Özdemir İnce

Mustafa Kemal Atatürk

23 Temmuz 2021 Cuma

Kaynak Yayınevi tarafından yayımlanan 30 ciltlik Atatürk’ün Bütün Eserleri’in ilk kitabının başında “2 Numaralı Not Defteri (1903-1904)” vardır. Kitabın 13. sayfasında… Fosforlu kalemle çizdiğim üç satırda şunlar yazmaktadır: “Akla uygunluğun başlangıçta gözle görülene üstün olması, bununla beraber akla uygunluğu gözle görülenle terbiye esası. Evvela sosyalist olmalı. Maddeyi anlamalı.”(1) 

***

Mustafa Kemal, bu satırları yazdığı sırada 22-23 yaşlarındadır ve sosyalizmden daha doğrusu Marksizmden haberlidir. “Maddeyi anlamalı” diyor ki bu kadarı bile yeter.

İkinci ciltten bir alıntı:

Allahı İnkâr Mümkün mü? eserini bitirdim. Bütün feylesofların çeşitli dinlere mensup natüralistleri, akılcıları, materyalistleri, hukukçuları, düşünürleri, tasavvufçuları ruhun varlığını ve yokluğunu, ruhun ve cismin bir veya ayrı olup olmadığını, ruhun kalıcı olup olmadığını inceliyor.        

Bu incelemede, ilim ve fenne dayananlar makbul. İmam Gazalî, İbn-i Sina, İbn-i Rüşd gibi önde gelen Müslüman din adamlarının açıklamaları da sıradan açıklamalardan büsbütün başkadır; yalnız ifadelerinde çok rumuz var. Dindar düşünürler; kuralları, ilim, fen ve felsefeyi, şeriatın açıklamalarını yorumlamak için evirip çevirmeye gayret etmişler. (3 Aralık 1916)”

***

Mustafa Kemal’in çok önem verdiğim bir cümlesi vardır ki köydeki “Atatürk’ün Bütün Eserleri”nde bulamadım. İşaretli cilt, İstanbul’daki kitaplıkta: “Biz bolşevik olamayız çünkü bizim Gorki (birkaç yazarın daha adını verir) gibi yazarlarımız yok !” Bolşevik olmayı sınıf sorunu olduğu kadar kültür birikimine bağlıyor. Aslına bakarsanız 20’li yıllarda “sınıf” kavramıyla ayrımdan uzak durmuştur. Bunu, 17 Şubat 1923 günü, İzmir İktisat Kongresi’de yaptığı açılış konuşmasında görürüz: “Bizim halkımızın menfaatleri bir diğerinden ayrılır. Sınıflar halinde değil, aksine mevcudiyetleri ve çalışma sonuçları bir diğerine lazım olan sınıflardan ibarettir.”

***

10 Kasım 2006 tarihli Hürriyet gazetesinde “Genç Mustafa Kemal” başlıklı bir yazı yayımlamışım. Yukarıdaki alıntı da bu yazıda yer almakta. Yazıdan kadınlarla ilgili bir bölüm (Cilt 2. Sayfa: 190) aktarıyorum:

“Fakat zannediyorum, artık bugün kadınları büyükbabalarımızın müthiş bakışları altında sinmiş olduğu gibi bulunduramayacağız.

Kısacası, netice: Bu kadın meselesinde cesur olalım. Vesveseyi bırakalım... Açılsınlar, onların dimağlarını ciddi bilim ve fenle süsleyelim. İffeti, fenni sağlıklı olarak açıklayalım. Şeref ve haysiyet sahibi olmalarına birinci derecede önem verelim. Sonra şahsi ilişkilere gelince, tabiat ve ahlakımıza uygun karı arayalım ve onunla evlenme şartlarımızı açık ve kesin kararlaştıralım. Ona, uymakta kusur edince, onun gereğini yapalım. Kadın da böyle hareket etsin!.. (6 Temmuz 1918)”

****

Atatürk solcu mu, değil mi? Bunu bu bağlamda kanıtlamak mümkün değil ama o tam anlamıyla bir çağdaş aydınlanmacı ve devrimci. Cumhuriyetin yaptığı devrimleri yirmili yaşlarından itibaren araştırarak tasarlamış… Toplumsal devrimleri bir tiyatro yazarı ve yönetmeni gibi tasarladı, yazdı ve gerçekleştirdi (sahneye koydu). Her devrimci doğal olarak soldadır çünkü “var olan”ı değiştirmiştir. Dinsel bir toplumu laikleştirmek, solculuktur. Tarım toplumunu sanayileştirmek de solculuktur. Atatürk’ün devlet ağırlıklı karma ekonomi projesi de soldadır.

***

Atatürk dönemi bir “toplumsal (toptan) kalkınma” modelidir: Tarımdan sanayiye, hukuktan ulusal eğitime kadar ne varsa… Hiçbir girişim spontane ve rasgele değildir. Planlı bir kalkınmadır, keyfi hiçbir şey yoktur. Yani günümüzün tam tersi… 1923-1938, 1938-1950 yılları ulusal kalkınma, çağdaşlaşma yıllarıdır. AKP’nin 2002-2021 yılları ise Türkiye’yi soyma ve yağmalama yıllarıdır.

Baylar, bayanlar, efendi ağalar, Atatürk dönemi toplumsal kalkınma ve ekonomi modelini klasik Marksist teoriye ya da kapitalizme göre değerlendirmek resmen ukalalıktır.

Sanayi yoksa burjuvazi sermayesi de (ya da tersi) yoktur. Burjuvazi yoksa işçi sınıfı da yoktur. Organize tarım yoksa, yani tarım sadece köylünün kendini doyurma işiyse, geçmiş ola. Kapitülasyonlar vardır, ticaret ise gayri müslimler tarafından temsil edilen yabancıların elindedir. Hâlâ Atatürk’ü anlamadıysanız R.T. Erdoğan’dan farkınız ne?

(1) El yazısı metinde. Latin harfleriyle “Socialiste” şeklinledir. (Y.N.)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları