Öztin Akgüç

Çarklar Nasıl Dönüyor?

09 Aralık 2012 Pazar

Toplumsal yaşamda da tersine ayırım, negatif seleksiyon, kötünün iyiyi dışlaması ve fizikteki birleşik kaplar kanununun geçerliliği görüşünü savunanlara ülkede ağır aksak da olsa çarkların nasıl döndüğü sorulabilir.

\n

Kamuda, özel sektörde, çeşitli eğitim kurumlarında görev yaparken üç farklı grupta toplayabileceğimiz insan davranışı gözlemledim... İlk grup, sayıları sınırlı da olsa görev anlayışı yüksek, özverili, toplumsal sorumluluklarının bilincinde, düzgün, olabildiğince üretken, çalışma koşulları ne olursa yakınmayan, onurunun korunmasına özen gösteren, alçakgönüllü, ayak oyunlarına başvurmayan, dış destek aramayan kişilerden oluşur... İşte ülkede her alanda çarkları bu karakterdeki kişiler döndürmeye çalışır. Kurumlarına kimlik, itibar kazandırırlar. Bazı kurumlara niçin güvenilir, kurumlar niçin ve nasıl saygınlık kazanır? Çalışanların ve/veya geçmişteki mensupların davranışları, nitelikleri, bıraktıkları izlenimler, ürettikleri değerler nedeniyle saygınlık kazanırlar.

\n

İkinci grup, genellikle nitelikleri, kapasiteleri yeterli olmadığından, kişisel rant peşinde koşanlar olarak nitelendirilebilir. Olduklarından fazla görünmeye çalışırlar, genelde tembel ve üretken olmadıkları halde, iş yükü ağırlığından yakınırlar, başarıları üstlenmeye, yapılan yanlışları başkaları üzerine yıkmaya çalışırlar; hava basıp yukarıdan atarlar, kişisel övünmeye düşkündürler, farfaracıdırlar, iş yapmaktan çok gösterişe, makyaja özen gösterirler, yerine göre yalakalık yaparken alt kademeye karşı baskıcı, sert ve kırıcıdırlar. İşte bu tipler terfi etmek, belli orunlara gelmek için dış destek de arar. Bu destek iktidar partisi, cemaat, tarikat, dernek, hatta dış güçler olabilir. Yine bu tipler kurumlar içinde hizipler, klikler oluştururlar. Ayak oyununda ustadırlar. Ödün vererek de olsa güçlü gördükleri kişi ve çevrelerle iyi geçinmeye, medyanın belli bir kesimini ayarlayarak isim duyurmaya, başarılı imajı yaratmaya çalışırlar. Bu tipler TV programlarında da gözlemlendikleri gibi ne yazık ki yaygındır. Bu özellikleri nedeniyle baskı grupları, iç ve dış çıkar odakları, çoğu TV kanalı, yazılı medya için tercih edilen tiplerdir. Belli iletileri topluma vermek için araç olarak kullanılırlar. Bu nedenle yanıltıcı etiketlerle de olsa şöhret olmaları sağlanmaya çalışılır.

\n

Aradaki üçüncü grup, kullandığım sözcükler için özür dilerim, ne kokar ne bulaşır takımıdır. Renklerini belli etmemeye çalışırlar, her iki grupla, her kesimle iyi geçinmeye çalışırlar. Renk belli etmenin, kurum içi ya da siyasal görüş çatışmasının riskli olduğunu düşünürler. Görev yaparken ne tam yaratıcı ne de tam üretkendirler. Ortama göre maskeleri değişir. Yerine göre ödün de verirler.

\n

Bu ayırım bana özgü bir görüş değildir. Bu bağlamda da ilk dersleri Hesap Uzmanları Kurulunda çalışırken aldım. Allah rahmet eylesin Ali Eğler üstat, kendisiyle bir süre de Devlet Yatırım Bankasında da çalıştım, bu konuda en çok yakınanlardandı. Belki benim de bu tür gözlemler yapmamda etkili olmuştur. Üstat, çalışmayanlara, çalışır gözükenlere, yatanlara, kendini pazarlamaya çalışanlara değil, tersine çalışanlara, üretken olanlara, çarkları döndürmeye çalışanlara kızardı. Gıyaplarında seslenerek Siz de bırakın, sistem iyice çöksün, belki yerine daha iyi düzen gelir derdi. Çalışanların gayretiyle çarkların bir şekilde döndüğünü, bunun da yeni bir düzenin kurulmasını engellediğini düşünürdü.

\n

Bu üç farklı tip hemen her kurumda, her meslekte, iş yaşamında değişik oranlarda da olsa gözlemlenir. Bu davranış farklılığının istismar ve rant kaynağı olduğunu düşünürüm. Bir grup değer yarattığı, kuruma, mesleğe itibar kazandırdığı halde, uyanık diye niteleyebileceğimiz diğer grup, fazla katkıları, belki de hiç katkıları olmadığı halde bundan yararlanmakta, belli orunlara gelmekte, maddi çıkar ve/veya itibar sağlamakta, cakasını satmakta, yer yer kurtarıcı postuna bile bürünerek nemalanmaktadır.

\n

İnsan kaynakları yönetiminde, yönetişim ilkelerinin uygulanmasında, atamalarda, terfilerde de tam bir ikiyüzlülük olduğunu gözlemlerim. Yazılı olanlarla, söylemlerle uygulama arasında tam çelişki vardır. İkiyüzlülük belki ağır bir tanımlama olarak düşünülebilir, ama söylem ve uygulama farklılığını başka bir yazıda ifade etmeye çalışacağım.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları