Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Temeldeki Ayrışma
Türkiye’de etnik ayrışmadan, Türk Kürt ayrımından, Sünni-Alevi mezhep ayrışmasından, din ve devlet yönetimi açısından laik, mütedeyyin farklılığından, sınıfsal olarak emek-sermaye çatışmasından söz edilir. Zaman zaman bu tür ayrımlar bazı beklentilerle de tahrik edilir, araya husumet tohumları ekilmeye çalışılır.
\nBence Türkiye’de temel ayrışma Cumhuriyeti benimseyenlerle, Cumhuriyet ve Atatürk karşıtları arasındadır. Ayrışma, karşıtlık Cumhuriyetin ilanından da önce, daha bağımsızlık savaşına hazırlanma aşamasında başlamıştır. Türkiye dış düşmandan çok iç ayaklanmalarla, iç engellerle uğraşmak zorunda kalmış veya bırakılmıştır.
\nBağımsızlık savaşı ve öncesi başlayan bu ayrışma, Cumhuriyet sonrası da sürmüş, günümüzde de sürmektedir. Türkiye’de Cumhuriyet karşıtı geniş kitlelerin varlığı yadsınamaz. Dinciler, bazı tarikat ve cemaatler, ikinci Cumhuriyetçiler, işbirlikçiler, dış destekli örgütler, Cumhuriyet karşıtlığının omurgasını oluştururlar. Değişik oranlarla da olsa Cumhuriyet karşıtları arasında farklı güdülerle de olsa Türkler, Kürtler, çeşitli etnik gruplar, Sünniler, Aleviler, sermayedarlar, emekçiler, hatta laik görüntülü olanlar da yer alır. Ortak payda Cumhuriyet karşıtlığı, gizli veya açık Atatürk düşmanlığıdır. Cumhuriyet karşıtları, hemen her dönemde dış odaklar tarafından da çeşitli yöntemlerle desteklenmişlerdir, halen de desteklenmektedirler.
\n***
\nCumhuriyete sahip çıkanlar da etnik kökene, mezhep ayrımına, ekonomik sınıf farklılığına, aynı dünya görüşüne indirgenemez. Cumhuriyete sahip çıkanlar arasında yine değişik oranlarda olmak üzere Türkler, Kürtler, diğer etnik kökenliler, Aleviler, Sünniler, sermayedarlar, emekçiler, laikler, mütedeyyinler yer alır. Cumhuriyete sahip çıkış da kitleseldir. Gerçek inanç sahiplerinin, dini bir araç olarak kullanmayanların, İslamiyetin özünü algılamış olanların Cumhuriyete sahip çıkmaları da doğaldır.
\nCumhuriyeti benimseyenlerin, karşıt olanların, arada kalanların, zamana ve ortama göre pozisyon alanların, taraf değiştirenlerin oranı nedir? Bu konuda bir araştırmam yok. Ancak sınırlı gözlemler, kaba tahminler, Cumhuriyet karşıtlarının, Cumhuriyeti benimseyenlerden sayıca daha fazla olduğunu gösteriyor. İşte asıl sorun da buradan kaynaklanıyor.
\nCumhuriyet karşıtlarının sayıca üstünlüğünün göstergeleri şöyle özetlenebilir.
\nYıl 1924. Cumhuriyetin ilanının ertesi yılı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kuruluyor. Halkın önemli bir bölümü bu partiye yöneliyor. Dış ayartı ve desteklerle iç ayaklanmalar sürüyor. Terakkiperver Partisi’nin kapatılması, İstiklal Mahkemeleri’nin kuruluşu ile Cumhuriyet karşıtları, argo bir deyişle arazi oluyorlar, bir süre siniyorlar.
\n***
\nYıl 1930. Bir kez daha çok partili yaşam denemesi yapılıyor. Atatürk’ün yakın arkadaşlarından Ali Fethi Bey (Okyar) başkanlığında Serbest Fırka kuruluyor. Yine büyük destek görüyor. Serbest Fırka denemesi de uzun ömürlü olmuyor, aynı yıl içinde feshediliyor.
\nCumhuriyet karşıtları en büyük gövde gösterilerini Demokrat Parti çatısı altında 1950 yılında göstermişlerdir. Demokrat Parti’nin kurucuları kuşkusuz Cumhuriyet karşıtı değil, Cumhuriyet yanlısı idi. Ancak Cumhuriyeti benimsemiş, altı oklu sembole karşı, karşıtlar DP’yi destekleyerek güç gösterisinde bulunmuşlardır. DP de kendini destekleyen bu kitleye karşı ödün vermiş ya da ödün vererek oy desteği sağlama gereğini duymuştur.
\nCumhuriyet karşıtları, 1960 yılından sonra da sürekli sağ ve orta sağ partilere oy vererek kitlesel güçlerini kanıtlamışlar, CHP’ye karşı vaziyet almışlardır.
\nCumhuriyet karşıtlarının salt iktidarları, Cumhuriyete karşıt olmamakla beraber her dönem güçlüden yana tavır alan, en hafif deyişle ürkeklerin de desteği ile 2002 seçiminden sonra oluşmaya başlamıştır. Süreç hızlanarak sürmekte, ayrışma daha da netleşmektedir.
\nCumhuriyetten yana olan devrimleri benimsemiş olanlar genelde CHP’yi oylarıyla desteklemişlerdir. Ancak CHP Ecevit’ten sonra bu kitleyi toparlayamamıştır. Yönetim hataları, söylem yetersizlikleri, yanlış hesap ve stratejiler en az yüzde 30 olan bu potansiyeli harekete geçirememiş, birleştirememiştir. Asıl tehlikeyi, ayrışma riskini görüp ötekileştirmeden vazgeçip nasıl toparlanabileceğimizi düşünelim.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- 'Hadi gelin kapatın!'
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- Ulaşım durma noktasına geldi!
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Tarihi geçmiş ürün satan zincir market şubesine mühür
- Kayyum belediyeyi kapattı!