Özdemir İnce

Tokyo 2020’ye kadın damgası

17 Ağustos 2021 Salı

9 Ağustos 2021 tarihli Cumhuriyet gazetemizin Spor Sayfası’nı yapan arkadaşlarımızı kutluyorum: “Tokyo 2020’ye kadın damgası” manşetini attıkları için. Gerçekten de Tokyo 2020, olimpiyat ruhu, ahlakı ve estetiği bakımından “devrimci” niteliğiyle olimpiyat geleneğinde bir dönüm noktası oldu.

Ama ben önce, ülkemize musallat olan bir zihniyetle hesaplaşmak istiyorum:

Harika kadın voleybol takımımız “Filenin Sultanları”nın Çin takımını yenmesinden sonra bir sevinç ve mutluluk patlaması oldu. “Filenin Sultanları”nın bütün maçlarını benim gibi izleyenler için doğal bir sonuçtu. Delifişek Ebrar heyecanını denetleyebilse bu takım altın madalyayı alırdı.

Gazetelerde okuduk, televizyonlarda izledik: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, karşılaşmanın hemen ardından sporcularımızın teri kurumadan arayarak Filenin Sultanları’nı kutladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, telefon konuşmasında kaptan Eda’ya, ‘Çok duygulandırdınız. Maçı da ilk setten itibaren izledim. Bütün kızlarımıza sevgilerimi iletiyorum’ dedi.” R.T. Erdoğan Londra Olimpiyatları’nda da kutlamalar yapmıştı. Takımlarımızın bütün uluslararası başarıları kutlamayı alışkanlık haline getirmiştir. Çok güzel, biz de kendisini kutlarız, amma ve lakin!

***

A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın başarısının ardından bir sosyal medya paylaşmında bulunan İhsan Şenocak, “İslamın kızı! Sen oyun alanlarının değil, imanın, iffetin, ahlakın, hayânın, edebin sultanısın. Sen ‘burnunu göstermekten utanan’ anaların evladısın. Ekranlara ve sakallı ağabeylerinin popüler kültürün kurbanlarına ‘sultan’ demesine aldanmayasın! Umudumuz da duamız da sensin” ifadelerini kullandı. (Basından)

“Allahu Teala’nın örtünün, vücut hatlarınız belli olmasın emrine karşı çıkarak açılıp saçılacaksın, kendini teşhir edeceksin sonra da Tokyo’ya gidiyoruz diye sevineceksin. Dünya şampiyonu olsan ne yazar. Müslüman kadın adap ve hayâ sahibidir. Yaptığı her işte Allah rızası gözetir. Dinimize göre kadınlar kendi aralarında spor yapabilirler. Erkekler huzurunda açık saçık olarak değil.” (Birol Şahin, MHP Düzce/Kaynaşlı Belediye Başkanı)

Ama Kuran’da kadınlarla ilgili olarak “vücut hatlarınız belli olmasın” diye bir ayet yoktur.

***

“Filenin Sultanları”nı her başarıdan sonra kutlayan Cumhurbaşkanı Hazretleri’nin bu türden saldırılara karşı tepki göstermemesi düşündürücüdür. (Bilmediğim bir tepki varsa şimdiden özür dilerim.) Kutlanan sporculara “Hafifmeşrep” diyorlar!

***

Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da Tokyo’da altın madalya kazanan okçu Mete Gazoz’u Türkiye’ye gurur yaşattığı için kutlamış. Bu uygar davranıştan dolayı biz de Emine Erdoğan’ı kutlarız. Ama o da kadın sporculara “Hafifmeşrep” suçlaması yapılmasına tepki göstermiyor.

***

Bütün Olimpiyat Oyunları gibi eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve demokrasiyi ilke edinmiş Tokyo Olimpiyatları iki bakımdan ilginç: Birincisi, atletizim ve yüzme dallarının bayrak yarışlarında, ilk kez, iki kadın ve iki erkekten oluşan karma takımların yarışması gerçek ve artık geri dönülmesi olanaksız bir devrimdir. Ülkemizin kazandığı 13 madalyadan beşini, üç altın madalyanın ikisini kadınların kazanması çok büyük bir atılım ve devrimdir. Yanlış olabilir, duyduğuma göre ABD’li kadın sporcular erkek sporculardan fazla madalya kazanmış. İsterse yanlış olsun! Benim gördüğüm, iki cinsten sporcuların neredeyse eşit sayıda olduğuydu.

Başka ülke vatandaşı iken madalya kazanma amacıyla vatandaş yapma yönteminden hemen vazgeçilmelidir. Madalya kazanmaları garanti olmadığına göre kazanamayanlar bu topraklarda doğan çocuklar olsun. Madalya değil, katılmak önemlidir.

***

Tokyo’da iki şey hoşuma gitmedi. Birincisi güreş: Grekoromen tarzı itiş kakışa dönüşmüş; arkaya geç yere yık (ya da tersi) neredeyse tek oyun olmuş. Başka oyun yok. Altı dakika boyunca iki güreşçi itişip duruyor. Serbest tarza gelince, eski grekoromene dönüşmüş. Yaratıcılık kalmamış, ölmüş. Bu haliyle güreş, Olimpiyat oyunlarından çıkarılırsa iyi olur.

 Boksta, Uzakdoğulu boksörleri hiç beğenmedim. Nerede Kübalı, ABD’li boksörlerin teknik, estetik ve zarafeti; adamlar rakiplerine durmadan sarılıyorlar, boksu deve güreşine çevirmişler.

Bizim Busenaz Sürmeli ve Buse Naz Çakıroğlu olağanüstü sporcular: Güç, teknik, estetik hepsi var. B.N. Çakıroğlu da Bulgar’ı yenip altın madalya alabilirdi. Bir uyarı: Spor liseleri yeterli kaynak olmamalı, bütün okullar spor, sanat ve edebiyat okulları olmalı...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları