Öztin Akgüç

Dengesizlik Giderildi mi?

14 Şubat 2014 Cuma

Türkiye, 1980’li yılların başlarından beri iktisat politikasında şöyle bir kolaylık içinde. Dış ödemeler dengesinde sorun varsa, devalüasyon yapar çözersin. Devalüasyon ihracatı artırır, ithalatı keser; denge oluşur. Yatırım-tasarruf dengesizliği varsa, enflasyonist baskı oluşmuşsa çözüm kolay: Faizlerin artırılması. Artan faiz tüketim harcamalarını kısar, iç tasarrufları artırır, yatırım talebini azaltır, denge kurulur. Devalüasyon ve faiz artışı bir de zam ve vergi artışı ile sıkı maliye politikası ile desteklendi mi, ekonomide düzelme kısa sürede sağlanır.
Ekonomide olaylar, ilişkiler o kadar basit değil. Sorunlar, devalüasyon, faiz artışı yapmakla ve bütçe açığının GSYH oranını düşürmekle, faiz dışı fazla vermekle çözülemiyor. Sorunların belki üstü örtülüyor, ama kesin çözüm getirilemiyor.
Sürekli dış açık, borçlanma, ortalaması düşük düzensiz büyüme hızı, üretim yetersizliğinin sonuçları, yansımalarıdır.
Zaman zaman üretim sorunu gündeme getirilir, finansal önlemler alındı, sıra üretim artışına geldi ahkâmı kesilir, ama bir türlü istenen düzeyde üretim artışı sağlanamaz.
Üretimin iki temel faktörü, fiziki sermaye, makine ve teçhizat ile emektir. Kapitalist düzende önemli aktör, üretim faktörlerini bir araya getirerek üretime geçirecek müteşebbis, girişimcidir.
Türkiye’de sermaye birikiminin yetersizliği, genelde sorunların ana nedeni olarak vurgulanır. Gerçek eksiklik ise kalifiye işgücü ve nitelikli girişimci azlığıdır.
Türkiye’de temel eğitim, yükseköğrenim dahil yetersiz, göstermelik, şeklen olduğu gibi, işbaşında eğitim, deneyim, sürekli çalışma yoluyla öğrenim de son derece sınırlıdır. Kalifiye işgücü noksanlığı, maliyetleri, rekabet gücünü olumsuz etkilediği gibi, teknoloji geliştirmek bir yana yeni teknolojileri uygulamak olanağını dahi kısıtlamaktadır. Üretimde, verim artışı, maliyet düşüşü sağlayan çoğu değişimi, yeniliği, deneyimli kalifiye işgücünün sağladığı da bir gerçektir.
Sık sık yinelendiği gibi, girişimci kapitalist sistemin yardımcı değil, başaktörüdür. Hangi mal ve hizmetlerin üretileceğine karar veren, üretim faktörlerini bir araya getiren, yeni pazarlar bulan, ürün geliştiren yeni teknolojilerin uygulanmasında ön ayak olan, yaratıcı olan girişimcidir. Ancak girişimcilik ruhu, kapitalist sistemi başarıya götürür.
Bizde işadamı, girişimci sıfatını taşıyan, belki yüz binler var. Ancak gerçek girişimci, işadamı niteliklerine sahip kaç kişi var? Piyasa ekonomisini uygulamaya çalışan gelişmekte olan ekonomilerin, temel eksikliği, ciddi ekonomi yayınlarında da vurgulandığı gibi gerçek girişimci azlığıdır. Bizde işadamlarının büyük çoğunluğu daha çok iktidarlarla iyi ilişkiler kurarak ihale, teşvik, kredi, özelleştirmeden pay alma gibi yollarla, işlerini yürütmeye, genişletmeye çalışan kişiler olarak görüntü vermektedirler.
İktidarla iyi ilişkiler kurabilmek için ya da ürkerek, yanıltıcı değerlemeler de yapmakta, kamuoyunu yanıltıcı iletiler de vermekte, yanlışları düzeltme yolunda gayret harcayacaklarına, yanlışları doğru ve başarı gibi göstermeye de çalışmaktadırlar.
Farkı, başarıyı insan kalitesi yaratır. Bu tür yönetim anlayışı ile yetersiz bürokratik kadrolarla, kalifiye işgücü noksanlığı ile, gerçek, nitelikli girişimci azlığı ile Türkiye ne ekonomik ne de siyasal sorunlarını çözebilir. Alınan gerçek sonuçlar bu savın kanıtıdır. Kötümser beklenti için özür dilerim; Türkiye ekonomisi bu durgunluktan uzun süre kurtulamaz, orta gelirli ülke olma sınıfından bir üst sınıfa sıçrama da yapamaz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları