Öztin Akgüç

Hak Etmek (31.08.2012)

31 Ağustos 2012 Cuma
\n

\n

\n

\n

Bağımsızlığı, özgürlüğü, siyasal ve sosyal hakları, kalkınmayı, onurlu yaşamayı hak etmek gerekir. Hak etmenin yolu da çaba, savaşım, cesaret, tutarlı ve kişilikli olmak, özverili davranmaktır.\n

\n

Özveri, çaba göstermeden, savaşım verilmeden elde edilmiş hakların, bağımsızlığın, özgürlüğün değeri bilinmez, korunamaz, kolaylıkla da elden kayar gider.\n

\n

Beni etkilemiş olduğu için daha önceden yazdım. 2nci Dünya Savaşı yeni sona erdiği, benim ilkokulu bitirdiğim, çocuk sayıldığım bir yaz günü Büyükadadan vapurla Bostancıya geçiyoruz. Annem, CHPnin eski genel sekreterlerinden Fikri Tüzelin eşiyle konuşuyor, belki dertleşiyor. Sözünü sakınmayan, dobra bir hanım olan Tüzelin eşi anneme Türkiyeyi kastederek yakınıyor. Çocuğun elinde değer biçilmez pırlanta var, çocuk pırlanta ile oynuyor, zaman zaman çamura da batıyor. Günün birinde biri çocuğa ver bakayım o pırlantıyı diyecek, çocuk pırlantıyı vermemekte direnirse, iki tokat atıp o pırlantıyı çocuğun elinden zorla alacak.Bu tanı, bu beklenti çocuk yaştan beri belleğime yerleşmiştir. Türkiyeyi, özgürlüğü, bağımsızlığı yitirme kaygısını taşırım. Tam bağımsız, tam özgür olduğumuz ne yazık ki söylenemez; ancak günümüzü de aratacak dönemlere yaklaşıyoruz gibi kaygılarım var. Koşullar, gelişmeler, kaygılardan azade yaşamaya, hatta hayal kurmaya bile olanak vermiyor.\n

\n

***\n

\n

Halk dalkavukluğu yapmayayım, toplumumuz ne yazık ki davranışları, değer yargıları ile bağımsızlığı, özgürlüğü, sosyal hakları tam koruyamıyor, kalkınmayı gereği gibi başaramıyor. Hakların, özgürlüğün, bağımsızlığın kazanımında yeterli çabayı gösteremediğimiz gibi tüm kazanımların yitirilmesine de sessiz kalıyoruz. Ödün vererek, bazı şeyleri muhafaza edebileceğimiz gibi sağlıklı olmayan, batıl bir kanıya sahipmiş izlenimini de veriyoruz.\n

\n

Kişi veya kişiler zaman zaman kamuoyunu suçluyor. Haksızlıklara, gidişe niçin tepki verilmediği konusunda serzenişte, yakınmada bulunuyor. Bu yakınmalar zaman zaman medyaya da yansıyor. Ancak kişi yakınmadan önce ben haksızlıklar karşısında ne yaptım, haksızlığa uğrayanların yanında yer aldım mı diye önce kendini sorgulamalıdır. Tabii bu sorgulama benim için de geçerlidir. \n

\n

Türkiye, bağımsızlık savaşından da sonra makûs talihini, iradesiyle kararlılığıyla yenmelidir. Türkiyenin gerçekten cesur nitelikli insanlara gereksinimi var. En önemli sorunumuz ülkede nitelikli, özverili, mücadeleci kişilikli insan sayısının azlığı ve tersine bir ayıklama ile bu kişilerin de dışlanmasıdır. Bu tanım genel kabul görmeyebilir, tepki de verilebilir. Ancak çözüm için olaya, gidişe doğru tanı koymamız da gerekiyor.\n

\n

İsmet Paşa, hem de güçlü olduğu dönemde, Namus erbabı laakal (en az) şer erbabı kadar medeni cesaret sahibi olmalıdırdemişti. Şer erbabının bollaştığı ülkemizde, namus erbabının daha fazla cesaret sahibi olması gerekiyor. Ülkemizde 19 Mayıs 1919 koşulları yeniden oluşuyor savı kötümser görülebilir. Ancak Atatürkün Yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededirtanısı yine gerçekleşiyor. Atatürkün Ulusun bağımsızlığını, ülkenin bütünlüğünü yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktıröngörüsü günümüz koşullarında çok mu iyimser kalıyor. Sonucu zaman gösterecek.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları