Özgen Acar
Özgen Acar ozgenacar@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Tarihin Tekerrürü…’ (7)

04 Kasım 2014 Salı

İlk altı yazımız şöyle başlıyordu:
“Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD)terörü olayı ile tarih üç aşamalı tekrarlanıyor. Bu aşamaların çıkış noktasını, İngiliz casus, arkeolog, Yarbay Thomas Edvard Lavrence (1888-1935) şöyle tanımlamıştı:
“Osmanlı İmparatorluğu’nu Ortadoğu’da parçalama başarısını yöredeki etnik mozaiği birbirine karşı kullanarak elde ettim!”

***

Sultan’ın başkanlığında ilk kez yapılan “Milli Güvenlik Kurulu (MGK)toplantısı 10.5 saat süre ile rekor kırdı. Meslektaşlarımız; Irak’ta, Suriye’de ve Türkiye’deki ayaklanmalarla ilgili önemli “tavsiye kararlarının” alınacağı umuduyla, toplantı sonrasının yazılı açıklamasını merakla beklediler.
“Paralel devlet” ağırlıklı, üstünkörü bir resmi açıklamadan sonra; Sultan, Paris’ten dönerken uçağındaki yalnızca yandaş ve çıkardaş basına toplantıyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
(…) Ülkemizin güvenliğini tehdit eden ve halk düzenini bozan, legal (yasal demek istiyor) manzara altında illegal (yasadışı demek istiyor) etkinlik yürüten dahil ve hariç paralel yapılanmalar ve illegal oluşumlar ile yürütülen mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği açıkça belirtiliyor.
Paralel bina dediğimiz bu oluşum, Başbakanlığım dönemimde, çocuklarımdan kardeşlerime kadar benim bütün ailemi dinledi. Yetmedi, ofisimi dinledi. Böyle bir alçaklık olabilir mi?
Bu yasadışı işlerle ilgili olarak elbette hukuki süreç başlayacak. Ama bugün bile aramızda bazı arkadaşlar merhamet refleksine kapılıyorlar. Paralel yapının etik, ahlaki değerlerimizi yok etmesine sessiz mi kalınacak? Hukuk çerçevesinde, gereken her şey peyderpey yapılacak!”
Satır aralarında yitip giden şu cümlelerde açık seçik bir itiraf yok mu? “Paralel bina dediğimiz bu oluşum, Başbakanlığım dönemimde, çocuklarımdan kardeşlerime kadar benim bütün ailemi dinledi. Yetmedi, ofisimi dinledi. Böyle bir alçaklık olabilir mi?”
Bilal oğlan ile konuşmaları hani montajdı? Bu açık seçik itiraftan sonra yargı ve muhalefet de uyuyacak mı?

***

Önceki altı yazımızda ABD bayrağı altında Irak’ta yaratılan etnik, dinsel ve mezhepsel siyasal parti oluşumların tırmanışının Suriye’ye de bulaştığına örneklerle değinmiştik.
Komşu iki ülkede, etnik kökenli siyasal partilerin himayesinde, Lavrence’in “gerilla” benzeri eylemlerde bulunan askeri yapılanmalara da göz atmıştık.
Türkiye’de ise bu oluşumları, önce “gerilla” tipi askeri eylemleri Abdullah Öcalan (Apo) “Kürdistan İşçi Partisi (Partiya Karkeren Kürdistan - PKK)düzeyinde başlattı. PKK’nin ayrılıkçı hedefine koşut, siyasal parti yapılanmaları da aşamalı olarak ortaya çıktı.
Bu yapılanmaya karşı “gerilla tipi” eylemci “Hizbullah” devlet eliyle yaratıldı, ondan sonra da “Hür Dava Partisi (HÜDAPAR) adı altında siyasal örgütlenmeye gidildi. HÜDAPAR son yerel seçimlerde Bingöl dışında gerekli desteği görmedi.

***

Türkiye’de Kürtlerin “siyasal parti yapılanma” aşamaları Apo’nun 1974’te PKK’ye giden yolda boy göstermesi ile başlar.
Kürdistan Sosyalist Partisi - Partîya Sosyalîsta Kurdistan (PSK): Kemal Burkay, 1974 sonlarına doğru kurdu. Hedefte yoksul ve orta sınıftaki köylüler, işçiler yer aldı. Kurulduğunda başında yer alan “Türkiye” sözcüğü sonra atıldı. Burkay 2003’te ayrıldı.
Parti, “Kürt halkının ulusal kurtuluşunu, kendi geleceğini kendi tayin etme ve yönetme amacını” taşıyor. “Kuzey Kürdistan’da (yani Türkiye’de)bu amacın gerçekleşmesi için şu iki yöntem öngörülüyor:
1. Kürt halkı ayrılıp kendi devletini kurabilir.
2. Ya da Türk halkıyla eşit haklara, kendi meclisi ve hükümetine sahip olabilecek biçimde “iki cumhuriyetli bir federasyona” gidilebilir.

***

Kürdistan Devrim Partisi - Partiya Şoreşe Kürdistan (PŞK): 2001’de Diyarbakır’da kurulan partinin “terör örgütü kurma” suçuyla yargılanan 36 üyesinden altısına 15’er yıl hapis cezası verildi.
Demokratik Toplum Partisi (DTP): Kürtlerin demokratik seçimlere katılma amacıyla 2005’te kurdukları ulusalcı parti TBMM’ye bazı milletvekillerini gönderdi. Kurucuları arasında Leyla Zana ve eski CHP’li Ahmet Türk de vardı. Sonradan anayasaya aykırılık gerekçesiyle kapatıldı.


Barış ve Demokrasi Partisi (BDP): DTP’nin kapatılması olasılığına karşı, 2008’de demokrat, toplumcu ve liberal görüşlü olarak kuruldu. DTP kapatılınca, eski partililerin kendi çatıları altında toplanması yoluna gidildi. DTP’li 19 milletvekili ve bağımsız Ufuk Uras 2009’da BDP’ye katılarak TBMM’de grup oluşturdular.
Demokratik Toplum Kongresi - Kongreya Civaka Demokratîk (KCD): Sivil toplum kuruluşlarını 2007’de çatısı altında toplamaya başladı. İlk eşbaşkanları Yüksel Genç ve M. Hatip Dicle’dir. 2011’de “Kürtlerin demokratik özgürlüğünü” ilan etti!
Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi - Kongreya Azadî û Demokrasiya Kurdistane (Kongre Gel – Halk Kongresi): “Bağımsız Kürdistan” hedefinden vazgeçildiğini 7. kongrede açıkladı.
Kürdistan Topluluklar Birliği - Koma Civakên Kurdistan (KCK): PKK’yi de içine alan birliktir. PKK’nin “kongre” olarak nitelediği “Kongra-Gel” 2005’te tüm PKK üst düzey komutanlarının katılımıyla “KCK sözleşmesini” kabul ettiler. Hedef “demokratik, toplumcu, konfedaral bir yapı” idi. “Federal” yerine “konfederal” kavramı ile Kuzey Irak ve Suriye’deki Kürtleri de kapsıyordu. Türkiye, yasadışı ilan edip çeşitli askeri hareketler ile önlemeye çalışıyor.


Halkların Demokratik Partisi (HDP): 15 Ekim 2012’de “ezilen grupları birleştirme” amacıyla kuruldu. Çeşitli yerel küçük partiler de katıldı. TBMM’de 28 milletvekili ile temsil ediliyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde adayları Selahattin Demirtaş yaklaşık 4 milyon oy aldı. İmralı’da Apo ile diyalogda aracılık yapıyorlar. Bu satırlar yazılırken partinin “süreç” konusunda hükümete bir çağrı yapması bekleniyordu.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları