Öztin Akgüç

Yanılgılar

22 Aralık 2013 Pazar

Görüş farklılıkları olabilir; benim görüş ve önerilerim de yanılgı olarak algılanabilir.
CHP’nin sağ kesimden de oy almaya dönük tutumu, aday belirlemede en çok oyu alma potansiyelini ölçüt kriter olarak benimseme bence bir yanılgıdır. İkinci bir yanılgı da bazı çevrelerin CHP’nin günümüzdeki yönetimini yeterli bulmayıp aday konusunda da seçici davranıp oy kullanmaya gitmeme eğilimleridir.
CHP bir kitle partisidir, ama Cumhuriyetin ilkelerine inanmış, altı oku benimsemiş, sosyal demokrat eğilimli, tutarlı bireylerin partisidir. CHP, bir süre kapatılmasına, mallarının alınmasına, yöneticilerine siyaset yapma yasağı getirilmesine, iftiralara uğramasına karşın doksan yıldır varlığını sürdürmüş ise bunun nedeni Türkiye’de Cumhuriyeti, altı oku, Türkiye’nin bağımsızlığını benimsemiş, özgür yaşamayı şiar edinmiş, bağımsızlık savaşı yapanlara minnet duygusu yüksek kitle ve bireylerin varlığıdır. CHP’nin hangi koşullar altında 1957 seçiminde iktidara yaklaştığı, 1973 ve 1977 seçimlerinde de sandıktan birinci parti olarak çıktığı gözden kaçırılmamalıdır.
Sağa ve değişik kesimlere açılım, vitrin süsleme CHP’nin yalnız günümüze has tutumu değil, 1990’lı yıllardan beri süregelen yanılgısı. Bu tutum CHP’ye ne kazandırmıştır? Belki seçim yenilgileri, itibar kaybı dışında CHP’yi destekleyen bazı bireylerin, ailelerin oya katılmamasına neden olmuştur. Oya katılmayanların katılmama nedenleri araştırıldı mı? Sanmıyorum.
CHP’nin, ilkelerini benimsemiş, partiyi desteklemiş, CHP’ye sürekli oy vermiş, CHP kamuoyunun güvenini kazanmış, yönetici nitelikleri de olan kişileri aday göstermesi, uzun vadede de daha geçerli bir seçim stratejisi gibi görünüyor. 1989 yerel seçimlerini anımsayalım. O tarihte CHP değil SHP... Seçim sonrası Türkiye haritasına bakın. SHP birinci parti, Türkiye haritasını kendi renklerine boyamış. Gösterdiği adaylar nedeniyle mi? Hayır. T. Özal’ın otokrat olmaya özenmesine, 24 Ocak Kararları’nın getirdiği ekonomik başarısızlığa, sıkıntılara rant ekonomisi yaratmaya, yandaş kollama politikasına tepki... Vatandaşa gerçekler anlatıldı ve vatandaş da oyu ile Özal dönemini, 12 Eylül’ü sonlandırdı.
Günümüz koşulları da 1990 öncesi benzeri yine otokratlığa özenen bir başbakan, her alanda başarısızlık, yandaş kollanma, ayrımcılık, yalakanın, partizanın üretkeni, üreticiyi sömürdüğü bir düzen... Vatandaşa gerçekler, partinin ilkeleri anlatılarak sonuç alınacağına, sağa açılalım, belli kesimleri gücendirmeyelim gibi yanılgılarla, belki de bir seçim başarısızlığının nedenleri oluşturuluyor.
CHP’nin bugünkü tutumunu, yönelimini eleştirip, adayları konusunda seçici davranıp, oya katılmama eğilimini de yanılgı diye yorumluyorum. İlk aşamada amaç otokratlığa, tek adam yönetimine yönelişi frenlemek, Cumhuriyetin kalan kazanımlarını koruyabilmek, her alanda uçuruma yuvarlanma riskini azaltmak olmalı. Bu düşüncelerle ben, çevrem, yakın tanıdıklarım hangi il ve seçim bölgesinde olursa olsun, kimi aday gösterirse göstersin CHP’nin adaylarına oy vermek niyetindeyiz. Bu tabii seçim kazandıracak, oy oranını bile etkileyebilecek, güçlü ve etkili bir destek değil. Ama, çekimser bireyler, aileler, geçmişte CHP’yi desteklemiş çevreler, oy konusunda benzer tutum gösterirlerse belki bir katkısı olabilir.
Yönetimler gelip geçici. Siyasal partiler, siyasal akımlar kalıcıdır. Atatürk yok, İsmet İnönü yok, Ecevit yok, Erdal İnönü de yok. Ama CHP her şeye karşın var. Bu inanmışlığın, direncin, tutarlılığın sonucudur. Her kurumun yılların imbiğinden geçmiş kimliği oluşur, CHP’nin de bir kimliği vardır. Yöneticiler, adaylar gelip geçici; kimlik kalıcıdır. CHP’nin kimliği korunmalıdır. Görüşümün etkisi olur mu, olmaz mı bilemem. Kızgın ve küskün, kaygılı vatandaşların gelecek yerel seçimlerde CHP’yi desteklemelerini dilerim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları