Özdemir İnce

Tarih

04 Eylül 2020 Cuma

Kitapsız filozof (!) Sakallı Celal’i ‘‘Türkiye doğuya giden bir gemidir. Güvertede batıya koşanlar, geminin batıya gittiğini zanneder...’’ demiş. Bunu söylerler ve göbeklerini hoplata hoplata gülerler. Sakallı Celal filozof milozof değildir. Şifahi filozof olmaz. Söylediği “lafügüzaf”tır, boş sözdür. Ama ben bu boş sözün içini dolduracağım:

***

Bilindiği gibi “tarih”te üç zaman vardır: Geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman. Fiil çekimi gibi. Geçmişin sonu, geleceğin başı bellidir. İkisinin arasında şimdiki zaman bulunur. Şimdiki zaman, başlangıcı belli (bulunduğumuz an, gün, hafta, ay, yıl, yüzyıl) ama sonu görece olan bir süreçtir yani zaman parçasıdır.. Şimdiki zaman geleceğe doğru ilerlerken aynı zamanda geçmiş de olur. Benim gibi bir otodidaktın tanımlaması budur.. Bu tanımlamayı tarih ve zaman mühendisleri beğenmeyebilir. Beğenmesinler!

***

Tarih(in) aracı (gemisi, treni) bir gezegen olmadığı için yörüngesi yoktur; bir doğru hat üzerinde hep geleceğe doğru ilerler. Tarih aracının bir sürücüsü de yoktur. Hızı değişse de hep ilerler. Dünya Güneş çevresinde döner ama tarih kendi çizgisini sürdürür. Başka bir deyişle tarihin ırmağında iki kez yıkanılamaz. Bireyler, toplumlar, uluslar hangi yöne dönerlerse dönsünler tarih geleceğe doğru ilerler. Yönleri tarihin yönünde olmayanlar telef olur. Erdoğan’ın dediği gibi “Atı alan Üsküdar’a geçer”. Ama tarihin Üsküdarı ile İstanbul’un Üsküdarı’nın adresi aynı değildir.

***

Belki anlamışsınızdır: Sözü AKP yaratığına getirmek istiyorum. AKP demokrasi tramvayından Tek Adam durağında indi ama tarihin tramvayında hiç durak yoktur.

İnsan dört ayaklıyken ayağa kalkıp iki ayaklı oldu ve iki el kazandı. Elini ve ayağını kullanarak ağaca çıktı ve bir daha dört ayaklı olmadı. Ağaçtan indi ve tarihin yönünde yürümeye başladı. Ortaçağdan ilkçağa geri dönmedi; yeniçağ da ortaçağa geri dönmedi. AKP de Dört Halife zamanına dönemez!

***

Benim kuşağım maltız ve kuzinede yemek pişirildiğini gördü. O sırada köylerde, yemek tenceresi odun ateşinde sacayağın üzerine oturtuluyordu. Ardından benzin yakıtlı pompalı ocaklar geldi. Sonra gaz dönemi başladı. Çamaşır leğeni çamaşır makinesine, teldolap buzdolabına dönüştü. Santral aracılı manyetolu telefon cep telefonu oldu. Ve bunlar AKP doğmadan oldu. Teknolojinin gelişim yolunda geri dönüş yoktur. Uygarlıklar, tarihin yön ve yolunda ilerler.

Toplumlar obadan kabileye, kabileden ulusa evrildi. Ama Amazon ormanlarında, Papua Yeni Gine’de ve Avustralya’da çağdışı kalmış topluluklar da var. Sayıları on kadar.

Günümüzde tarihe, akıl ve bilime sırtını dönmüş olan Müslüman toplumlar da birkaç yüzyıl sonra Brezilya’da Xingu Nehri boyunca 44 ayrı köyde yaşayan Kayabo kabilesi gibi mostralık olacak.

***

AKP’nin ata seçtiği Osmanlı devleti, kurucu ailenin, oba reisinin adını aldığı için yanlış kurulmuş bir devlettir. Rus Çarlığı, Fransa Krallığı, Kutsal RomaGermen İmparatorluğu ve Avrupa’da herhangi bir devlet kurucusunun ya da kurucu ailenin adını taşımıyor. Gerçek devlet kurulduğu toprakların adını alır. Özel insan adı taşıyan devletlerin tamamı ulusal devlete dönüşmeden yıkılmıştır. Osmanlı da ulusal devlete dönüşemediği için yıkıldı. Osmanlı ailesi Türklerin atası değildir. Ata, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlardır.

***

Askeri fetih, kölecilik ve yağmaya dayalı siyasetiyle Osmanlılar kazandıkları toprakların halkını haraca bağladılar ve ötekileştirdiler. Tuhaftır: Devleti kuran halkı, Türkmenleri de ötekileştirmişlerdi. Bu nedenle, silah üstünlükleri sona erer ermez 300 yıl süren bir yenilgiler ve bozgunlar dönemi başladı. Daha da ilginç olanı, kuruluşundan itibaren Arap dil ve kültürünün boyunduruğuna girmişlerdi.

***

Bütün İslamcı örgütlerde olduğu gibi AKP’nin tarihsel zamanı ilk Dört Halife döneminde durmuş durumda. Tarih bilincinden yoksun olduğu için ne Osmanlıyı, ne Cumhuriyeti, ne İslamiyeti ne de Türklüğü değerlendirip anlayabiliyor. Bu nedenle Cumhuriyete ve Cumhuriyetin ulusal bayramlarına düşman; aşağılık duygusu içinde. Osmanlı’nın 700 yılından Cumhuriyetin 97 yılının daha uzun ve kalıcı olduğunu bir türlü anlayamıyor.

***

Orta birinci sınıfta Türkçe öğretmenimiz şanlı Göbek Emmi (Rahmi Öztop) bize bir şiir ezberletmişti: “Dünya döneriken yolun üzerinde durulmaz / Davranmayacak kimse bu kervana katılmaz!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları