Özgen Acar
Özgen Acar ozgenacar@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Balık Baştan Kokar! (2)

18 Kasım 2014 Salı

Zeytin ağacının yüzyıllarca yaşayabildiğini, halkımızdaki inancın “zeytin ağacı diken insanın, aslında kendisini değil, torunlarını düşündüğü” biçiminde olduğunu yazmıştık.
Yayıncı dostumuz Ahmet Boratav anımsattı: “Efsaneye göre, Ege kıyılarını gezerken yorulan (İzmirli hemşerimiz) Homeros, bir zeytin ağacı gölgesine oturur. Zeytin ağacı dile gelir ve Homeros’un kulağına şunları fısıldar: ‘Herkese aidim ve kimseye ait değilim. Sen gelmeden önce buradaydım ve sen gittikten sonra da burada olacağım.’…”
İzmir’den sevgili okurumuz Nilüfer Güllü, Japon turistlerin, Manisa Kırkağaç’ta bir anıtsal zeytin ağacından etkilenmelerini gösteren ekteki fotoğrafı gönderdi. Ağaç 1652 yaşındaydı ve İS 362’de dikilmişti.
O yıllarda Anadolu’da ne olduğunu iki tarihsel olayla anımsayalım. Bizans İmparatoru 2. Konstantin İstanbul’da Ayasofya Kilisesi’nin ilk yapısını İS 15 Şubat 360’ta törenle açmıştı. Kırkağaç’taki bu zeytin ağacı, Ayasofya kadar tarihti…
İS 365’te olağanüstü bir depremle Efes yıkılmış, insanlar ölmüş, yangınlar çıkmış ve kent terk edilmişti. Komşu kentteki bu anıtsal zeytin ağacı, henüz 3 yaşındaydı. O günden sonra kim bilir ne çeşit depremlere, doğal olaylara tanıklık yapmıştı?
Gelin de Homeros’a hak vermeyin!

***

İstiklal Savaşı sonrasında İngilizlerin baskısıyla Anadolu’daki 1.4 milyon Rum Yunanistan’a göç ettirilmişlerdi. Savaştan yenilgiyle çıkmış yoksul Yunanistan’ın nüfusu o zaman 2.8 milyondu. Bu büyüklükteki göç hem Yunan halkını, hem göçenleri olağanüstü güç durumda bırakmıştı.
Suriye ve Irak’tan Türkiye’ye bugünlerde 1.2 milyon insanın göç ettiğini ve 4.5 milyar lira harcandığını, daha da harcanacağını düşünecek olursak, o günlerin Yunanistanı’ndaki durumu daha iyi algılayabiliriz.
Buna karşılık Yunanistan’dan da 400 bin Türk, 13 milyon nüfuslu Türkiye’ye göç ettirilmişlerdi. Her ne kadar Türkiye savaşı kazanmışsa da 1. Dünya Savaşı’nın da yıkımı ile ekonomik güçlük içindeydi.
Yunanistan’dan gelenlerin çoğu Girit ve adalardandı. Mustafa Kemal Atatürk göç edenler için bir uygulama başlattı. Çanakkale’den Adana’ya kadar kıyı ve iç bölgelerindeki kamu arazilerinin tapuları “zeytin ağacı dikmek koşulu” ile göçenlere verildi. Çünkü göçenler zeytin ve zeytinyağı üretimini biliyorlardı.
O tarihte Anadolu’da 20 milyon zeytin ağacı vardı. O teşvikle başlayan zeytin ağacı sayısı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre şimdi 160 milyona ulaştı.
Bunların yaklaşık 40 milyonu meyve veren yaşta, 13 milyonu da meyve vermeyen yaşta olmak üzere toplam 53 milyon sofralık üretim için zeytin ağacı var. Ayrıca yağlık zeytin ağaçlarının sayısı ise 2012 yılı sonunda yaklaşık 81 milyon meyve veren ve 24 milyon da meyve vermeyen yaşta olmak üzere toplam 105 milyon yağlık üretim için zeytin ağacı bulunuyor. Böylece toplamda 160 milyona ulaşılıyor.

***

İnternet’te Soma Yırca köyündeki 6 bin zeytin ağacının kesilmesine ilişkin yobazlığın simgesi bir ileti dolaşıyor. Efendim:
“Zeytin ağacı Yahudilerin ağacıymış. Kıyamete doğru Müslümanlar ile Yahudiler arasında bir savaş çıkacakmış! Ağaçlar, arkalarına saklanan Yahudileri Müslümanlara bildireceklermiş.
Yalnızca zeytin ağacı bildirmeyecekmiş! İsrail, bu nedenle Yırca köyündeki zeytinliklerin kesilmesine karşı çıkıyormuş. Bu nedenle halkımız artık zeytin tüketmemeliymiş. 3 yıl içinde bütün zeytin ağaçları zaten kesilecekmiş!”
Oysa bu yobazlar, bu cahiller, Kuran’da “zeytini kutsal ağaç” olarak tanımlayan Nur Suresi’ndeki şu sözleri bile bilmiyorlar: “Allah göklerin ve yerin nur’udur. O’nun nuru, içinde ışık bulunan bir kandil yuvasına benzer. O ışık bir cam içindedir, cam ise sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Bu, ne yalnız doğuda ve ne de yalnız batıda bulunan bereketli zeytin ağacından yakılır. Ateş değmese bile, neredeyse yağın kendisi aydınlatır!”

***

Gemlik, Türkiye’nin önemli zeytincilik bölgesidir. Gemlik’te AKP yönetimindeki belediyenin devreye girmesi ile Yırca’dan da fazla, 50 bin zeytin ağacı, yol yapımı için kesildi. Daha da kesilecekmiş…
Günümüz Türkiyesi’nde zeytin üretiminden yarım milyon aile ekmek yiyor, zeytin bağlantılı üretimlerde bu sayı toplamda 10 milyon kişiye ulaşıyor.
Zeytin ağacından ürün toplamak günümüzde de ilkel yöntemlerle yapılıyor. Ya dallar sallanarak olgunlaşmış zeytinlerin yere dökülmesinden sonra ya da uzun sopalarla dallara vurularak düşürülmesinin ardından yerden toplanıyor. Bu yöntem, ister istemez gelecek yıl filizlenecek dallarda kayıplara yol açıyor.
Bu nedenle zeytin üretimi bir yıl iyi, bir yıl kötü olur. Dolayısıyla zeytinden geçinenler de verimli yıllardaki gelirlerini, verimsiz yıllarda kullanmak zorunda kalırlar.

***

Türkiye’de bölgelere, hatta komşu kentlere kıyasla bile zeytin çeşitliliği vardır. Yeni dikilen bir fide 6-7 yıl sonra meyve vermeye başlar. Bu süreç içinde zeytinin cinsini belirleyen aşılama yapılır.
Aşılama çok dikkat ister. Mersin’deki bir zeytin cinsini, Gemlik’teki fideye aşılamak, büyük yanlışlıktır. Çünkü doğanın kendisi, yörenin toprağına ve iklimine uygun zeytin çeşidini seçer.
Çeşitlerden bazı örnekler verelim: Ege erkence, Mardin halhalı, Ayvalık yuvarlama, İzmir memecik, Akhisar domat ve uslu, Antalya tavşan yüreği, Nizip kapan, Artvin butko, kalamata gibi…
Zeytinciliği irdelemeyi sürdüreceğiz…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları