Özgen Acar
Özgen Acar ozgenacar@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Denizaltımız Keşfediliyor!

27 Haziran 2014 Cuma

Gaziantep’de ay başında düzenlenen “36. Uluslararası Arkeoloji Çalıştayı” doğrultusundaki yazılarımı sürdürüyorum
Arkeologlar, Anadolu ve Trakya’da yaklaşık 20 bin höyük, 25 bin tümülüs ve 3 bin kadar da antik kent olduğunu söylüyorlar. Karada durum bu… Peki, kıyılarımızdaki denizin altındaki tarihsel varlıkların durumu ne?
Denizaltı arkeolojisini Türkiye kıyılarında kuran Amerikalı Profesör George Bass, “Tekne yapımı 5 bin yıl öncesine gider. Dönemin yelkenli ve kürekli tekne yapısı dikkate alındığında, her yıl 1 tekne batmış olsa en azından 5 bin batık olmalıdır!” demişti. Ancak Marmaray kazılarında 8400 yıllık kürekler bulununca bu rakamı 8400’e yükseltmek olasıdır!
Prof. Bass’ın “5 bin yıllık denizcilik tarihi” kavramından yola çıkan Konya Selçuk Üniversitesi“Sualtı Arkeolojisi Bölümü” kurucusu Prof. Dr. Ahmet Adil Tırpan da şöyle diyor:
“Türkiye’de 8 bin 300 kilometre kıyı şeridi var. Bu kıyı şeridinin 5 bin yıllık denizcilik tarihi olduğunu düşünürsek, kaba bir hesaplamayla Türkiye’de 25 bin civarında gemi batığının varlığı tahmin edilebilir.”
“Sualtı Arkeolojisi Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü” Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz, “Türkiye’de yaklaşık 1250 batık kent var. Biz bunların ancak 4 tanesini biliyoruz” diye ekliyor.

***

“Nautical (denizaltı)” ya da “underwater (sualtı)” arkeolojisi denilen bu alanda, dünyada ilk çalışmayı Türkiye kıyılarında Amerikalılar başlatmıştı. Bundan sonraki çalışmada ise Ankara Üniversitesi DTCF Arkeoloji Profesörü Hayat Erkanal, Urla
Limantepe’de karadaki
kazıyı denize de kaydırdı ve İsrailli denizaltı arkeologları ile işbirliği yaptı. Limantepe’de pek çok Türk denizaltı arkeoloğu yetişirken Prof. Erkanal orada “Sualtı Arkeolojik Araştırma Merkezi’ni (ANKÜSAM)” kurdu. Bu olumlu gelişmeye en önemli katkı “Vehbi Koç Vakfı”ndan geldi. Orada, görkemli bir tesisle arkeologların kalacakları binalar, laboratuvarlar, denizden çıkan buluntuların tuzdan arındırılması araçları ile Mustafa Vehbi Koç Deniz Arkeoloji Araştırma Merkezi ve Arkeoparkı” bu yıl açıldı.

***

Unutulmaması gereken bir başka nokta ise denizlerimizde yalnızca binlerce yıllık batıklar değil, Çanakkale Savaşı’ndaki 100 yıllık batıkların da varlığıdır. Bu doğrultuda Çanakkale Savaşı’nda batırılan savaş gemileri de Vehbi Koç Vakfı ve Ayhan Şahenk Vakfı”nın işbirliği ile saptandı. Osmanlı topçusunun 55 saniyede batırdığı Fransız Bouvet zırhlısı ile birlikte 33 savaş gemisi bulundu.
Çanakkale Savaşı, ister istemez aynı yöredeki Troya Savaşı’nı insanın aklına getiriyor. Yunanlar Troya’ya yüzlerce yelkenli ile gelmişlerdi. Savaşta bazı tekneleri battı! Acaba bugün ne durumdalar? İşte bu noktada, Prof. Bass’ın kurduğu “Denizaltı Arkeoloji Enstitüsü” yine devreye girdi. Türk arkeologlar ile batıkların saptanmasına geçen yaz başlandı.

***

Konya Selçuk Üniversitesi, Mayıs 2013’te Antalya Kemer’de “Sualtı Arkeolojisi Araştırma ve Uygulama Merkezi”nin temelini attı. Yerel kurumların desteği ile bir yılda tamamlanan bin m2’lik bir alanda, 350 m2’lik tesis kısa süre önce hizmete girdi.
Sualtı arkeolojik çalışmalarını yürütecek olan merkezde, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin yetiştirilmesi, kıyılarda bilimsel çalışmaların yaşama geçirilmesi ve tarihsel mirasın gün yüzüne çıkarılması amaçlanıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın üniversiteye bağışladığı ve “Selçuk-1” adını taşıyan 26 metrelik araştırma gemisi, geçen hafta denize indirildi.
20 uzmanın görev yapacağı gemi, 7 sualtı kamerası, sualtı botları, sonar tarayıcı aracı, dalış takımları ve vinci ile Türkiye’nin tek sualtı arkeoloji gemisi oldu. Bass’in araştırmalarında da “Virazon” adında bir başka gemi de görev yapıyor.
Selçuk-1, aynı zamanda UNESCO Sualtı Arkeolojisi” için de eğitim gemisi olarak çalışacak. 1 Temmuz’da Akdeniz’e açılıp 31 Ağustos’a kadar görev yapacak.

***

MHP Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in “gölge Dışişleri bakanı” da denilen Kültür Bakanı Ömer Çelik’e üç soru önergesi, geçen hafta gündeme düştü. Sorulardan bazılarını özetleyelim:
“1. Kıyı kentlerimiz ile göller ve büyük akarsu bölgelerine yakın üniversitelerde ‘sualtı arkeolojisi anabilim dalı’ ve ‘enstitülerin’ kurulmasının desteklenmesi konusunda bakanlığın çalışmaları var mıdır?
2. Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında mevcut sualtı arkeoloğu kadrosu ve istihdam edilen arkeolog sayısı ne kadardır
3. Sualtı arkeoloğu ihtiyacının karşılanması konusunda Bakanlıkça yapılan / yapılması planlanan çalışmalar var mıdır?
4. Bakanlık düzenli ve programlı olarak sualtı araştırmalarına yönelik; restorasyon, konservasyon, laboratuvar, ekipman, dalış malzemeleri vb. imkânlara kaynak sağlayacak, araştırmaları yürütecek ve takip edecek ‘sualtı’ biriminin kurulmasını planlıyor mu?”

***

Anımsarım yakın tarihe kadar yabancı yatlarla kıyılarımızda tatil yapanların bazıları, teknelerindeki sonar tarama araçları ile belirli noktalarda batık izi sürer ve kuşkulandıkları yerde, teknenin altındaki camdan denizin altını gözetlerlerdi! İyi bir iz saptayınca orada demirleyip dalarlar ve batıklardaki tarihsel mirası yağmalarlardı!
İlginç olan kıyı üniversiteler değil de bu övgüyü gerektiren önemli ilk adımları, denizi olmayan Ankara ve Konyalı bilim insanlarının atmış olmalarıdır. Cuma günkü yazımızın son cümlesini anımsayalım: “Peki, denizaltı arkeoloji kazılarını yapacak arkeologların yetişmesi için Kültür Bakanlığı ile YÖK acaba kılını kıpırdatıyorlar mı?”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları