Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kötümser Sayılan Öngörüler
Mevcut koşullarda; “Türkiye’de gerçek anlamda demokratik bir düzen kurulamaz”, “Türkiye ekonomik açıdan kalkınamaz”, “Türkiye’de insancıl sol bir yönetim oluşamaz”. Bu savlar, öngörü değil katı önsel kabuller olarak görülebilir; karamsar, hatta münafıkça bakış açısı olarak da nitelendirilebilir. Öngörüleri değerlendirebilmek için gelişmelere, alınan sonuçlara bakmak gerekir.
\nEn azından kırk yıldır yazmaya, konuşma olanağı bulduğum ortamlarda da anlatmaya çalışıyorum: “Türkiye’de demokratik düzen kurulamaz”. “Türkiye kalkınamaz”. “Türkiye solcu olamaz”. Kişilerde kendilerini haklı görme eğilimi vardır. Ancak gelişmelere bakıldığında bu öngörülerin gerçekçi olduğunu düşünüyorum.
\nTüm dünyada demokrasinin ne olduğu, ne ölçüde gerçekleştiği tartışılabilir, ama bizim zaman zaman eksik, melez, şibih, sözde, Filipin demokrasisi, günümüzde ileri demokrasi olarak nitelendirilen demokratik düzenimizin Batı standardının da çok gerisinde olduğu yadsınamaz. “İleri demokrasi” gibi söylemlere, yaygaraya, yaygınlaşan kalitesiz yalakalığa bakmayınız; Türkiye’de 1950 Mayısı’nda, özgürlüğün bugünkünden çok daha ileri olduğu günleri de yaşadık. İlerleyeceğimiz yerde geriledik. Şimdi sivil anayasa, başkanlık, yarı başkanlık sistemi diye sözde demokrasimizin üstüne bir de tüy dikmeye çalışıyoruz. 1955 yılından bu yana kamuda, özel sektörde, çeşitli üniversitelerde değişik sürelerde, farklı orunlarda görev yapmaya çalıştım. Hemen her dönemde değişik ölçüde de olsa partizanlık, baskı vardı. Ama bu denli ayrımcı, baskıcı, tarafgir, tersine seçim yapan, olduğundan farklı görüntü veren bir yönetim dönemi yaşamadım.
\nTürkiye, ekonomik başarılarıyla övünüyor. Dünyanın ilk yirmi büyük ekonomisinin içindeyiz, 2023’te ilk 10’a girmeyi hedefliyoruz. Nasıl oluyor da bu başarılara(!) karşın “Türkiye ekonomik açıdan da kalkınmıyor” diye yargıya varılıyor kuşkusu duyulabilir. Türkiye gerçekten 1950 sonrasında “görülmemiş kalkınma” yaşıyor. Ama bir türlü kalkınma görülemiyor, yaşama geçmiyor, gerçekleşemiyor. Ekonomik açıdan ilk 20 ülke içine girmemiz nüfusun etkisiyledir. Nüfusu fazla olan ülkeler, kişi başına yaratılan ulusal gelir düşük düzeyde de olsa GSYİH tutarı açısından sıralamada önlerde yer alabiliyor. İşte Hindistan, Endonezya gibi. Önemli olan kişi başına gelir ve yaşam standardı olarak ilk yirmi ülke arasına girebilmek. Türkiye hâlâ orta gelirli ülkeler grubunda yer alıyor. Orta gelirli gruptan yüksek gelirli gruba atlama olanağı olup olmadığı tartışılıyor. Şöyle 1950’li yılların başlarını anımsayalım. Türkiye’de kişi başına gelir Güney Kore’nin üç katı, savaştan çıkmış Japonya ve İtalya’ya yakın; 2000’li yılların başlarında İtalya’yı yakalayacağımız hesapları yapılıyor. Günümüzde, Türkiye’yi Japonya, Güney Kore ve İtalya ile karşılaştırın; gelinen yeri kötü örneklere bakarak değil, başarılı sayılabilecek örneklerle karşılaştırarak değerlendirin. Türkiye’de sol güçlenememiş, ülke yönetiminde etkili olamamıştır. Alınan sonuçlara bakıldığında öngörülerin gerçekleştiği, gerçekçi olduğu görülür.
\nOlaylarda neden-sonuç ilişkisi, illiyet bağı kurmak gerekir. Bu üç konuda da belirleyici olan insan faktörüdür. Farkı, başarı ya da başarısızlığı insan yaratır. Bir toplumun bireylerinin önemli bir bölümü ürkek, kendi kısa vadeli çıkar hesapları peşinde siyasal, dini, mahalle, aile baskısı altında hareket ediyorsa, özgür değilse toplumsal varlıkların yitirilmesine karşı umursamazsa üretkenlik yoksunuysa, özgüven eksikliğinin yarattığı psikolojik sıkıntılar içindeyse böyle bir toplumda demokrasi, kalkınma, insalcıl yönetim beklenemez. Bireylerin değer yargılarını, davranış biçimlerini, yaşama yaklaşımlarını değiştirmeden demokratik düzen kuramazsınız, kalkınamazsınız İnsancıl sol düzen de ancak bir özlem olarak kalır. Bugüne kadar alınan sonuçlar, koşullar ne olursa olsun gerçek demokrasi, kalkınma, bağımsızlık, ülkede insanca düzen kurulması özlem ve ideallerinden vazgeçmemek gerekir.
\nGünümüze değin hep kaybetmiş olabilirsiniz. Ancak Che Guevara’nın bir sözüyle noktalayayım: “Kaybettiğin zaman değil, vazgeçtiğinde yenilirsin.” Özlemlerden, amaçlardan vazgeçmediğimiz sürece yenilmeyiz.
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- 'Hadi gelin kapatın!'
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti