Öztin Akgüç

Temeldeki Ayrışma

16 Eylül 2012 Pazar
\n

Türkiyede etnik ayrışmadan, Türk Kürt ayrımından, Sünni-Alevi mezhep ayrışmasından, din ve devlet yönetimi açısından laik, mütedeyyin farklılığından, sınıfsal olarak emek-sermaye çatışmasından söz edilir. Zaman zaman bu tür ayrımlar bazı beklentilerle de tahrik edilir, araya husumet tohumları ekilmeye çalışılır.

\n

Bence Türkiyede temel ayrışma Cumhuriyeti benimseyenlerle, Cumhuriyet ve Atatürk karşıtları arasındadır. Ayrışma, karşıtlık Cumhuriyetin ilanından da önce, daha bağımsızlık savaşına hazırlanma aşamasında başlamıştır. Türkiye dış düşmandan çok iç ayaklanmalarla, iç engellerle uğraşmak zorunda kalmış veya bırakılmıştır.

\n

Bağımsızlık savaşı ve öncesi başlayan bu ayrışma, Cumhuriyet sonrası da sürmüş, günümüzde de sürmektedir. Türkiyede Cumhuriyet karşıtı geniş kitlelerin varlığı yadsınamaz. Dinciler, bazı tarikat ve cemaatler, ikinci Cumhuriyetçiler, işbirlikçiler, dış destekli örgütler, Cumhuriyet karşıtlığının omurgasını oluştururlar. Değişik oranlarla da olsa Cumhuriyet karşıtları arasında farklı güdülerle de olsa Türkler, Kürtler, çeşitli etnik gruplar, Sünniler, Aleviler, sermayedarlar, emekçiler, hatta laik görüntülü olanlar da yer alır. Ortak payda Cumhuriyet karşıtlığı, gizli veya açık Atatürk düşmanlığıdır. Cumhuriyet karşıtları, hemen her dönemde dış odaklar tarafından da çeşitli yöntemlerle desteklenmişlerdir, halen de desteklenmektedirler.

\n

***

\n

Cumhuriyete sahip çıkanlar da etnik kökene, mezhep ayrımına, ekonomik sınıf farklılığına, aynı dünya görüşüne indirgenemez. Cumhuriyete sahip çıkanlar arasında yine değişik oranlarda olmak üzere Türkler, Kürtler, diğer etnik kökenliler, Aleviler, Sünniler, sermayedarlar, emekçiler, laikler, mütedeyyinler yer alır. Cumhuriyete sahip çıkış da kitleseldir. Gerçek inanç sahiplerinin, dini bir araç olarak kullanmayanların, İslamiyetin özünü algılamış olanların Cumhuriyete sahip çıkmaları da doğaldır.

\n

Cumhuriyeti benimseyenlerin, karşıt olanların, arada kalanların, zamana ve ortama göre pozisyon alanların, taraf değiştirenlerin oranı nedir? Bu konuda bir araştırmam yok. Ancak sınırlı gözlemler, kaba tahminler, Cumhuriyet karşıtlarının, Cumhuriyeti benimseyenlerden sayıca daha fazla olduğunu gösteriyor. İşte asıl sorun da buradan kaynaklanıyor.

\n

Cumhuriyet karşıtlarının sayıca üstünlüğünün göstergeleri şöyle özetlenebilir.

\n

Yıl 1924. Cumhuriyetin ilanının ertesi yılı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kuruluyor. Halkın önemli bir bölümü bu partiye yöneliyor. Dış ayartı ve desteklerle iç ayaklanmalar sürüyor. Terakkiperver Partisinin kapatılması, İstiklal Mahkemelerinin kuruluşu ile Cumhuriyet karşıtları, argo bir deyişle arazi oluyorlar, bir süre siniyorlar.

\n

***

\n

Yıl 1930. Bir kez daha çok partili yaşam denemesi yapılıyor. Atatürkün yakın arkadaşlarından Ali Fethi Bey (Okyar) başkanlığında Serbest Fırka kuruluyor. Yine büyük destek görüyor. Serbest Fırka denemesi de uzun ömürlü olmuyor, aynı yıl içinde feshediliyor.

\n

Cumhuriyet karşıtları en büyük gövde gösterilerini Demokrat Parti çatısı altında 1950 yılında göstermişlerdir. Demokrat Partinin kurucuları kuşkusuz Cumhuriyet karşıtı değil, Cumhuriyet yanlısı idi. Ancak Cumhuriyeti benimsemiş, altı oklu sembole karşı, karşıtlar DPyi destekleyerek güç gösterisinde bulunmuşlardır. DP de kendini destekleyen bu kitleye karşı ödün vermiş ya da ödün vererek oy desteği sağlama gereğini duymuştur.

\n

Cumhuriyet karşıtları, 1960 yılından sonra da sürekli sağ ve orta sağ partilere oy vererek kitlesel güçlerini kanıtlamışlar, CHPye karşı vaziyet almışlardır.

\n

Cumhuriyet karşıtlarının salt iktidarları, Cumhuriyete karşıt olmamakla beraber her dönem güçlüden yana tavır alan, en hafif deyişle ürkeklerin de desteği ile 2002 seçiminden sonra oluşmaya başlamıştır. Süreç hızlanarak sürmekte, ayrışma daha da netleşmektedir.

\n

Cumhuriyetten yana olan devrimleri benimsemiş olanlar genelde CHPyi oylarıyla desteklemişlerdir. Ancak CHP Ecevitten sonra bu kitleyi toparlayamamıştır. Yönetim hataları, söylem yetersizlikleri, yanlış hesap ve stratejiler en az yüzde 30 olan bu potansiyeli harekete geçirememiş, birleştirememiştir. Asıl tehlikeyi, ayrışma riskini görüp ötekileştirmeden vazgeçip nasıl toparlanabileceğimizi düşünelim.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları