Öztin Akgüç

Faiz Çekişmesi

05 Aralık 2014 Cuma

Faizin ekonomik yaşamı belirleyici, reel ekonomiyi düzenleyici, tüketim, tasarruf ve ekonomik anlamda yatırımları etkileyici bir değişken olmadığını, düşünmek hatta bilmekle beraber, günümüzde ekonomik alanda tartışmalar ağırlıklı olarak faiz üzerinde yoğunlaştığından, güncel bir konu veya sorun olması nedeniyle faiz üzerinde, genel kabullere egemen görüşe karşı da olsa, yazmak zorunluluğunu duyuyorum.
Faizin, reel sektör üzerinde etkili, tüketim, tasarruf ve ekonomik anlamda yatırımları belirleyici bir etken, değişken olmadığını önceki yazılarda savunmaya çalıştığımdan, yinelemeyeceğim. Politik alanda bazı bakanlarla TCMB yönetimi arasında faiz konusundaki çekişmenin nedenlerini irdelemeye çalışacağım.
Politik alanda, hem de ekonomik yaşamı düzenlemekle ilgili bakanlıklardan gelen faiz indirimi önerilerine, TCMB’ye yöneltilen eleştirilere, beklentilere karşı; TCMB politika faizini değiştirmemekte niçin direniyor? Anlayabildiğim kadarıyla açıklayayım.
Tarafların amaçları farklı. Bazı bakanlar, politikacı olarak faiz indirimi yoluyla ekonomiyi görüntüde canlandırıcı politikalar izlendiği izlenimini, beklentileri yaratmayı, temelinde ise yandaş işveren, işadamı kesimine kaynak aktarmayı amaçlıyor, planlıyor.
AKP, gerçekte kaynak yaratmayan, kaynak yaratılıyor alalamasıyla kaynak aktarma, transfer düzeneğini oluşturuyor.

***

İmar planı oyunlarıyla toprak rantı yaratma veya rantı artırma, özelleştirme, kamu ihaleleri, gizli veya açık kamu güvencesiyle veya baskısıyla özel kesime kredi sağlama... Bu tür uygulamalar kaynak aktarma düzeneğinin birer parçaları, aletlerini oluşturuyor.
Söz konusu araçlarla aktarılan kaynaklarda sınıra yaklaşıldığı, istenilen düzeyde aktarım yapılamadığı görülüyor. Kaynak aktarılacak kesimin de genişletilmesi, hem maddi destek hem de politik açıdan gerekli bulunuyor.
Bu nedenle yeni, ilave kaynak aktarma araçları aranıyor; aktarma düzeneğinin mekanizmasının genişletilmesine çalışılıyor. Öngörülen veya genişletilmeye çalışılan ek araç olarak borçlu kuruluşlara, özellikle yandaş işadamlarına ucuz kaynak aktarma, borç yüklerini hafifletme, bir yerde faaliyet dışı, havadan inme kâr, hatta servet sağlama yolu olarak düşük faiz savunuluyor.
Enflasyon düzeyinin altında negatif paranın zaman değerini de dikkate almayan bir faiz uygu-laması, gerçekte birikim sahiplerinden borçlulara kaynak aktarımı, havadan inme kazanç, servet aktarımıdır. Ucuz faizle borçlu olanların borç yükü hafifleyecek, negatif faizle sağladıkları kaynaklarla en azından enflasyon düzeyinde gelir sağlayacaklardır. Bu transferin, reel ekonomiyi canlandırıcı etkisi hemen hemen yoktur, en iyi olasılıkla marjinaldir. Aktarma, ekonomiyi canlandırıyoruz, faiz lobisine karşı çıkıyoruz alalamasıyla aslında kaynak aktarma düzeyini geliştiriyor.

***

Türkiye’nin günümüzdeki siyasal düzeni, patronaj, patrimonyal düzendir. Bu düzende patron ve etrafında belli bir ideolojisi, program çerçevesinde birleşmemiş çıkar amacıyla kenetlenmiş bir kitle vardır. Patron ve çevre arasında karşılıklı çıkar ilişkisinin sürmesi, patronun hegemonyası, otoritesi için gereklidir. Patronun etrafına, destekçilerine çıkar sağlaması, kaynak aktarması, düzenin sürmesinin olmazsa olmaz koşuludur. Ucuz, düşük faiz önerilerini, baskılarını bu açıdan görmek gerekir. Türkiye’de yaratılmış yüksek faiz lobisi imajına karşı aslında düşük faiz kullanıcıları için ucuz para lobisinin siyasal baskısı var.
TCMB ile ülkenin yıllık düzeyde 40 milyar USD’yi aşkın ulusal gelirin yüzde 5.7’sine ulaşmış cari açığı fonlama işlevi var. TCMB, ancak yüksek faizle, yurtdışından kaynak çekilebildiği sürece, açığın fonlanabileceğini öngörmektedir. Dışarıdan kaynak çekebilmek için de göreceli olarak yüksek faiz uygulamak gerekir. Türkiye’nin cari açığı sürdüğü sürece faiz konusundaki çekişme de sürecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları