Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yalnız Bankalar mı?
Müşterilerden hizmet karşılığı olmayan ücret almaları, kartel türü anlaşmalar yapmaları, tüketici haklarını ihlal etmeleri, haksız kazanç sağlamaları gibi suçlamalarla bankalar gündemde. Şöyle düşündüm, bu konuda kuşkulu olanlar yalnız bankalar mı?
Adalet Bakanı’nın açıklamasına göre on bir milyon icra dosyası, icra takibi varmış. Bunların büyük bölümü bankaların takibi olabilir mi? Keyfi, özür dilerim, nalıncı keseri gibi uygulama yalnız bankalara mı özgü? Dinliyoruz, gözlemliyoruz ve yaşıyoruz. Belki de daha haksız uygulamalar iletişim sektöründe gözlemleniyor. Açıklamaya çalışayım.
Hat kullanılmadığı ve bildirildiği halde operatör, sanki hizmet veriliyormuş gibi müşteriyi borçlandırmaya devam ediyor. Ya fatura gönderilmiyor, ya fatura kayboluyor, bilgi sahibi de olunamıyor. Vergi Usul Kanunu’nun bu konudaki hükümlerine de pek riayet edilmiyor. Bir süre sonra bir telefon, “Şu kadar borcunuz var, ödeyin.” İtiraz ediyorsunuz: Hizmet almıyorum, almayacağımı bildirdim, ortada verilmiş bir hizmet de yok. Doğal olarak dikkate alınmıyor. Bu işten nemalanan hukuk büroları var. İş hukuk bürolarına veriliyor. Büro da borç ödenmedi diye icra takibine geçiyor. Bakıyorsunuz posta kutunuzda ilamsız takipte ödeme emri, icra masrafı, vekâlet ücreti, gecikme zammı eklenmiş, itiraz süresi de kısa tutulmuş, yedi gün; kime, ne zaman tebliğ edilmiş belli de değil. Yine de itiraz ediyorsunuz. İtiraz dilekçeniz dosyaya konuyor mu? O da şüpheli; işinizi bırakıp icra dosyası incelemesi yapacak zamanınız yok. Aradan bir süre geçiyor, nemalanan hukuk bürosundan bir telefon veya cebe ileti. Daha da kabarmış bir tutarı hemen ödeyin, icra takibine başlıyoruz. Haciz, banka hesaplarına el koyarız gibi göz korkutmalarla birlikte. Diyorsunuz ki ödeme emrine itiraz etmiştim. Yanıt “Dosyanızda böyle bir itiraz dilekçesi yok, işlem ilerlemiş.” Olay doğru mu, yanlış mı bilmiyorsunuz. Aman rezalet çıkmasın diye sineye çekip ödüyorsunuz. Daha garibi ödeme yaparken yeni bir borcunuz olduğunu da öğreniyorsunuz. “Hattınız bir süre açılmış sonra kapatılmış” diyorlar. Kim hattı açtırmış, kullanım olmuş mu, açıklama yok. İlişkinizi kestiğiniz operatör, daha sonra cepten ya da mektup yazarak tacize devam ediyor. Yeni önerilerde bulunuyor. Herhalde o sırada hat açılmış gibi gösterilerek, onayınız bilginiz olmadığı, hizmet verilmediği halde. Sizi borçlandırıyor, bir süre sonra da hattı kapatıyor. İnanılır gibi gelmiyor ama gerçek durum bu. Daha acıklı, daha garip uygulamalar da olabilir. Her şey mümkün.
Bir süre sonra en kârlı kuruluşların en çok kurumlar vergisi ödeyenlerin listesi açıklanacak. Bakınız bankalar, operatörler, iletişim sektöründe olanlar ilk sıralarda yer alacaklar. Bunlara yakında enerji sektöründeki firmalar da eklenecek. Kâr verimlilikten, değer yaratmadan değil, ne yazık ki tüketici istismarından kaynaklanıyor.
Kâğıt üstünde Türkiye hukuk devleti, tüketici hakları korunuyor gibi görünüyor. Saydamlık, hesap verilebilirlik gibi yönetişim ilkelerimiz var. Hepsi laf, göstermelik, özenti. Gerçekte ne hukuk devleti var, ne tüketici hakları, bir iki göstermelik uygulama korunuyor; ne de saydamlık söz konusu. Hemen her şey gizli, saklı, alalanmış durumda, siyasi nitelikli olan davalar dışında sorumlulardan hesap soran da yok.
Türkiye’de sözde düşünceyi açıklama hürriyeti var. Ama karşısında da T. Ceza Kanunu ve/veya tazminat tehdidi. Bildiğiniz, kişi zengin etmeye yönelik uygulamalar var. İstersiniz ki saydamlık gereği ilgili kurum açıklasın. Ama bankacılık sırrı diye hemen üstü örtülüyor. Etiğe aykırı uygulama yapan kurumların isimlerini açıklayamazsınız. Hemen ticari itibarı zedeliyorsun koruması ile karşılaşırsınız; sanki gerçekten ticari etiği, ticari itibarı varmış gibi.
1960’lı, 1970’li yıllarda bozuk düzenden çok yakındık. Günümüz yönetimine, uygulamalara bakıldığında, o yıllara haksızlık etmişiz gibi geliyor. Şimdi korkudan bozuk düzen dahi diyemiyorsunuz. Zaten diyenler de, toplumu uyarmaya çalışanlar da bir şekilde dışlanıyor. Bu, medyanın görevi diye düşünebilirsiniz; medyanın kendisi de ne yazık ki ayrı bir sorun.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti