Öztin Akgüç

İnsanFaktörü

03 Ekim 2014 Cuma

Ekonomide doğal kaynak azlığından, tasarruf yetersizliğinden, sermaye birikiminin gereken düzeyde gerçekleşmemesinden finansman olanaklarının sınırlı oluşundan sık söz edilir; kalkınmayı engelleyen, en azından yavaşlatan etkenler olarak vurgulanarak yakınılır. Gerçekte kıt olan nitelikli insandır. Nitelikli insan azlığı sorun yaratır, sorunların çözümünü zorlaştırır, kaynak savurganlığına yol açar, kısırdöngülere neden olur. Doğanın kirlenmesi de insan kirliliğinin sonucudur.
Görüş taraftar bulmasa da fizikteki birleşik kaplar kuralı, toplum yaşamında da geçerlidir. Bir örgütte, bir kurumda, toplumda çok farklı düzeyler oluşsa bile bu düzey farklılıkları uzun süreli olamıyor, düzey genele göre dengeleniyor. Değerleme, tahmin yaparken dikkate alınacak öncelikli faktör kurumun, örgütün, toplumun yöneticilerinin bileşenleri olan bireylerin nitelikleri, davranışları, değer yargılarıdır.
Bu savı siyasal yaşamdan da örnekler vererek somutlaştırmaya çalışayım.Örneğin AKP’nin üst yönetim kadrosu irdelenerek nasıl politika izleneceği, negibi sonuçlar alınacağı kestirilebilir. Özetle partizanlık, yandaş, yalaka yaratma, destekleme, kaynak savurganlığı, otoriter yönetim olayları, gelişmeleri olduğundan farklı şekilde kamuoyuna yansıtma, din istismarı, iktidarı sürdürebilmek için her aracı kullanmayı mubah, haklı görme, ayrımcılık, biat etmeyenleri cezalandırma, baskı ile toplumu yönlendirme beklenir. Farklı bir beklenti ise toplum yasalarına ters düşer. Bu tür iktidarlar döneminde demokrasi, hukuk devleti, sosyal adalet, bireysel özgürlükler; bunlar sadece kâğıt üzerinde yazılı kalır.
                                                                           *** 
AKP’nin ekonomik düzeni, kapitalizm sözcüğüne bir vahşi sıfatı eklenerek eleştiriliyor. Aslında bu tanı da doğru değil. Kapitalizmin de kendine özgü kuralları, kurumları vardır; düzenin sürmesi için bunlar gereklidir.
AKP düzeni kapitalizm öncesi yaşanan patronaj sistemidir.
Patronaj bir yanda patron, önderler, öte yanda yandaşlar arasında kişisel çıkar ilişkisine dayanan bir sistem olarak tanımlanmaktadır. Patron etrafında bir program, bir ideoloji olmayan çıkar beklentisiyle bir araya gelen yandaş grubu oluşur. Yandaş grubu oylarıyla boyun eğerek, biat ederek, övgü düzerek patronu, önderi destekler. Patron da yandaşlarını kamu fonları ile besler, korur. Onlara ekonomik olanaklar sağlar. Böyle bir düzende yazılı hukuk değil, sözlü buyruklar, gayri resmi bir hiyerarşi geçerlidir. Bu nedenle resmi sıfatı olmayan kişilerin, bazı örgüt ve vakıfların yönetimdeki etkinliği yadırganmamalıdır.
Aslında toplumsal davranışlarımıza, değer yargılarımıza demokrasi değil, patronaj düzeni daha yakın ve yatkındır.
Toplumun genelinin davranışlarına iki güdü egemen; korku, çekingenlik, daha yumuşak niteleme ile ürkeklik, aymazlık, diğeri de kişisel çıkar beklentisi, çıkar hesabıdır. Bu iki güdü giyiniş tarzını bile etkilemektedir. Türbanın yaygınlaşmasında, samimi inançtan çok türbanın bir simge olması, çıkar beklentisini ya da çekinmeyi yansıtması etkilidir.
                                                                      ***
Toplumun geneli ürkek, çekingen, aymaz ise kişisel beklenti ve çıkar kaygıları ile hareket ediyorsa, bir de uyanık geçiniyorsa, böyle bir yapıya demokrasi değil, patronaj düzeni daha uygun düşmektedir.
Dikkat edilirse halkımızın tercihi vesayet düzeni lehinedir. Vasi sivil patron, önder de olabilir, askeri yönetim de olabilir. Aslında sağcı partilerin politikalarında askeri yönetim birbirinin zıddı değil, aynı anlayışın çeşitlemeleridir.
Temel sorun insan sorunudur. İnsanımızı aydınlatmadan demokrasi, özgürlük, kalkınma, saygınlık, hukuk devleti olma ütopya olarak kalır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları