Öztin Akgüç

Neoliberal Politika ve Kriz

08 Şubat 2013 Cuma

Dünya genelinde 1980’li, özellikle de 1990’lı yıllar sonrası ekonomide neoliberal anlayış ya da ideoloji egemen. Neoliberal ekonomi politikasını özetlemeye çalışayım.
Politikanın esasları, sermayenin çıkarlarını korumak amacıyla, devletin ekonomik hayattaki yeri ve rolünü küçültmek, özelleştirme, esnek çalışma koşulları, sendikasızlaştırma, kamu harcamalarını sınırlama, devletin vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payını artırma, gelir ve servet vergilerinden kaçınma, bütçe açığının ulusal gelire oranını düşük düzeyde tutma, ekonomiyi para politikası ile yönlendirme, fiyat istikrarının sağlanmasına öncelik verme şeklinde özetlenebilir.
Liberalizmde devletin ekonomideki yerinin küçültülmesinden söz edilmekle beraber, sermayenin çıkarları söz konusu olduğunda, destekleme, teşvik, şirket kurtarma gündeme gelmekte, özellikle kriz dönemlerinde yaygın bir şekilde kamu fazlası bu amaçla kullanılmaktır.
Neoliberal yaklaşımın amacı, ekonomide fiyat istikrarını sağlama, fiyat artış hızını sınırlı düzeyde tutmaktır. Bu amaç 1990’lı yıllar sonrası merkez bankalarının reform yaftası altında yapılan yasal düzenlemelerine de yansımıştır. Artık merkez bankalarının temel amacı ekonomide fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda merkez bankalarının önemli bir bölümü enflasyon hedeflemesi stratejisini benimsemiştir. Avrupa Merkez Bankası da bu amaç doğrultusunda yıllık fiyat artış hızı hedefini bir orta süresi ortalaması % 2.0 olarak belirlemiştir. Enflasyon sonuçta sermayede, özellikle likit sermayede real kayıplara yol açtığından, fiyat istikrarı hedefinin ön planda tutulmasını da sermayenin çıkarları açısından yadırgamamak gerekir.

\n

***

\n

Neoliberal yaklaşımda istikrar sağlamada temel araç para politikasıdır. Para politikası ile ekonominin likiditesi, faiz oranları ayarlanarak istikrar sağlanabileceği öngörülmektedir. Ekonomide yatırım-tasarruf dengesizliği başladığında öngörülen yatırımlar tasarrufları aştığında faiz oranları yükselmeye başlayacak, yükselen faiz oranları bir yandan yatırım iştahını azaltırken, öte yandan özellikle hane halkı tüketimlerini kısacak, yüksek faizin cazibesi ile tasarruflar artacak, böylece ekonomide başlayan fiyat yükselme eğilimi sona erecek, yatırım-tasarruf dengesi sağlanacaktır. Ekonomide yatırım eğilimi hane halkı harcama isteği azaldığında tasarruflar, öngörülen yatırımların tutarını aştığında faizler düşecek, bir yandan yatırımlar canlanırken öte yandan tasarruf etmenin cazibesi azalacak, hane halkının tüketim harcamaları artacak, böylece ekonomide durgunluk, resesyon sona ererken yatırım-tasarruf dengesi de kurulacaktır. Kâğıt üzerinde sağlanan, öngörülen bu denge yaşamda sağlanamamakta, reel para politikası ile ekonomi canlandırılamamakta, durgunluk eğilimi önlenememekte, zor duruma düşmüş bankaların, şirketlerin kamu tarafından kurtarılması gündeme gelmektedir.
Neoliberal politikanın başat aktörü ABD’de bile merkez bankası FED’in bünyesinde, finans kurumu kurtarmaya ve ekonominin canlanmasına yönelik çeşitli fonlar oluşturulmuş, finansman kolaylıkları sağlanmış, FED’in bankalar dışındaki kuruluşlara da kredi vermesi gündeme gelmiştir. ABD Merkez Bankası’nın bilançosunun aktifinde özellikle krizin daha yoğun hissedildiği 2007-2010 döneminde alınan ipotekli borç senetleri bankanın en önemli aktif kalemi haline gelmiştir.
Para politikasıyla, parasal gelişmeyle ekonominin likiditesini artırarak, faizleri düşürerek, kamu fonları ile banka, şirket kurtararak krizden çıkma olanağı olmadığını 2007-2012 dönemi ortaya koymuştur. Bu tür politikalarla krizden çıkılamamakla beraber ekonominin uçuruma yuvarlanması da önlenmektedir. Bu politika sürdüğü sürece, ekonomilerde durağanlık, yavaş büyüme, yüksek işsizlik, düşük fiyat artış hızı beklenmelidir. İyimser senaryolara da felaket senaryolarına da bu politika çerçevesinde yer yoktur.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları