Özgen Acar
Özgen Acar ozgenacar@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

O ve Bu (1)

15 Temmuz 2014 Salı

Yıl 1921… Yunan ordusu, henüz bir yılını doldurmuş TBMM’nin başkenti Ankara’ya 80 km. yaklaşmıştır. 1921’de Polatlı’daki Yunan ordusunun top sesleri Ankara’da kaygı yaratmaktadır. Her an düşmanın eline geçmesi olası başkenti Kayseri’ye taşımak amacıyla, bakanlıklardan sandıklar kağnılara, katırlara yüklenmektedir. Ankara’da ışık, su yoktur. Kıraç ve çorak ortamda toz fırtınaları yaşanmakta, sıtma salgını ile boğuşulmaktadır.
İşte o günlerde TBMM’nin Başkanı Mustafa Kemal, “Maarif Vekâleti’ne (Milli Eğitim Bakanlığı’na)” bir yönerge göndererek “Hars (kültür) Müdürlüğü’nün kurulmasını” ister.
Yönerge, şaşkınlık yaratır! Başkent boşaltılırken kültür müdürlüğünün kurularak Ankara ve çevresinde “asar-ı atika (eski yapıtlar)” toplanıp bir müze kurulmasının nedenini hiç kimse anlayamaz. Ama emir, yüksek yerdendir!
Bakanlığın o günlerde topu topu 17 memuru vardır. 4 memurla müdürlük kurulur. Bakanlıklar boşaltılırken bu 4 kişi Ankara’nın tarihsel, kültürel, dinsel mirasını, Türk-Müslüman- Gâvur ayrımı gözetmeden toplamaya başlar.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne (AMM) giderseniz kapısında, Hitit Kralı IV. Tuthalia’nın (İÖ 1250-1220) mührünün de bulunduğu bir levhada 1921 tarihini görürsünüz. Müzenin kuruluş tarihidir…

***

Yıl 1931… O’nun Başbakan İsmet Paşa’ya gönderdiği mektup özetle şöyledir:
(…)
İstanbul’dan başka Bursa, İzmir, Antalya, Adana ve Konya’da mevcut müzeleri gördüm. Bunlarda, şimdiye kadar bulunabilen bazı eserler muhafaza olunmakta ve kısmen de ecnebi mütehassısların yardımı ile muhafaza edilmektedir.
Ancak memleketimizin hemen her tarafında, emsalsiz defineler halinde yatmakta olan kadim medeniyet eserlerinin, ileride, tarafımızdan meydana çıkarılarak ilmi bir surette muhafaza ve tasnifleri ve geçen devirlerin sürekli ihmali yüzünden pek harap bir hale gelmiş olan abidelerin muhafazaları için, müze müdürlüklerine ve hafriyat işlerinde kullanılmak üzere arkeoloji mütehassıslarına kati lüzum vardır.
Bunun için Maarifçe, harice tahsile gönderilecek talebeden bir kısmının bu şubeye tahsisi muvafık olacağı fikrindeyim. (…)
Sonrasında Ekrem Akurgal, Sedat Alp, Arif Müfit Mansel, Halet Çambel, Jale İnan, arkeoloji eğitimi için Almanya’ya gönderilir.
Bu arada Türk Tarih Kurumu’nu, Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ni kurdu. Devletin iki bankasına, Etibank (Hitit) ve Sümerbank adlarını verdi.

***

Yıl 1932… “Aktüel Arkeoloji Dergisi”, O’nun Fransa’da yayımlanan “Revue Hittite et Asianique” dergisini himayesi altına aldığını anımsatıyor. “Hitit ve Asianik Araştırmalar Derneği” Hititlerin dili, kökeni ve tarihi üzerine ayrıntılı çalışmaları yayımlamaktadır.
Her sayıda O, “Sous Le Haut Patronage De - S. Exc. GAZI MOUSTAPHA KEMAL – President de la Republique Turque” sözleriyle anımsatılır. O’nun vasiyeti üzerine, İnönü bu desteği 1950’ye değin sürdürecektir.
O’nun dergi hakkındaki sözleri şöyledir: “Hitit ve Asianik Araştırmalar Derneği’nce takip edilen amaç, ülkemizin ve halkımızın uzak geçmişinin aydınlatılmasına katkıda bulunma yolunda bize de harcanan çabalara uygunluk gösterdiği nispette bizim için memnuniyet vericidir.”

***

Yıl 1933… O, bugün ODTÜ yerleşkesi içinde kalan Ahlatlıbeli’nde başlattığı ilk arkeolojik kazı alanına gider. Henüz bir şey bulunamamıştır. Kazının yanlış yerde yapıldığını algılar. Elinde bastonla kazı alanını dolaşır. Bastonunu birkaç kez yere vurur ve “Beyler burayı kazın!” der. O noktada bulunan yapıtlar AMM’de sergileniyor!

***

Yıl 1935… Çorum Alacahöyük’te arkeolojik kazıları başlatır. İlk yılın ödenek sorununu kendi cebinden verdiği 3.000 lira ile karşılar. Arkeologlar çıkan molozu başka yere taşımaları için 3 tane “dekovile” gereksinimleri olduğunu söylerler. O, “Siz oyun mu oynuyorsunuz? 3 tane ile kazı mı yapılır? Derhal 30 tane Krup’tan alın…” der.
O’nun hastalığı ilerlemiştir. Dolmabahçe’de tedavi görmektedir. Yaverlerine Alacahöyük’e gitmek istediğini, özel treninin hazırlanmasını söyler. Ancak doktorlardan O’na izin çıkmaz. Buluntular, AMM’nin en görkemli yapıtları arasında sergileniyorlar.

***

Yıl 1938’in ikinci yarısı… Trakya tümülüslerinde Roma dönemi yapıtları bulunmuştur. Onları görmek ister. Buluntular Dolmabahçe’ye getirilir… Hasta yatağında inceler, iki yüzüğü parmaklarına takabilmesi için bir yaver kolundan tutarak yardımcı olur.

***

Yıl 1938… Dolmabahçe’de noter önünde imzaladığı “vasiyetnamesinin” 6. maddesi şöyledir: “Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.”

***

O’ndan son bir söz: “Bir ülkenin egemenliğine, topraklarına sahip olabilirsiniz, ama o ülkenin tarihsel mirasına sahip çıkmazsanız o ülke sizin değildir!”

***

Bu’na gelince… Marmaray: “Çanak çömlek yüzünden geciktik…”
Acaba şimdiye değin kaç müze ve kaç arkeolojik kazıda inceleme yaptı?
Kars Belediyesi’nin Ermenistan’a karşı Mehmet Aksoy’a yaptırdığı “İnsanlık Anıtı”“ucube” diyerek yıktırttı. Bu yaparsa Siverek’teki vatandaş da ramazanda vatandaşı rahatsız ettiği gerekçesiyle “su taşıyan kız” heykelinin başını, belini örter. Giyimli bir kez heykeli idi, ya çıplak bir Afrodit heykeli olsaydı, acaba ne olurdu?
Şimdi Bu, O’nun koltuğuna oturmaya hazırlanıyor!

***

Bir uyarı! Bu yıl üniversite tercihleri için perşembe son gün… O, arkeoloji eğitimi için yurtdışına öğrenci gönderirken, Bu’nun döneminde on bin kadar arkeoloji ve sanat tarihi bölümü mezunu işsiz! Adaylar, sakın arkeoloji ve sanat tarihi bölümlerini seçmeyiniz. Bir de siz işsiz arkeologlar ordusuna katılmayınız!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları