Server Tanilli

Pekin Olimpiyatları'nın Ardından

30 Ağustos 2008 Cumartesi

1936 Berlin Olimpiyat Oyunları yapıldığında, beş yaşındaydım; böylece, olan bitenin bilincinde değildim.

Onu İkinci Dünya Savaşı izledi.

Arkasından, 1948 Londra Olimpiyatları geldi. Olimpiyatların bilincine de onlarla vardım: Bu arada, 1936da Berlinde olup bitenleri de öğrendim.

Berlinde büyük bir olay olmuştu: Almanyada faşizm vardı; yalanlarını, en başta da ırkçılığını haykırıyordu. Berlin Stadında, Hitler, her şeyi Alman milletinden bekliyordu; çünkü üstün bir ırktan geliyordu Almanlar.

Ne var ki, o günlerden birinde, Amerikalı ve Siyahi Jesse Owens, 100 ve 200 metre koşu başta olmak üzere, dört madalya kazanıyor ve Hitlerin arî ırkın üstünlüğü faraziyesini binlerce insanın huzurunda, bizzat Hitlerin de gözlerinin önünde on paralık ediyordu.

O olay ve Jesse Owens unutulmadı ve unutulmayacak.

Sporun ileri ve ilerici bir anlamı vardır...

*

Eski Yunanda, olimpiyatlar, Yunanlılar arasında Zeus onuruna düzenlenen yarışmalardı. Savaşın o dünyayı altüst ettiği bir sırada, tanrıların çok sevdiği oyunlar olarak, barışı getirsin diye dört yılda bir düzenlenir oldu.

Çağdaş dünyada, bu güzel geleneğin ülkeler arasında kültür alışverişine yol açması için, Baron Pierre de Coubertinin önayak olması ve 1896da Atinada ilk olimpiyat oyunlarının yapılması pek güzel olmuştur.

O tarihten beri de yapılıyor.

Barışa bugün de yarın da ihtiyacımız var...

2008 Pekin Olimpiyat Oyunları, büyüleyici bir açılışla başlamıştı; geçen pazar günü de, yine büyüleci bir kapanışla sona erdi.

Büyüleyici diyoruz ama yetmez...

Çin, eski ve büyük bir uygarlık ve kültür olarak, olan bitene damgasını vurmuştur. Gelecekteki olimpiyatlar için de bir örnektir. Çinde, devlet ve toplumu da, olaya birlikte sahip çıktılar ve şahane bir eser yarattılar.

Sözü, bize de getirelim.

*

Gazetelerde bir madalya durumulistesi.

81’lik listede, en sonda Moldova var.

Ama önemli olan başları: Çin, ABD, Rusya, İngiltere, Almanya, Avustralya, Güney Kore, Japonya, İtalya, Fransa... diye sıralanıyorlar.

En parlak durumda olan Çin: 51 altın, 21 gümüş, 28 bronz olmak üzere, tam 100 madalya. Ondan sonra gelenler, madalya azala azala listede.

Biz, Türkiye 37. sırada: 1 altın, 4 gümüş, 3 bronz madalya.

Bu madalyaları kazanan sporcularımızı elbette yürekten kutluyoruz.

Ama milletçe üzücü durumdayız; Hikmet Bilanın deyişiyle madalya fukarasıyız.

Niçin öyleyiz?

Şundan: Olimpiyatlarda başarıya kavuşanlar ve madalyalarla ödüllendirilen sporcular, sporu bir yaşam biçimihaline getirmiş ülkelerden çıkıyor; o ülkelerde spor, ilköğretimden üniversiteye, her aşamada eğitimle iç içe geçmiştir; o ülkelerde, sporun her dalı için büyük ve sürekli yatırımlar yapılmıştır.

Olimpiyatlarda, madalya olarak devşirilen, başta toplumun yaptığı yatırımın karşılığıdır.

Biz, toplum olarak bunu yapmış değiliz.

Spor olarak, bellediğimiz futboldur; o ise spordan çok başka bir şeydir.

Sporu bir değer olarak bellemeliyiz; ve oradan hareketle, Sporda Devlet Politikasımız” olmalı. Eğitimden başlayıp yaşamın her alanında yaşanan bir politika!

Önümüzde zaman da azalmıştır: 2023te 1923 Devriminin 100. yılını kutlayacağız.

İçinde spor fethimizle ilgili bir şeyler olmayacak mı?

Bugünden kollarımızı sıvalayalım; ve ata sporu güreşten başlayarak...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye Nereye Gidiyor? 10 Ağustos 2009
Masal ve Gerçek... 7 Şubat 2009

Günün Köşe Yazıları