Özgen Acar
Özgen Acar ozgenacar@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Zır Cahil Kim?

07 Ekim 2014 Salı

Çin Halk Cumhuriyeti’nin eski İstanbul Başkonsolosu olan Yu Hongyang büyükelçi atandığı Ankara’daki görevine kısa bir süre önce başladı. Büyükelçi Yu, 15 yıl İran’da ve 3 yıl da Ürdün’de görev yapmıştı.
Büyükelçi Yu, Mao Zedong’un, o zamanki adıyla Pekin’in (bugün Beyjing) ünlü Tiananmen Alanı’nda, 1 Ekim 1949’daki konuşmasında “Çin Halk Cumhuriyeti’nin” kurulduğunu açıklamasının 65. yıldönümünü kutlama amacıyla geçen pazartesi günü Ankara’da bir resmi kabul verdi.
Büyükelçi, kabulün başlayacağı saat 19’a kadar hazırlıkları gözden geçirdi. Türk ve Çin bayraklarının yerlerini düzeltti. Saat tam 19’da saniyesi saniyesine konukları kabule başladı!
Son yıllarda yabancı büyükelçiliklerin ulusal kutlama günlerine, bir bakanın da onur konuğu olarak katılmasına önem gösteriliyor. Çin’in yıldönümüne onur konuğu olarak “Doç. Dr.” Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın katılacağı açıklandı.
Tanımlanmış görevleri arasında “kamu diplomasisi ile ilgili işlerin yürütülmesi” de bulunan Akdoğan’ın da en geç 19.30’da orada olması gerekiyordu. 19.45... 20.00... 20.15... 20.30... Ev sahibi tedirginleşti... Birkaç yüz yerli yabancı konuk homurdanmaya başladı... Onur konuğu gelmeyince büfe açılmadı... Açılmayınca yemekleri ısıtan ocaklarda da güç kaybı başladı. 20.45...
Ve saat 21.00’de bir duyuru ile “Başbakan Yardımcısı’nın 15 dakika sonra salonda olacağı” bildirildi... Konukların yarısı salondan ayrılmış, yemekler buz kesmişti!
Resmi kabulün bitiş saatinde, Akdoğan göründüğünde önünü keserek yüzüne “kendisini şiddetle kınadığımı” söyleme gereğini duydum. “Şimdi geldim…” dedi! Benim de “Zaten şimdi geldiğiniz için kınıyorum!” yanıtım üzerine araya korumaları girdi...
Gazetecilik eğitimi almış ve bazı gazetelerde çalışmış olup da herhalde meslekte tutunamayacağını anlayınca alan değiştirdiği anlaşılan Akdoğan’ın bugün görevleri arasında “basınla, TV’lerle, halkla iletişim” de bulunuyor. Bir basın programında “Zır cahil bir yazar takımı var. Tamamen cahilce hareket ediyorlar... Yüzeysel bilgiler üzerinden ahkâm kesiyorlar” demişti. Peki protokol kurallarını bilmeyen zır cahillere ne demeli?

***

Bilirsiniz… Vezir olan birisi köydeki babasını yaka paça İstanbul’a getirtmiş... Herkes gibi ona da diz çöktürüp el etek öptürttükten sonra, babasına “Bana ‘adam olamazsın’ diyordun... Ama bak, ben vezir bile oldum...” demiş. Babası da “Ben sana ‘vezir olamazsın’ demedim, ‘adam olamazsın’ dedim...” yanıtını vermiş...
Bazı insanlar elbette vezir de, sadrazam da, sultan da olabilirler...

***

Federal Almanya Büyükelçiliği’nin, doğu ile batıyı birleştiren ulusal gününü kutlamak için düzenlediği resmi kabulü, TC’yi temsilen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık onurlandırdı.
Alman hükümetinin, o gece yola çıkartıp Türkiye’de 11 hafta boyunca, 15 ili dolaşarak yöredeki gençlere bilimsel çalışmaları gösterecek olan “MoBil Yollarda” adlı, laboratuvarlı otobüsün de tanıtımı bazı deneylerle tanıtıldı.
Işık, Akdoğan’a kıyasla zamanında geldi, ama yaptığı, uzun ama çok uzun konuşmayı, Türk konuklar her nedense dinlemeyip kendi aralarındaki söyleşilerini sürdürdüler!
Konuşması Almancaya da çevrilen bakanın basın danışmanı, Türk ve Alman katılımcılar arasında bir araştırma yapsa acaba kaç kişi, sanki TBMM kürsüsündeki nutuklar gibi bu uzun konuşmadan acaba tek kelimeyi anladı ya da anımsıyordur? Sonradan kendisine, Almanya doğumlu Spor ve Gençlik Bakanı Akif Çağatay Kılıç da katıldı.

Ankara Kitapları!
“A
nkara’nın Dünü” başlıklı yazılarım nedeniyle, bazı okurlar görmediğim Ankara kitaplarını gönderdiler. 1956’ya gelişimden sonra, Ankaralı olmayı yeğlediğim başkent için bu kitaplarda anlatılanların çoğuna, ben de tanık oldum. Tanıklık yaptığım kişilerin çoğu tek tek göçüp gittiler... Belediyeler, kenti daha da güzelleştirmek yerine çirkinleştirdiler... Keşke bu kitapların yeni baskıları yapılsa ve gençler de sayfalar arasında yitip giden Ankara’nın dününü ilk ağızdan öğrenebilseler...

***

Adı: Ankara Tarihi 1-2
Yazarı: Avram Galanti
Yayınevi: Çağlar Yayınları

Sayfa: 303
Bodrum doğumlu, Yahudi, 1943’te Niğde milletvekili, araştırmacı yazar, kitabında başkentin tarihini, coğrafyasını, tarımını, ticaretini, eğitim kurumlarını, dinsel yapılarını, resmi belgelere dayanarak okura sunuyor. İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeliğinden sonra 1911’de Kahire’ye giden, dönüşünde Darülfünun’da “Doğu Halklarının Eski Tarihi Kürsüsü’nde” profesörlük de yapan yazar, başkentin geçmişini tarihsel bir dizin olarak belgeleyerek anlatıyor.

***

Adı: Şehrin Zulası - Ankara Kalesi
Yayına Hazırlayan: Tanıl Bora
Yayınevi: İletişim Yayınları
Sayfa: 312
Güven Tunç-Figen Özbay ikilisinin başı çektiği kitabın hazırlanmasına 6 araştırmacının da katkıları gözleniyor. Özellikle “Ankara Kalesi’nin” gelmişi ve geçmişi şöyle irdeleniyor: “Tanpınar’ın söyleyişiyle, ‘Bir iç kale, bütün ümitlerin kendisinde toplandığı son sığınak’tır. Kale, Ankara’da ‘şehir ruhu’nun kurtarılabileceği yerdir; şehrin zulasıdır...” Kalenin bireyleri de görselleri ile kitaba yansıyarak belgelendiriyor.

***

Adı: Bir Aşk Bir Hayat Bir Şehir
Yazarı: Güven Tunç
Yayımlayan: Dipnot Yayınları
Sayfa: 223
Başkentin geçmişte kalan bireylerini tanıtan kitap, Ankara’nın yitik toplumsal yapısını da irdeliyor. Ankara’nın mekânlarında, zamanın etkilediği değişimler gözlemleniyor. Bireylerin anlatımlarını görseller bütünlüyor. Sanki “Ankara’nın son yarım yüzyılı” geri dönüşümlü bir film gibi kurgulanıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları