Öztin Akgüç

İzlenimler (01.12.2013)

01 Aralık 2013 Pazar

Açık söyleyeyim beni bir TC vatandaşı olarak Gülen Cemaati ile AKP veya Sayın Başbakan arasındaki görüş ayrılığı veya çekişme; dershanelerin kapatılması, Sayın Gül, Sayın RTE arasında Cumhurbaşkanlığı konusunda örtülü yarışma, Sayın Bülent Arınç’ın demeçleri, AKP’de çatlak beklentisi ilgilendirmiyor. Bu tür olayları da Türkiye açısından önemsemiyorum.
Beni, Türkiye’nin geleceği açısından halkımızın değer yargıları, davranış biçimi, beklentileri ilgilendiriyor. Yönetenlerle yöneticiler arasında karşılıklı etkileşim vardır. En azından belli süre sonunda doku uyuşumunun oluşması gerekir. Kökeni üç bin yıl öncesine Çinli düşünür Konfüçyüs’e, belki daha da eskiye uzanan geçerli bir görüş var. “Yönetilenler düzgünse yöneticiler de düzgün olmak gereğini duyarlar.”
Montesquieu’nun “Bir toplum layık olduğu hükümetle yönetilir” yargısı, gözlemi de toplumsal bir gerçeği yansıtır. Büyük düşünürlerden de esinlenerek şöyle bir sonuca varabiliriz: “Türkiye atılım yapacaksa, kalkınacaksa, çağdaş bir düzeye ve düzene ulaşacaksa, bu ancak halkımızın çabası, bazı nitelikler, erdem ve ortamlar edinmesiyle mümkün olabilecektir.” Halkımız duyarsızlığını, adamsendeciliğini, ürkekliğini, sağlıklı olmayan değer yargılarını, davranışlarını sürdürdüğü sürece içine girdiğimiz çöküş sürecinin daha da hızlanmasından kaygılanırım. Gözlem yapmaya, halkın düşüncelerini, görüşlerini öğrenmeye çalışırım. Devri ileri demokraside getirilen kısıtlamalardan ben de kendi payıma düşeni aldığımdan, geçmiş yıllar kadar yaygın olmamakla beraber yine de izlenim edinmeye çalışıyorum. Ancak bu izlenimler, sınırlı ölçüde kalmaktadır. Bu izlenimlerden bazılarını aktarayım.
?Yönetimde, yaşananlarda halkın sorumluluğu vardır. Genelde konuşmalarda halkın sorumluluğunu ben vurgulamaya çalışır, tepkileri beklerim. Bu bağlamda yaşadığım benzer olay ve duyduğum sözleri aktarayım: “Yanlış anlama, ben Tayyipçi değilim, kabahat onu destekleyen halkta.” Bu tür yargıları duyduğumda benim yanıtım “Tamamen aynı görüşteyim, düşüncene katılıyorum” şeklinde oluyor.
? AKP’nin oy oranı düşüyor, ancak ne oranda oy oranı yitirmesi olur, bu düşüş geniş bir çevrede Sayın RTE gidici izlenimini uyandırır mı? Kesin bir kanaatim yok. Yalnız seçim yaklaştıkça yapılacak anketlerde AKP’nin oy oranı yükseliyor şeklinde çıkacak sonuçların maliyetinin kabaracağı söylenebilir.
? CHP’nin göstereceği herhangi başka bir adaya karşı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Mustafa Sarıgül’ün alabileceği oy oranı açık ara yüksek. Mustafa Sarıgül’ün oy oranı yüksek olmakla beraber, yine de Mustafa Sarıgül belediye başkanlığı seçimini kazanamayabilir. Benim ve çevremin bu bağlamda belli bir tercihi yok. Biz, CHP kimi aday gösterirse ona oy veririz.
? Halkın Cumhurbaşkanı seçmesi halinde yandaş gürültüsüne kapılmayın. Sayın RTE’nin Cumhurbaşkanı olma olasılığı çok çok zayıf, hatta yok gibi.
?Türkiye’nin ülkede hukukun üstünlüğünü yaşama geçirecek hukukçu bir Cumhurbaşkanı’na ihtiyacı var. Bu bağlamda isimlerin ortaya atılmasının destek bulma açısından yararlı olacağını düşünüyorum.
?Muhalefet etkisiz. Yazılı medyada, yazarlar arasında konuşmalarda, hatta halkta muhalefetin etkisizliği, yetersizliği bir yakınma konusu. Muhalefet etkisiz, yetersiz diye yakınmanın da bir yararı yok. Böyle düşünülüyorsa yazarak, konuşarak, iletişim kurarak bu yönetime karşı her vatandaş, bu eksikliği gidermeye katkıda bulunabilir. Partiler işlevsizse, vatandaşlar, sosyal medya bu işlevi büyük ölçüde yerine getirebilir.
Özetlemeye çalıştığım, nihayet sınırlı gözlemlerden, konuşmalardan, tepkilerden çıkardığım sonuçlardır. Bu izlenimler kesinlikle gerçekleşir diye bir iddiam da yok. Ama bu izlenimleri güçlendirmeye çalışmanın da bir vatandaşlık sorumluluğu olduğunu düşünüyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları