Özgen Acar
Özgen Acar ozgenacar@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Amfora Başarıları!

22 Nisan 2014 Salı

Bu köşede bu yıl 28 Şubat’taki “İki Amforanın Başarısı!” başlıklı yazım şöyleydi: 
“Önceki gün gazetelere Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in ‘Ülkemizden kaçırılan eserlerin getirilmesi konusunda yürüttüğümüz kararlı çalışmaların, tarihe duyarlı insanlar üzerinde olumlu etki bıraktığını görmek son derece sevindirici bir gelişme!’ sözleri yansıdı. 
Çelik’in ‘izlediği etkili siyasadan’ da söz etmesine şaşırdım! 1950’li yıllarda Türkiye’de görevli Villiam O’Ryan’ın ABD’ye götürdüğü iki amforayı, oğlu Rick gönüllü olarak Vaşington’daki Büyükelçiliğimize teslim etmişti. 
Türkiye kıyılarındaki müzelerimizde yüzlerce amfora var. Antik dünyada deniz ulaşımında, başta şarap olmak üzere, çeşitli ürünler amforalarda taşınırdı. Bunların saplarında, eğer mühür izleri varsa, geldiği ve bulunduğu yer arasındaki ticareti belgelemeye katkı yaparlar. Yıllarca önce bir balıkçının Bozburun kıyılarında bulduğu bir amforayı Bodrum Müzesi’ne hediye etmiştim. Bu amfora, müzede sergilenenler arasında boyca hepsinden büyüktü. (...)” 
Geçen hafta Çelik iki amfora başarısı daha açıkladı! O’Ryan’ın haberini okuyan Amerikalı dul Bayan Kyoko Schmidt, eşinin Bodrum’da 1965’te satın aldığı iki amforayı Vaşington Büyükelçiliği’ne teslim etmişti. Çelik, amforaların “varlıklarını daha emin ellerde sürdüreceğini” söyledi. 
O yazımız şöyle bitiyordu: 
“Çelik, Kopenhag David Sampling’deki İslami eserlerin, ABD’de Bovling’deki Zeugma mozaiklerinin, İngiltere’deki Eros başının, Berlin’deki ‘İhtiyar Balıkçı’ heykelinin yarısının, Paris’teki 2. Selim Türbesi’nin İznik çinilerinin geri getirilmesi konusunda başlayan görüşmelerde, acaba bir yılda neler yaptı? Bu görüşmeler neden durdu?” 
Aradan iki ay daha geçti, Çelik’ten hâlâ “çıt” yok!

Biby Şatosu’nda Osmanlılar!
Pazar günü Cumhuriyet’te Ali Haydar Nergis’in Stockholm çıkışlı “Osmanlı tabloları Katar’a nasıl uçtu...” başlıklı ayrıntılı haberini herhalde okumuşsunuzdur. Ama yine de bazı eklemeler ile özetleyelim!
1709’da Ruslara yenilen İsveç Kralı Şarl (Karl), 2000 altın vererek Osmanlılara sığındı. Osmanlı toprağı Moldova’nın Bender kentinde ve Edirne’de 5 yıl geçirmesi nedeniyle adı “Demirbaş Şarl’a” çıktı.
Padişah 3. Ahmet’in annesi Gülnuş Sultan’a sevdiği Fransız parfümlerini sağlaması nedeniyle sarayda edindiği nüfuzla Osmanlıları Ruslara karşı kışkırttı. Baltacı Mehmet Paşa’nın, Prut’ta 1711’de yendiği Rus Çarı Deli Petro yerine eşi Çariçe Katerina ile bir çadırda(!) anlaşmayı sağlaması ile Demirbaş Şarl düş kırıklığı yaşadı.
At sırtında Macaristan üzerinden ülkesine dönmek isterken yakalandı, 36 yaşında boğularak öldürüldü. Bu arada en çok borçlandığı Mustafa Ağa ve Mehmet Ağa, Şarl’ı bulmak için gittikleri İsveç’ten eli boş döndüler.

***

Yıllarca sonra (1745- 79) Gustaf Celsing kardeşi Ulrik ile İstanbul’a ajan olarak gelip İsveç Büyükelçiliği’ne yükseldiler. İstanbul’dan çeşitli yağlıboya tablolar, altın takılar, el yazmaları, halı ve kilimlerden oluşan 102 parça Osmanlı anısını Uppsala Üniversitesi Kütüphanesi’nde korunması koşulu ile Stokholm’e gönderdiler.
Günümüzde bulunduğu şatonun adı nedeniyle “Biby” denilen bu koleksiyonda yer alan bazı tablolar şöyle:
* Padişahın kabul ettiği bazı yabancı elçiler,
* Osmanlı hanedanının soyağacı,
* Haliç ve Boğaz manzaraları,
* Sadabad’ın altın yaldızlı kasırlarının 25 tablosu,
* Dönemin ileri gelenlerinin resimleri ve de
* George Engelhard Schröder’in yaptığı, alacaklı Mustafa Ağa ile Mehmet Ağa’nın yağlıboya tabloları...

***

Şimdi de arşivimizden bazı bilgililer... İsveç yetkilileri, 1804’te koleksiyonun bütünlüğünün korunması ve yurtdışına çıkarılmaması koşulunu koymuşlardı. Koleksiyon Fredrick von Celsing ve eşi İnga’ya, onlardan da kızları Anna Sofia Celsing’e kaldı.
2006’da Prof. Dr. Günsel Renda bir yayınında bu koleksiyonun önemine de yer verdi.
Son vârisin koleksiyonunu 30 milyon liraya satma istemini İsveç Hükümeti benimsemedi. Alınmayınca vârisler Türklere yanaştılar. 2010’da Stockholm Büyükelçisi iken Zergün Korutürk, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay bu koleksiyonun Türkiye’ye kazandırılmasını önerdi. Koleksiyonu inceleyen Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un başkanlığındaki heyet olumlu görüş bildirdi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi, İsveç Kralı 16. Karl Gustaf’ı geçen yıl martta Stockholm’e ziyarete gittiklerinde Büyükelçi Korutürk konuyu kendisine sundu. Gül’ün, daha önce Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı da yapan Mustafa Esen’e aktarıp aktarmadığını bilmiyoruz.

***

Geçen hafta İsveç Dagens Industri gazetesinde şu haber yayımlandı:
“Katar Emiri Tamim bin Hamad El Sani koleksiyona 100 milyon lira ödemeyi kabul etti. Satışın kesinleşip kesinleşmediği henüz açıklanmadı!”
Ali Haydar Nergis’in haberine göre koleksiyon Londra üzerinden Katar’a uçtu!

***

Bakanlık ilgi göstermeyecek idiyse keşke “Biby” olayı yerli ve yabancı müzayedelerde milyonlar değil, milyarlar harcayan Türk koleksiyonculara iletilseydi!

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları