Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Türkiye çok partili sistemden huzur bulamıyor
Anlamsız demeyeyim ama anlamı belirsiz bir cümle: Türkiye çok partili sistemde huzur bulamadığına göre tek parti diktatoryası mı istiyor? “Türkiye” denen Türkiye, devleti vatandaşları, bu kadar akılsız mı, bu kadar mazoşik (işkence sever) mi yani?
Kötü kurulmuş cümlenin doğrusu şöyle olmalı: “Türkiye koalisyon hükümetlerinde huzur bulamıyor!”
Bu da doğru ve gerçek değil: Türkiye (seçmen halk) koalisyon hükümetlerinde huzur bulamıyorsa buna kendisi karar verir. Seçmen parçalı oy verip bir partiyi tek başına hükümet yapmamış; seçmenin iradesi doğrultusunda koalisyon kurulmuş. Seçmen koalisyonu beğenmiyorsa ilk seçimde tek partili hükümet kurduracak şekilde oy kullanır. Avrupa’da elli yıldır koalisyonla yönetilen ülkeler var. Bunların halkı manyak ya da mazoşik mi?
Geç babam! Her şeyi halkın oyu saptar, sen tek partiyi (kendi partini) iktidara getirecek şekilde yasal asparagaslar, ham hum şaraloplar yapamazsın. Yaparsan “ekonomist” olsan da enkazın altında kalıp ezilirsin!
***
AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan konuşuyor:
“Şu anki sistem yoktu ama halkımız bizi önce yüzde 34 küsurla parlamentoya gönderdi ve biz tek başımıza iktidar olduk. Kim vardı karşımızda? Sadece Cumhuriyet Halk Partisi vardı. Parlamentoda birlikte bu çalışmayı yaparken bizler çok daha pozitif kararlar alabilirken o dönemler içerisinde de bizler huzur içinde, rahat bir şekilde süreci işlettik. Ondan sonraki seçime geldik, yine parlamenter demokrasiyle ama bizim oy oranımız sürekli artıyordu. Şu andaki sistem yoktu, yine açık ara biz öndeydik. Şimdi ise olay çok daha farklı bir sürece gidiyor, dendi ki Türkiye çok partili sistemden huzur bulamıyor. Netice de alamıyor, bunları yaşadık mı, yaşadık. Koalisyonlar dönemine dönmeyi milletimiz asla istemiyor, kurtulduk bundan diyor, tekrar bizim başımızı belaya sokmayın.” (TRT, TRT1 Ortak yayın, 01.6.2021)
***
Bu alıntıdan ben bir şey anlamadım, sizler ne anladınız ? Ama aslına bakarsanız, cümlelerin üzerini kazıyınca bir anlam çıkıyor: Kötü seçim sistemi sayesinde yüzde 34 oy olarak tek başlarına hükümet olmuşlar. Oyları hep artmış, tek başlarına iktidar olmuşlar. Hele 2007 yılında, Ahmet Necdet Sezer engeli sona erip Abdullah Gül cumhurbaşkanı olunca Allah “Yürü ya kulum!”(!) demiş, din ve iman sermaye ve şantajını kullanarak masayı ve kasayı ele geçirmişler; “Bal tutan parmağını yalar”, “yağma Hasan’ın böreği” dönemi başlamış... Sanki kendileri fatih, ülke küffar memleketi, tamamı yağma ve ganimet peşinde koşmaya başlamış: Cumhuriyetin yarattığı zenginliklerin üzerine çökmüşler ve haraç mezat satmışlar. Paralar ne olmuş? Tıssssssssssssssss! Onlar hesabı, TBMM’de, Anayasa Mahkemesi’nde, Danıştay’da, Yargıtay’da vermezler!!!!!! Öteki dünyada verirler(miş)!
***
Bu arada milletin bir bölümü uykudan uyanıp “Yedi Uyurlar Mağarası”ndan çıkınca, don-gömlek kaldıklarını görüp sorular sormaya başlamış... Bunun üzerine “Ekonomist” arkadaşın huzuru kaçıp sinirlenmiş ve “Diyorlar ya ‘128 milyar dolar nereye gitti?’ Merkez Bankası’nın parasının nereye gittiği sorulur mu? Bunların hesabı kitabı yok, bunlar anlamaz bu işlerden. Ne hesaptan ne kitaptan anlarlar” tarzında konuşmaya başlamış... Ama konuştukça başının belaya girdiğinden habersiz! Merkez Bankası’nın parası “örtülü ödenek”e girmediği için elbet sorulur. (Örtülü Ödenek’in de bir gün hesabı sorulur.) Soranlar “Bu işler”den anlamazlarmış... Bu işler, “götürmek” ve “çökmek” işleri mi acaba? “Ne hesaptan ne kitaptan anlarlar” diye çıkışıp paylıyor insanları. Kendisi ticaret mektebinden “şadetnameli” (diplomalı) ekonomist ya... Her ticaret mektebi mezunu ekonomist olsaydı şu anda 500 bin ekonomist olurdu memlekette. Soruyu soranlar okul gibi okullardan mezun ve hatta diplomalı akademisyenler, bilim isanları, kitaplı ekonomistler...
***
Derken merken müjdeyi patlatıyor: “Allah nasip ederse cuma günü inşallah. Cuma günü inşallah Zonguldak’ta Uzun Mehmet Camii’nin açılışını yapacağız. Açılışı tam Karadeniz’in kıyısında adeta bir yalı camisi gibi. Tabii bu koronavirüs sebebiyle gecikti. Orada yapacağız açılışı. Filyos Limanı’nın açılışını yapacağız... Milletin talepleri var, bizim de talepleri boşa çevirmememiz lazım.”
İyi de gardaş, millet “Açım!” diye inliyor da sen “Git karnını muhalefet doyursun!” diyorsun... Ama hakkını yememeli, “Hanım Sultan” merhametli ve yapıcı biri “Porsiyonları küçültün!” diyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü markanın adı bir kez daha listede!
- CHP'den duruşma sonrası ilk açıklama