Öztin Akgüç

Yanılgılar Zinciri

26 Eylül 2014 Cuma

Ekonomimizin içine girdiği çıkmazın, açmazın tek sorumlusu, müsebbibi olarak AKP iktidarını görmek doğru olmaz. 24 Ocak 1980 ekonomik kararları ile başlayan yanılgılar zincirinin, hatalar silsilesinin hazin sonucudur.
Türkiye ekonomisinin kurtuluş reçetesi olarak sunulan, bir tür IMF uyarlaması olan 24 Ocak kararlarını anımsayalım:
Özetle ekonomide sistem olarak planlı ekonomiden serbest pazar ekonomisine geçiliyor. Özelleştirme yapılarak devletin ekonomide ağırlığı azaltılıyor. Özel kesim teşvik ediliyor; kur, faiz, mal ve emek fiyatları da dahil fiyatların piyasalarda oluşumu benimseniyor. Sermaye ve kambiyo kontrolleri hafifletiliyor, kaldırılıyor. Yabancı sermaye girişi özendiriliyor. İthal ikamesi yerine ihracat çekişli büyüme stratejisi uygulamaya konuluyor.
Türkiye’nin dış borcu 13-15 milyar, iç borcu da düşük düzeylerde olduğundan dış ve iç borçlanma ile programın finansmanı hedefleniyor. Destek, teşvik için vergileme yerine borçlanma yolu seçiliyor.
Ekonomik dengelerin fiyat hareketleri, faiz ve kur serbestisi ile sağlanacağı varsayılıyor. Fiyat hareketleri hangi mal ve hizmetlerin üretilmesi gerektiği konusunda girişimcilere yol gösterirken faiz serbestisinin yatırım-tasarruf dengesini, kur serbestisinin de dış ticaret dengesini sağlayacağı öngörülüyor. Faizlerin düşüşü yatırımları, faiz yükselişi tasarrufları özendirirken kur yükselişinin ihracatı artıracağı, ithalatı da kısacağı böylece ekonomide dengelerin oluşacağı savunuluyor.
Programın varsayımlarının, öngörülerinin, stratejisinin tümüyle yanılgı olduğunu ileri sürenlerin önerileri, görüşleri dikkate alınmıyor. Serbesti, borçlanma ile finansmanının uyuşturucu etkisi, kısa sürede olumlu olarak karşılanıyor. Ekonomi bir süre sonra enflasyon- devalüasyon sarmalına kapılıyor, vergi teşvikleri, iç borçların artışı, faizlerin yükselmesiyle bütçe açıkları büyüyor, faiz giderleri cari harcamaların önemli bölümünü oluşturuyor, vergi gelirleri, kalkınmanın finansmanında değil faiz ödemelerinde kullanılmaya başlanıyor.
Devletin borçlanma gereğinin artması, devlete borç verme bankacılığının, özür dilerim yeniden hortlamasına yol açıyor. Bankalar yurtdışında, borçlanıp devlete borç vermeye başlıyor.
Ekonomi kriz eşiğinde iken 1993 yılında istikrar önlemleri alınacağına faizler indirilerek, dış ve iç denge daha da bozularak, ekonomi daha hızlı ve şiddetli bir şekilde krize sokuluyor. 1994 istikrar önlemleri, bozulan dengeleri sağlayamıyor. Enflasyon, devalüasyon bütçe açıkları, dış dengesizlik süreğenleşiyor. 1999 yılında, 2000 yılı enflasyon mücadele programı hazırlanıyor. Para politikası stratejisi olarak döviz kuru hedeflemesi seçiliyor, USD ve Avro’dan oluşan sepet çıpa olarak benimseniyor. Hatta daha ileri gidilerek para kuruluna benzer uygulama yapılıyor. Dolaşıma para çıkarılması Merkez Bankası’nın döviz varlığının artmasına bağlanıyor; bankanın iç varlıkları sınırlanıyor, devlete ve bankalara borç verme olanağı kaldırılıyor. Merkez Bankası’nın en önemli işleri olan likiditenin, kredinin son durağı olması engelleniyor. Doğal olarak ekonomi kısa sürede tarihinin en büyük krizlerinden birine giriyor. Kurtarma planı aslında ekonominin hiçbir sorununa çözüm getirmiyor. Başarılı gibi görünmesi tümüyle dış döngüsel hareketlerin sonucudur.
AKP iktidarı için elverişli koşullar: (1) Dünya ekonomisinin 2002-2007 döneminde hızla büyümesi, 2007 sonrası da likidite bolluğu, (2) hane halkı borcunun çok düşük düzeyde oluşu, (3) 2002 yılına kadar özelleştirmenin sınırlı boyutta kalışıdır. Dış borçlanma, hane halkının tüketici kredisiyle tüketiminin artırılması, özelleştirmenin sağladığı 50-60 milyar USD, AKP iktidarının ekonomik başarısı olarak görülüyor.
Dış borçlar 400 milyar USD’ye ulaştı, hane halkının yıllık borç yükünün, gelirinin oranı yüzde 50 düzeyine yükseldi; kamunun toplam borcu yurtiçi 600 milyar TL’yi aştı; ihracatın ithalatı karşılama oranı üçte ikiyi geçemedi. Tasarrufların, GSYH’ye oranı yüzde 10.0’lara değin geriledi. Tek bir dış denge dahi sağlanamadı. Doğal olarak ekonomi uzun dönemli enflasyon sürecine girdi. Şimdi bahane aranıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları