Öztin Akgüç

Toplumu Duyarsızlaştırma (11.01.2013)

11 Ocak 2013 Cuma

\n

\n

İç ve dış odaklar, statükoyu, kurulu düzeni korumak, aydınlanmayı önlemek, tepkiyi engellemek için toplumu duyarsızlaştırmaya uğraşıyor. Bu bağlamda din, medya, müzik, baskı, korku, dışlama, hemen her araç kullanılıyor. Toplum aydınlandığında, düzenin kökten değişeceğini, günümüz tarzı politika yapılamayacağını, politikacı tipinin, davranışının farklı olacağını, Türkiyenin bir çevre ülke konumundan kurtulacağını, kalkınma sürecine gireceğini, kişisel, örgütsel çıkarların korunamayacağını görenler, engelleyici önlemler alıyorlar.\n

\n

Din hemen tüm toplumların yaşantılarında önemli ve etkili bir yere sahip olmuştur. Siyasiler de her zaman bundan kendi çıkarları için kişisel egemenliklerini güçlendirmek, halkı yönlendirmek için yararlanmış; açıkçası dini istismar etmişlerdir.\n

\n

İslamın özünde, Tanrıya bağlılık, haksızlığa başkaldırı, barışçıl olma, esenlik, dayanışma, dürüst yaşam, maddi ve manevi temizlik vardır. İslamın sözcük anlamı da kapsamlı olarak bu özellikleri içerir. Eğer İslamın özünü bir yana bırakır, daha çok öğretiyi şekil üzerinde yoğunlaştırır, hurafeye ağırlık verir, dini dünyayla değil daha çok ahiret, ölümden sonrasıyla ilişkilendirir, cennette köşkler vaat eder, cehennem azabıyla korkutursanız, o zaman kişileri yaşananlara, haksızlıklara karşı duyarsızlaştırırsınız. \n

\n

İslamın önceleri yoksullar ve köleler arasında yayıldığını dikkate almak gerekir. Özünde haksızlığa başkaldırı, özgürlük olduğu için ilk aşamada daha çok yoksullar ve köleler tarafından benimsenmiştir. Din eğitimi önemlidir. Ancak yararı, kimlerin ne amaçla bu görevi üstleneceği ve yerine getireceğine bağlıdır. Eğer amaç, öz bir yana itilip, dindar gençlik yetiştiriyoruz diye belli siyasal akımlara destek sağlanacaksa, o takdirde bu tür dindarlık anlayışını sorgulamak gerekir.\n

\n

Günümüz medyasına bakınız. Genelde yayının halkı belli çevrelerin istekleri doğrultusunda yönlendirmeye, algılatmaya yönelik olduğu görülür. Programlar ağırlıklı olarak tek yanlı, uyuşturucu, belli bir görüşün, bir çıkar örgütü veya grubuna yandaşlığın yanındadır. Bazı çevreler bu tür yayınlardan dünyada maddi çıkar, sosyal statü, güç sağlıyor, ama halka yararı ne oluyor? Niçin refah dünyada belli kişilere, çevrelere ait oluyor da çoğunluk için ölümden sonrasına bir vaat olarak kalıyor? Bunu da sorgulamak gerekir.\n

\n

Müzik gerçekten yaşam kalitesini yükselten, yaşama değer katan bir nimet, bir lütuf. Ama müziğin uyuşturucu değil, canlandırıcı, duyguları, hatta düşünceyi geliştirici bir yönü, etkisi olmalı. Türkiyede müzik yayınının kalitesi de halk istiyor, halka iniyoruz, rating diye giderek düşürülüyor. Kişiler ille klasik Batı müziği dinlesin diye bir iddiam yok. Klasik Türk müziği, halk türkülerimiz, hatta bir ölçüde Türk sanat müziği olarak nitelendirilen popüler eserler, yayın gamında yer alabilir; ama arabeskin burada yeri yok. Son dönemlerde Türkiyeyi yurtdışında da en iyi temsil eden, çoğu çevrece dâhi olarak nitelendirilen, bir vatandaş olarak gurur kaynağı olan Fazıl Say, arabesk müziğe karşı çıktı diye çıkar çevreleri tarafından bir linç edilmediği kaldı. Müzik zorunlu ders olmalı; olanak ölçüsünde, bir ütopya ama herkes bir enstrümanı çalmayı öğrenmeli. Ama bu alanda da uyuşturucu yayınlardan uzak durmak gerekir.\n

\n

Duyarsızlaştırmanın diğer yolları korku salarak, dışlayarak toplumu yönlendirmek, istenen kalıba dökmektir. Gözaltına alma, uzun süreli tutuklama, orantısız şiddete başvurmayla korku salınarak halka, bakın hizaya girmezseniz, başınıza böyle kötü şeyler gelir imajı veriliyor. Kolluk güçleri, hatta yargı bu amaçla kullanılıyor.\n

\n

Göz korkutmaya karşı toplumu uyarmaya çalışanlar bir şekilde dışlanıyor. İstifaya zorlama, atanmama, geri planlara itelenme, hatta vergi sopası araç olarak kullanılıyor. Düzmece demokratlar, düzmece eski solucular, sözde insan haklarından yana olanlar da medyada figür olarak kullanılıyor.\n

\n

Halktan yana olmanın bir maliyeti vardır. Bu maliyeti ödemeye hazır olanların olduğu bir gerçektir. Kök hücre yok edilemediği sürece tüm olumsuzluklara karşın, yarınlara umutla bakabiliriz.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları