Özdemir İnce

Ortak akılsızlık (4)

01 Şubat 2019 Cuma

Efesli filozof Herakleitos yaklaşık 2500 yıl önce “Aynı nehirlere girenlerin üzerinden, farklı sular akar” demiş. Aynı derede her gün çimebilirsiniz ama içine girdiğiniz su bir önceki günün suyu değildir. “Köprünün altından çok sular aktı” anlamında. Herakleitos bu sözü, değişimin ve akışın sürekliliğini anlatmak için söylemiş. Elbette “Değişiklikten başka hiçbir şey devamlı değildir.”

***

Eski çamlar bardak oldu ama kimi siyasetçi çam ağacının su tasına dönüştüğünden habersiz sanki. Mezopotamya Haber Ajansı’nın haberine göre (30 Ekim 2018); siyasetçiler ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin çağrısı üzerine Diyarbakır’da düzenlenen “Ortadoğu Krizi ve Demokratik Ulus Çözümü” konulu konferansın açılış konuşmasını yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan şöyle demiş:
“Ortadoğu’da çözüm isteniyorsa Kürtlere yapılan dayatmalara bakılması ve Kürt halkı üzerindeki inkâr ve imha politikalarının nasıl şekillendiğinin görülmesi gerekiyor. Dikkat edilirse tüm rejimlerin Kürt politikası, ezme ve bastırma üzerine kuruludur.” / “Barış ve müzakerelerde yer alan insanlar olarak barış ve demokrasinin ülkemize gelebilmesi için bir kez daha ifade etmek isteriz ki o sürece geri dönülmelidir. Barış ve müzakere süreci bir kez daha başlamalı, Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalı ve bu sürece dahil edilmelidir.”
Buldan’ın çağrısına Twitter’dan tepki gösteren AKP parti sözcüsü Ömer Çelik de “Terörle kararlı ve tavizsiz mücadelemiz karşısında müzakereden bahsedenlerin dili, terör örgütü dilidir. Meşruiyeti yoktur” demiş.
Pervin Buldan da Ömer Çelik de “Geçmişe mazi, yenmişe kuzu” dendiğinden habersiz gibi konuşuyorlar.

***

Sanırım bu iki siyasetçinin de benim “Türkiye’nin Sırat Köprüsü: Açılım Masalı” (Tekin, 2015) adlı kitabımdan haberleri yok. Kürt Sorunu’nu, Kürt Gailesi’ni öğrenmek için okumaları gereken kitaplardan biri.
Pek bilinmez ama Herakleitos, aynı bağlamda “Biz artık biz değiliz” de diyor. Dere aynı dere değil, siz aynı siz değilsiniz artık! Bu nedenle Pervin Buldan ile Ömer Çelik ve arkadaşları, kendilerine “Ben (Biz) Türkiye’de demokrasinin kurulması için ne yaptım (ne yaptık)” sorusunu mutlaka sormalıdır. Özellikle de Pervin Buldan: “1919’dan bu yana.”
Adı geçen kitabımda sık sık tekrarlamışımdır: “Sen ne istiyorsun açıkça söyle ve pazarlığa en yukardan başla!” Yani “Ayrılma”dan başla! Ayrılmak, federasyon ya da özerklik istemiyorsan, pazarlığa sakın “Anadilde eğitim-öğretim” hakkından başlama. Çünkü uluslararası herhangi bir dayanağı yok! (1)

***

PKK’nin amacı belli: Federasyon ya da özerklik değil, ayrı bir devlet kurmak. Peki HDP’nin “son” amacı ne? Barış ve müzakere süreci bir kez daha başlarsa, “Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılmasının bu sürece dahil edilmesi”nden başka ne görüşmek istiyorlar? Bunu kamuoyuna açıklamak zorunda(lar).
Seçim geçidine girerken, her zaman, AKP ile HDP arasında gizli ya da açık, karşılıklı yaltaklanmalar görülür. Bu yaltaklanmalar “Barış ve Müzakere Süreci”ne bağlanırsa ülke yeni bir kaos dönemine girer. “Barış ve Müzakere Süreci”ni geçelim; daha alçakgönüllü “Müzakere Süreci”ni şarta-şurta bağlamamak gerekir. İki devlet arasında bir mütareke söz konusu değil. Bu bir! İkincisi: Müzakere, Erdoğan hükümeti ile HDP’nin özel sorunu değil. Türkiye’nin sorunu. Erdoğan hükümeti ile HDP kendi aralarında halvet halinde sadece seçim ittifakını görüşebilirler. Söz konusu Türkiye’nin Kürtleri ise, HDP, isteklerini Türkiye nüfusuna açıklamak zorundadır.
(1) Türkiye’nin Sırat Köprüsü: Açılım Masalı, s. 23, 30, 33, 35, 61, 62, 106, 127, 128, 188, 282.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları