Raziye Karabey

'Ucube'nin Yıkım Yıldönümü

08 Ocak 2012 Pazar

Bugün 8 Ocak, Başbakan’ın “ucube”nin yıkım talimatını verdiği günün yıldönümü. Yaklaşık 3.5 ay sonra da 26 Nisan 2011’de yıkım fiilen başlamıştı.

Bu süreç Türk demokrasi ve sanat tarihinde utanç duyulacak sayfalardan biridir. Kamusal alandaki bir sanat eseri, demokratik bir ülkenin başbakanının görünürde estetik kaygılarla “ucube” olarak nitelemesi ve “gereğinin yapılması” talimatını vermesi sonucunda tahrip edilmiştir.

Hiçbir demokraside örneğine rastlanmayan bu davranış, ne yazık ki ülkemizde geniş çevrelerce açık veya örtülü şekilde kabul görmüştür.

Oysa, arkasında 88 yıllık bir cumhuriyet ve demokrasi geçmişi bulunan bir ülkede beklenirdi ki Kars’ın seçilmiş belediye başkanı bu konuda yerel halkın görüşlerini alsın. Beklenirdi ki, 43 güzel sanatlar üniversitesi ve fakültesi, olayın vehametini ortaya koysun, varoluş nedenlerini, eski ve yeni öğrencilerinin haklarını korusun. Beklenirdi ki, kültür ve sanat kuruluşları, Başbakan’ı kendi estetik zevkinin ancak kendi mülkü dahilinde geçerli olabileceği hususunda ikaz etsinler. Ne yazık ki bunların hiçbiri gerçekleşmedi. 70 küsur milyon onurlu Cumhuriyet vatandaşının, 40 küsur güzel sanatlar fakültesinin bulunduğu, 80 küsur yıllık bir demokraside Başbakan’ın “yıkıla” fetvası ilgili paydaşlarca ve geniş çevrelerce kabul gördü ve yerine getirildi.

Bu arada çıkan birkaç çatlak ses doğaldır ki kaale bile alınmadı. Örneğin Niki Tzavela ve bir grup parlamenterin Türkiye Başbakanı’nın kınanmasını öneren Avrupa Parlamentosu’na hitaben 4 Mart 2011 tarihli önergesi veya 26 ülkeden 220.000 üyeli ECA (Avrupa Sanatçılar Konseyi) Başkanı Michael Burke’nin Başbakanımıza ve Kültür Bakanımıza hitaben “Heykel yıkım kararı demokratik bir hükümet başkanlığı pozisyonunun kesinlikle kabul edilemez bir kötüye kullanımıdır” şeklindeki 25 Nisan 2011 tarihli mektupları veya Sanat ve Kültür İçin Avrupa Platformu’nun (Culture Action Europe) ya da Avrupa Heykel Örgütü’nün (Sculpture Network) çeşitli ikazları.

Söz konusu yıkım olayı, İKSV’nin kurulmasını önerdiği “sanat kurulu” için belediyelerin ve üniversitelerin uygun paydaşlar olmadığını göstermiştir. Zira, özellikle büyükşehir belediyelerinin hükümet kanadında yer aldığı ve son heykel örneğinde görüldüğü üzere üniversitelerin görüş belirtmekten kaçınan kurumlara dönüştüğü bilinen gerçeklerdir. Bu paydaşlardan oluşan bir kurul, ancak iktidarın sesinin kurumsallaşması anlamını taşır.

8 Ocak, Anadolumuzda MÖ 11.000 yüzyıla Göbeklitepe’ye uzanan heykel kültürünün ve genelde sanatın saygın konumuna yeniden kavuşabilmesi için tüm ilgililerin çabasının gerektiğini hatırlatan bir gündür.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları