Öztin Akgüç

İktisat Bilimi

26 Mayıs 2013 Pazar

Krizler, gelir ve servet dağılımı adaletsizliği, çevre kirliliği, gerçekleşmeyen öngörüler, sağlıklı gözlemlere dayanmayan teoriler, kaynak savurganlığı, haklı olarak iktisat bilimi hakkında kuşkular yaratıyor. Günümüzdeki görüntülere, sonuçlara karşın, iktisat aslında insancıl, toplumsal amaçlı bir bilimdir.
İktisatta iki temel kavram var. Kıtlık ve yarar. Bilinen kaynaklar, insan gereksinimlerini karşılamakta kıt olmasaydı, iktisat bilimi oluşmazdı. Herkesin dilediği şekilde tüm gereksinimlerini karşıladığı bir yaşam ortamında, kıt kaynakları nasıl kullanalım soruları da gündeme gelmezdi. Gereksinime göre kıtlık, iktisat bilimini doğurmuştur. Amaç, kıt kaynakları en verimli kullanarak gereksinimleri karşılamak, insanların yaşam düzeyini, yaşam kalitesini yükseltmektir. Bu amaç dikkate alındığında;
“İktisat insancıl ve toplumsal amaçlı bir bilimdir” savı abartılı bulunmamalıdır.
Kıt kaynakları nasıl kullanalım da insanlar için en fazla yararı sağlayalım, fayda yaratalım? İşte iktisadın yanıtlanması gereken temel sorusu da budur.
Bu sorunun yanıtında farklı yaklaşımlar söz konusudur.
Adam Smith’den bu yana egemen görüş; insanlar kendi çıkarını kollayarak en fazla yarar yaratırken, toplumsal açıdan da en fazla yararı sağlamış olurlar. Kişisel çıkar ile toplumsal çıkar bağdaşır. Gerçi Adam Smith, bazı hallerde kişisel çıkarın toplumsal çıkara ters düşebileceğini öngörmüştür.
Serbest pazar ekonomisinin paradigması da işletmelerde kârın ençoklanmasıdır (kâr maksimizasyonudur). Kârın ençoklanması, çoğunsanması, kaynakların en verimli şekilde kullanıldığını, en düşük maliyetle üretimin yapıldığını gösterir. Serbest pazar ekonomisi sanaldır; serbest pazar koşulları bir varsayımdır. Gerçekte böyle bir pazar yoktur, tam rekabet koşulları hiçbir pazarda sağlanamamıştır. Piyasalarda egemen rekabet şekli, eksik rekabettir. Bunun ağırlıklı örneği de az sayıda üreticinin egemen olduğu oligopol piyasalarıdır. Bu rekabet şeklinde kârın ençoklanması için üretimin en düşük maliyetle gerçekleştirilmesi şart değildir. Firmalar, piyasayı etkileme güçlerine göre kârlarını ençoklayacak fiyatları belirleyerek, üretim miktarlarını ayarlarlar. Kaldı ki muhasebenin maliyet ve kâr anlayışı ve hesabı ile toplumsal maliyet ve kâr anlayışı aynı değildir. Günümüzün muhasebe kuralları, kavramları, çevre kirliliği, topluma getirilen maliyetleri, yükleri gibi dışsallıkları hesaba katmaz. Toplumsal maliyeti çok yüksek olan işletmeler çok kârlı görülebilirler. Ayrıca açıklanan tablolarda kârlar ne derece gerçeği yansıtır, ne ölçüde makyajlıdır? Sözde kalan şeffaflık, sözde gerçekçilik de ayrı bir sorundur.
Kişilerin gerçek sağlıklı bilgi edinmeleri için çeşitli kurumlar oluşturulmuştur. Denetleme, denetim, kredi değerleme kuralları, uluslararası düzeyde araştırma yapan kurumlar. Denetim, denetleme, araştırmalar iktisadın temel amacı olan kaynakların insanların refahını artıracak şekilde kullanılmasına ne ölçüde katkıda bulunuyor? Bu bağlamda da ciddi kuşkular vardır. Neler gizleniyor, neler algılandırılmaya çalışılıyor? İrdelenmesi gereken sorulardır.
İktisat, çıkar hesapları nedeniyle uzun süre laahlaki, etik dışı olarak nitelendirilmiştir. Ancak günümüzdeki uygulamalara bakıldığında, yanlış öngörüler, kasıtlı, hatalı değerlendirmeler, çıkar beklentileri ile iktisat, etik dışı olmaktan da çıkıp gayri ahlaki, etiğe aykırı bir görünüş, izlenim yaratıyor. İktisat kandırma, yönlendirme, istismar aracı olarak kullanılıyor.
Ortaya atılan teoriler, büyük iktisatçı olarak nitelenenler, düzenleme, denetim, değerleme kurumlarını, insanların genel refah düzeyinin artışına, kaynakların toplum yararına kullanılmasına ne ölçüde katkıda bulunuyor diye irdelemek, sorgulamak gerekir.
Örneklere bakılacak olursa iktisat, toplumda egemen çevrelerin maddi, çıkar hesaplarını güden bir uygulama izlenimini yaratıyor. Halbuki iktisat bilimi, insanların genel gönencini (refahını) yükseltmeyi, hakça gelir ve servet dağılımını, kıt kaynakların toplumsal maliyeti en düşük düzeyde verimli kullanılmasını sağlamayı amaçlıyor. İktisat, teorisi ile de uygulaması ile de etik dışı, etiğe aykırı değil, toplumsal etiğe uygun olmalıdır.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları