Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Deprem..
Saat 15.00’e yaklaşıyordu.. Gazetenin merkezi Şişli bölgesinde beklenen yağmur fırtınasının karanlığına boğulmuştuk.. Baykuş gözlü sayılsam da sağanak öncesi oluşan karanlık nedeniyle ışıkları yakmak üzere ayağa kalkmış, yazımın başına dönüşümde ise İzmir’den gelen deprem haberi ile oluşmuş, zifiri karanlık görüntüyle yüz yüze kalmıştım. Büyüklüğü 6.6 olarak verilen, merkezi Seferihisar’da olduğu duyurulan şiddetli bir depremin İzmir’i toz-duman karanlığa büründüren sonuçları için paniğe, korkuya kapılmamak olanaksızdı..
Büyük depremlerden günümüze, deprem konusunda çok tanıklık yapmış, deneyimli bir gazeteci olarak donup kalmamam olanaksızdı.. Uzun süre toz dumanın yarattığı karanlığın görüntüsüne, anlamı üzerinde düşünmeye takılıp kalmış olarak beklediğimin ayırımında bile değildim.. Aradan bir saat geçip, yazmakta olduğum yazı silinip başlığım, tek sözcüğe “Deprem” olarak dönüştükten sonra, siz okurlara bir şeyler karalamaya çabalarken, gelen farklı görüntüler hiç de iç açıcı değil. Fay hattı üzerlerinden gelebilen ilk görüntülerde, koca koca yüksek apartmanların çöküş görüntüleri, çevrelerinde çığlıklar içinde canlarını kurtarmaya çalışarak kaçmaya çalışanlar var..
Bölgeden gelen görüntüler içler acısı; boyutlarını, sonuçlarını öngörebilmekten henüz çok uzaklardayız.. İzmir’deki uzun zaman kalkmayan toz duman bulutlarının Bayraklı, Buca ağırlıklı merkezlerden geldiği bilgisi, görüntüleri ile birlikte ulaşıyor. Daha birkaç gün önce, canlı yayın değeri olduğu için İrlanda’dan, Amerika’ya yapılan bir canlı yayında, söyleşide çok daha yüksek şiddetteki bir depremde röportajı yapan gazeteci ile Devlet Başkanı’nın yüz ifadelerinden korkuyu okumuştuk.. Elbette deprem bölgesinde yapılaşmanın ciddiye alınmış olması nedeniyle en küçük bir hasar ve zararın söz konusu olmadığının bilgi notu eşliğinde..
Bilgi dağarcığımın ukalalığı içinde bendeniz toz dumanı görür görmez olası acı sonuçları öngörmeye, düşünmeye çoktan başlamıştım.. Fay hatlarının odağındaki ülkemizde, fay hatlarımızı incelemiş, olası yakın depremlerin hesaplamalarını bilimsel olarak yapabilmiş uzmanlarımızın yıllardır söyleyip durdukları gerçeklerimiz ortada.. Her fırsatta yaptıkları uyarıların ciddiyeti de.. En son seçimler öncesi, oy uğruna inatla çıkarılmasına diretilen imar affına dayalı çıkışları yetmemişti.. Hâlâ önceki deprem sonuçları, yapı stokları üzerinden ülkemiz ölçeğinde çok geçerli, çok çarpıcı veriler üzerinden acil yapılması gerekenlere ilişkin yola çıkılmış değil.
***
Son yerel seçimler sonrası, kendi kendine depremsiz çöken yapılara dayalı alınmış derslerle çıkılmış bir yoldan bile söz edemiyoruz. Kuşkusuz çok genel bilgi olarak ülkemiz çapında elbette hatlara, binaların zayıflığı, bina stokunun yıkılabilirliği üzerinden bilinenlerle, farklı noktalar için farklı rakamlar geçerli olmak üzere, ortalama bir yüzde altmışlar oranında yapı stokunun yenilenmesi gerektiği zorunluluğunun genel bilgisi elimizde.
Örneğin seçim bölgeme girdiği için Kocaeli ve Adapazarı bölgelerini gezerken, uzman depremcilerden aldığım verilere göre, merkezlerde ortalama yüzde altmış oranında bir yapı stoku için yıkıp yapmanın ötesinde bir çözüm yok görünüyordu. Örneğin seçim yazısı için en sıradan bir depremde yıkılabilecek bu yapı stoklarından birinin önünde fotoğraf çektirmeye kalkıştığımda, elinde çocuk arabası ile gitmekte olan bir genç kadının görüntüsünü paylaşmamayı seçmiştim. Olur ya bir tanıdığı görür, tanır, haber verir, “çaresizliği, korkusu, karamsarlığı büyür.. ” kaygısına katkıda bulunmak istememiştim.
Görmesi, korkması, önlem almak üzere hızla harekete geçmesi gereken iktidar erki ne yazık ki Saray, tek adam rejiminin işleyişine teslim olmuş, bildiğini okumayı sürdürüyordu. Baksanıza bulaş tehdidi, İstanbul için karabasan boyutlara ulaşmış, hâlâ kaybedilmiş belediyeler seçimleri sonuçları hazmedilememiş, belediyeler katılmadan alınamayacak acil önlemler adına bir araya geliş için bile engel üstüne engel çıkarılıyordu. Deprem için daha da vahim bir tablo geçerli. Saray, tek adam rejimi hâlâ “Kanal İstanbul” diye tutturup duruyor. İstanbul Büyükşehir, acil, en sıradan depremde yıkılabilecek yapı stoklarının yenilenmesi yolunda işbirliği için nerede ise yalvarıp yakarıyor..
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Trabzonspor'da ayrılık!