçmene, oy haklarına saygı duyulduğu yalanı üzerinden belediyeler yönetimleri, başkanlıkları üzerinden kurulabilen, oylarını çalabilme tablosu çok daha da çarpıcı işliyor.. Aynı yol haritası içinde seçilen başkanların, sözde ya da gerçekte kanıtlı yargılama sonuçları üzerinden suçlu konuma düşürülmüş olmalarının tuzağından da söz etmenin anlamı yok. Sapına kadar suçlamaların haklılığını varsayalım. Belediyelerin hukuksal işleyişi üzerinden seçmen oyuna saygı duyulan yönetim oluşturulacakken, atanmış valiler, kaymakamlardan kayyım yönetimleri oluşturmak en ağırından oyların gaspı değil mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları