Öztin Akgüç

Cumhurbaşkanlığı Seçimi

18 Mayıs 2014 Pazar

Muhalefetin işlevsizliğini, lagarlığını göz önünde tutarak aylarca önce, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ülkeyi Sayın Gül, Sayın RTE ikilemi karşısında bırakmayın uyarısında bulunmaya çalışmıştım. Doğal beklentiye uygun olarak muhalefet harekete geçmedi, bu konuda bir hazırlık yapmadı, kamuoyuna yansıyan girişimde bulunmadı. Şimdi çatı aday, ortak aday diye zaman yitiriliyor. Bazı çevrelerce öyle isimler ortak aday olarak ortaya atılıyor ki adeta seçmene, Sayın RTE aday olursa ona oy verin, iletisi verilmeye çalışıyor.
Mülkiye’den sınıf arkadaşım Taşkın Oran, 1970 yılında Şili’de Salvador Gossens Allende’nin cumhurbaşkanlığına aday gösterilme sürecini anımsatarak benzeri öneride bulundu. Çok aday arasında aşamalı elemeli aday belirleme, tek aday üzerinde birleşme yöntemi, seçime bu denli az zaman kalmışken kapsamlı, aşamalı bir eleme süreci başlatmak olanağı yok gibi. İlk uyarılar yapıldığında geniş katılımlı aşamalı elemeli bir süreç başlatılsaydı günümüze değin bir aday belirlenebilirdi. Kaldı ki Allende örneği gibi bir aday belirleme, özveri, işbirliği, inanç gerektiriyor. Bizde ne yazık ki politikacılar arzulanan şekilde özverili, anlayışlı, geniş ufuklu davranış gösteremiyor. Olmayacak duaya amin demekten vazgeçip her parti kendi adayını belirleme sürecini hızlandırmalı. AKP’nin adayı karşısında ters köşeye düşme olasılığı oldukça zayıf, çok büyük bir olasılıkla Sayın RTE aday olacak. Sayın RTE’nin çizdiği yaşam yolu haritasının da gereği aday olması.
Sayın RTE, ilk aşamada, ilk turda Cumhurbaşkanı seçilemezse sonunda vatandaş şu seçenekle karşı karşıya kalacak. RTE mi yoksa karşısındaki aday mı cumhurbaşkanı olmalı? Burada belirleyici olan, rakip adaydan çok RTE’ye karşı vatandaşın tutumu, RTE’nin oy itici gücü. RTE’yi Cumhurbaşkanı olarak görmek istemeyenler, tek adam yönetimine, otokrasiye, patronaj sistemine, olası bir bölünmeye karşı olanlar, kim olursa olsun rakip adaya oy verecekler. Bu nedenle ortak aday, çatı aday önemli değil. Ortak aday gösterilse bile ilk turda seçilme olanağı zayıf olduğundan sonucu belirlemez. İkinci tura kalındığında da RTE’nin seçilme olanağı çok yüksek ama kesin değil. RTE karşıtlığı sandıkta ağır basabilir. Bu nedenle AKP stratejisi, ilk turda sonucu alarak RTE’yi seçtirmek. İlk turda seçilememiş, karizması çizilmiş RTE’yi ikinci turda seçtirmek çok daha zorlaşacaktır.
Dikkat edilirse, RTE karşıtı seçmende bir yılgınlık yaratılmaya çalışılıyor. “RTE nasıl olursa olsun ilk turda seçilecek. Sandığa gitme, tatili yarıda kesme zahmetine katlanmayın.” 30 Mart yerel seçimleriyle şu tür algı da yaratıldı: “Atılan değil, sayılan oy sonucu belirliyor. Sandık olmazsa arkada YSK var. Aslında sonucu kararlaştırılmış bir seçime katılmakla sonuç değişmez.
Ne yazık ki bu tür algı yönetimi bir ölçüde etkili oluyor. Yakın çevremde bile, “Ağustosta tatili kesip İstanbul’a gelmeye, külfete katlanmaya gerek yok, nasıl olsa sonuç değişmeyecek” yakınmaları, özürleri başladı. Tabii bu tür algılama yanlış, eğer Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkılacak, patronaj sisteminin yerleşmesi engellenecek, “yeni Türkiye densizliğine” son verilecekse, Tanrı izin verdiği takdirde, seçime katılıp, Sayın RTE’ye karşı kim olursa olsun oy kullanmak gerekir.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde de partilerden çok, aileden Kuvayi Milliye ruhuna sahip, Mustafa Kemal ve arkadaşlarına minnet duygusunu yitirmemiş, şehitlerimize saygılı, kemiklerini sızlatmak istemeyen ailelere güveniyorum. Bu ailelerin, ayartılara kapılmadan, verilmek istenen iletileri bir yana iterek, Türkiye Cumhuriyeti’ne sahiplenmeye, en yakın gördükleri adaya oy vermelerini umut edelim. Che Guevara’nın öğüdünü yineleyeyim. “Mücadeleyi bırakmadığınız sürece yenilmezsiniz.” En azından vatandaştan sağgörülü, sağduyulu davranış beklemek aşırı iyimserlik mi? Umudu da tümüyle yitirmemeliyiz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları