Öztin Akgüç

Eksikli Demokrasi Sömürü Düzeneğidir

15 Kasım 2013 Cuma

Demokrat bireylerin çoğunlukta olmadığı toplumlarda siyasal düzen otokrasiye evrilirken eksikli, sözde demokrasi de ekonomik yönden sömürü düzeneğine dönüşüyor.
Halk avcılığı, halka övgü, halka vaat, inanç istismarı sözde, eksikli demokrasilerde “seçimi kazanmak, iktidara gelmek için belki gereklidir, ama iktidarda kalabilmek, hegemonyayı sürdürebilmek için yeterli değildir.”
Destekçilere, yandaşlara ekonomik yarar sağlanarak sözlerin, vaatlerin, dini söylemlerin, inanç istismarının perçinlenmesi gerekir. Ekonomik çıkar sağlamak için de kamudan ve üretken kesimlerden yandaşlara aktarma yapmak gerekir. İşte bu aktarma, sömürü düzeneğini oluşturur. Bir kesim yarattığı değerden çok daha fazlasını alırken düzenin yandaşı olmayan bir kesim de bunun bedelini öder. Övgü düzme, alkışlama, iktidarın hoşuna gidici davranışlar, pohpohlayıcı programlar düzenleme başarı öyküleri anlatımları, direktifleri yerine getirme, hatta türban takma, karşılık beklenmeden, inanç uğruna fisebilillah yapılmaz, karşılığı bir şekilde ya maddi çıkar sağlama, ya bir oruna atama, ya bir ayrıcalık tanımaya, işin sürdürülmesine olanak temini yollarıyla ödenir. Bu yarar sağlama da kamu kesesinden ve ötekileştirilenlerin sırtından sağlanır.
Kaynak aktarmanın, ekonomik rüşvetin göze batanı, sık dile getirileni ama bence en masumu, seçim arifesinde yiyecek paketleri, kömür torbaları, hatta beyaz eşya dağıtımıdır. Dile getirilmeyen, bu denli masum da olmayan, kamuya maliyeti çok yüksek aktarım araçları da kullanılır. Sömürü düzeneğinin bazı araçlarını vurgulamaya çalışayım. Merkezi yönetim bütçesi... Bütçe bir aktarma mekanizması. Son yıllarda göze çarpan bir gelişme, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin ulaştığı boyut. Savunmadan, eğitimden, sağlıktan kısılarak Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesine ödenek aktarımı yapılıyor. Kuşkusuz din görevlileri de kamu görevlisi olarak haklarını almalıdırlar. Yalnız ayrıcalıklı konumundan olamayacağı gibi çıkar uğruna bir siyasal akımın sözcüsü, militanı, destekçisi olarak da hareket edemezler.
Özelleştirme alalaması, diğer bir kaynak aktarma aracı. Kamu mülksüzleşirken, bazı yandaşların varlıklarının, kamu aleyhine arttığı da kesin. Kamu ihalelerinde yandaş gözetme, toprak rantı yaratma, yeşil alanları imara açma, sözde kentsel dönüşüm projeleri, kredi teşvik dağılımında yandaş kollama, sömürü düzeneğinin diğer araçları kamuya hizmet olarak sunulan projelerde bile yandaşa yarar sağlama güdüsü saklı. Örneğin İstanbul üçüncü köprü projesi. Toprak rantı yaratma, yandaş işadamlarına, müteahhitlere kazancı yüksek iş olanakları yaratma, projede trafik sorununu çözmeye kıyasla çok daha ağır basıyor.
Layık olmadıkları halde liyakatleriyle değil de, parti, kişi, cemaat vb. örgütlerin desteği ile belli orunlara atananlar, göreve getirilenler, makam sahibi olanlar da sömürüye katılıyorlar. Yapay tirajlı, yayın organları reklam desteği alanlar, medyaya devlet zoru ile yerleştirilenler, hatta bazı TV program düzenleyicileri, katılımcıları bir şekilde sömürüden pay alıyorlar.
Demokrasi alalaması altında sömürü düzeneği oluşturulması yalnız eksikli demokrasilere mi özgü? Yoksa, demokratik olarak nitelenen ülkelerde de sömürü düzeni, demokrasi alalamasıyla maskeleniyor mu? İrdelenmesi ve araştırılması gereken bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları