Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
89 Yılda Nereden Nereye...
\n
\nCumhuriyet’in 89’uncu yıldönümünde nereden nereye geldik... Bunun sorgulanması, değerlendirilmesi gerekir. Özetle, ekonomik açıdan bir değerlendirmesini yapmaya çalışayım.\n
\nM. Kemal Atatürk’ün ekonomiye, izlenecek ekonomi politikasına verdiği önemi, 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı konuşmadan alıntılar yaparak yineleyeyim.\n
\n“Milletimizin kurduğu devletlerde yükseliş ve çöküş sebepleri aranırken birçok askeri, siyasi ve sosyal sebepler bulunmakla beraber, asıl ekonomik durum rol oynar. Türk tarihinin incelenmesinde zaferler yahut çöküntülerin hepsi ekonomik hallerle ilgilidir.\n
\nYeni Türkiyemizi layık olduğu kuvvete yükseltebilmek için birinci derecede ve en çok ekonomimize önem vermek zorundayız. Zamanımız bir ekonomik devrimden başka bir şey değildir. Yeni devletimizin, yeni hükümetimizin bütün esasları, bütün programları ekonomi programından çıkmalıdır.\n
\nMilli egemenlik, ekonomik egemenlikle güçlendirilmelidir. Bir devlet ekonomik egemenliğini sağlayacak olursa, o kadar kuvvetli bir temel üzerine yerleşmiş ve yükselmeye başlamış olacaktır ki, artık bunu yerinden kımıldatmak mümkün olmayacaktır. İşte düşmanlarımızın ‘olur’ diyemedikleri, bir türlü kabul edemedikleri budur.”\n
\nAtatürk’ün dış denge, yabancı ülkelere muhtaç olmama, borçlanmama, denk bütçe, bütçe fazlası, ekonomik istikrar, ulusal bankalar oluşturma, ulusal sanayi kurma amaç ve politikalarından günümüzde nerelere geldik? Sayısal ve sonuçlar itibarıyla ortaya koymaya çalışayım.\n
\n* Dış borç ödenmesinden hızlı dış borçlanmaya...\n
\nCumhuriyet, Osmanlı İmparatorluğu’nun borçlarının bir bölümünü üstlenmiş, kısıtlı olanaklarla bu borcu ödemiş olmasına karşın, günümüzde ülkemizin dış borcu 300 milyar USD’yi aşmış, dış borçlanma ile ekonomik faaliyeti sürdürme sürecine girmiştir. Atatürk döneminde Düyûn-u Umumiye İdaresi’nden alınan derslerle dış borçlardan kaçınılırken ülke, 1980 askeri yönetimi, Özal dönemi, ardından AKP iktidarı ile hızlı dış borçlanma sürecine sokulmuş; borçlanılarak ekonomik başarı, refah artışı görüntüsü verilmiştir.\n
\n* Dış fazladan sürekli dış ticaret ve cari işlemler açıklarına...\n
\nAtatürk döneminde özellikle 1930 ekonomik bunalımından sonra dış dengeye, hatta dış ticaret fazlası verilmesine özen gösterilmiş, Türkiye savaş yıllarının da etkisiyle 1946 yılına değin dış ticaret fazlası vermiş, uluslararası rezervlerini güçlendirmiş, altın mevcudunu artırmıştır. Günümüzde yıllık dış ticaret açığını 90 milyar USD’ye çektik, cari işlemler açığını 60 milyar USD dolayında tutabileceğiz diye övünüyoruz.\n
\n* Denk bütçeden hatta bütçe fazlasından sürekli bütçe açıklarına...\n
\nOn beş yıllık Atatürk döneminde 11 bütçe denk kapanmış, 3 bütçe fazla vermiş, yalnız 1924 yılı bütçesi Şeyh Sait ayaklanmasının getirdiği askeri harcamalar nedeniyle açık vermiştir. Günümüzde sürekli bütçe açıkları, bunun getirdiği 400 milyar TL dolayında iç borca karşın, bütçe açığını GSMH’nin yüzde 3 - yüzde 4’üne çektik diye övünmeler.\n
\n* Hızlı ekonomik kalkınmadan ekonomik yavaşlamaya...\n
\nAtatürk döneminde GSMH 570 milyon USD’den 1938 yılında 1.504 milyon USD’ye yükselmiş, ekonomik krize karşın, Türkiye ekonomisi yılda yüzde 6 hızla büyümüştür. Günümüzde yılda ortalama yüzde 5 dolayında büyüme büyük başarı olarak sunulmakta, ekonomi uzun süreli durağanlığa girmektedir.\n
\n* Ulusal bankacılıktan yabancılaşmaya...\n
\nCumhuriyet döneminde yabancı egemenliğinde ezilmemek için ulusal bankalar kurulmasına özen gösterilmişken günümüzde yabancı banka sayısı ulusal banka sayısını aşmış, yabancı sermayenin banka sermayesi içinde payı yüzde 50 düzeyine değin yükselmiştir.\n
\n* Ulusal sanayiden montaj sanayiine...\n
\nCumhuriyet döneminde sınaileşme ekonomik politikanın amacı iken günümüzde sanayi, dışa bağımlı montaj sanayiine dönüşmüş, yabancı markalar için fason imalat yapar hale gelmiştir.\n
\n* Kamu iktisadi teşebbüslerinden kamunun mülksüzleştirilmesine...\n
\nÖzelleştirme adı altında Cumhuriyet döneminde oluşan kamu varlıkları satılarak refah artışı diye tüketilmiştir.\n
\nDaha da acısı TC vatandaşı olmak bir övünç kaynağı iken, yeni anayasade Türk sözcüğüne yer vermemek için reform sayılması aşamasına gelmiş, Türküm demek adeta ayıp sayılmaya başlanmış, tam bağımsızlıktan ABD taşeronluğuna gelinmiştir.
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- 'Hadi gelin kapatın!'
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Tarihi geçmiş ürün satan zincir market şubesine mühür
- Ulaşım durma noktasına geldi!