Öztin Akgüç

Çözüm Devletçilik

23 Mayıs 2014 Cuma

Türkiye’nin toplumsal, ekonomik ve hatta siyasal sorunlarının ağırlaşmasında, devletçiliğin silinmesinin büyük payı vardır. Ekonomik ve toplumsal gelişmenin motoru olabilecek kamu teşebbüsleri, devletçilik, Türkiye’yi engelleme, gelişmesini önleme, karanlığa gömme sinsi planının bir parçası olarak toplumun tepkisizliğinden de yararlanarak yerli işbirlikçilerin de katkısıyla yok edildi; kamu teşebbüslerine, ekonominin kara delikleri dendi, kaynak tüketiyor, israf ediyor, bütçe açığına yol açıyor suçlamasında bulunuldu.
KİT’ler özelleştirildiğinde “yatırımlar artacak, bütçe açığı ortadan kalkacak, işsizlik azalacak, kârların yükselmesiyle vergi gelirleri de artacak, her şey eskisinden iyi olacak, ekonomi kamburlardan kurtulacak, ekonomik büyüme hızlanacak” şamatası yapıldı. Bu tür masallarla halk uyutuldu, kamu malları yandaşlara peşkeş çekildi; özelleştirme gelirleri ile bütçe açığının bir bölümü kapatıldı, sonra da sıkı disiplinli maliye politikası diye övünüldü. Gerçek sonuçlar alınmaya, görülmeye başlandı. İmalat sanayiinin GSYH içindeki payı yüzde 20’lerden yüzde 15.6’ya kadar geriledi, ülkede ara malı üretimi azaldı, cari işlemler açığı büyüdü, Türkiye’nin dış borcu 400 milyar ABD Doları’na dayandı, kamunun iç ve dış borcu 600 milyar TL’yi aştı; çeşitli istatistiki hünerlere karşın işsizlik oranı yüzde 10’u aştı, iç göçler hızlandı, bölgeler arası gelir dağılımı daha da bozuldu, iş kazaları arttı. Bu ekonomik ve toplumsal sonuçlar, daha yaşanacak olumsuzlukların öncüsü, bir halk deyişiyle turpun büyüğü arkadaki heybede
Türkiye’de devletçilik, yalnız ekonominin fiziki eksiklikleri devletçe giderilsin, özel kesimin üretmediği mal ve hizmetleri kamu üretsin, karma ekonomi modeli uygulaması anlamında değildir. Devletçilik, toplumun değer yargılarında, düşünce yapısında değişimi, demokratik düzene yaraşır insan davranışları geliştirmeyi, toplumal sorunların çözümünü, çevrenin korunmasını, eğitimi, bölgelerarası gelir dağılımının düzeltilmesini insanların yaşam düzeyinin yükselmesini, emekçilerin ezilmemesini, yeterli gelir elde etmelerini, işletmelerin yönetiminden başlayarak ülke yönetiminde söz sahibi olmalarını amaçlayan bir toplumsal mühendislik hareketidir.
Dış güçler tarafından devletçiliğin bu özelliği, ulaşmak istediği amaçlar görüldüğünden, yerli işbirlikçilerle birlikte, toplumun duyarsızlığından da yararlanarak devletçilik silinmeye çalışılmıştır. Ülkenin gerçek kara delikleri KİT’ler değil, kamuya yük olan politikacılardır.
Türkiye’de ileri teknikler uygulayan yatırımlar gerçekleştirilecekse ara ve sermaye malı üretimine yönelinecekse, bölgelerarası gelişmişlik farkları azaltılacaksa, ekonomide darboğazlar giderilecekse, ihracatta iç katma değeri yüksek ürünlerin payı yükseltilecekse, sendikal hareketler gelişecekse, emeğin hakkı korunacaksa bunlar ancak devletçilik yoluyla gerçekleşebilecektir.
Soma faciası, kızgınlık, infial duyulması gereken bir toplumsal suç, bir insanlık suçudur. Gerçekten Soma’da üretim sürsün, insanlar boşu boşuna ölmesin, iş bulsun ve yeterli ücretler alsınlar, yaşam kaliteleri yükselsin istiyorsak bunun yolu devletçiliktir. Devletçiliği savunurken, kamuda çalışanların toplumsal çıkarları koruyan, düzgün, özverili çalışan, erdemli kişiler olacaklarını umut ediyor, öngörüyorum.
Bu ülkede nitelikli, erdemli insan yeterli değilse, olanlar da bir şekilde savruluyorsa zaten hiçbir şekilde sorunları çözme olanağımız, şansımız yok demektir. Laf üretmeyi bırakıp, somut çözüm yolları bulup uygulamaya koyalım. Sosyal amaçlı devletçilik sömürüyü önleyici insancıl çözüm yoludur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları