Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Din iman masa kasa durumu (3)
Gabriel García Márquez, Kırmızı Pazartesi adlı romanında, herkesin işleneceğini bildiği ama hiç kimsenin engel olmak için hiçbir şey yapmadığı bir namus cinayetini anlatır. Romanın İspanyolca adı Crónica de una muerte anunciada. Kitap benim editörlüğümde yayımlansaydı şu saçma Kırmızı Pazartesi adını koymaz, özgün adının tam çevirisini kitabın kapağına yazdırırdım: İlan Edilmiş Bir Cinayetin Öyküsü!
AKP’nin tarihini yazacak olanlara İlan Edilmiş Bir Cinayetin Öyküsü’nü kitap adı olarak önerebilirim. Temmuz ayında SİA tarafından yayımlanacak kitabımın adı AKP’den Masallar ama ondan sonraki kitabımın adı Cinayeti Gördük olacak. Elbette AKP’nin işlediği cinayetleri gördük, gördüm... Üstelik görüp tanık olmadan önce de bu ilan edilmiş cinayeti 1990’lı yıllarda haber verdim, ihbar ettim. (*)
***
AKP, kendisinden önce gelen ve Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan dört Milli Görüş partisinin (Milli Nizam, Milli Selamet, Refah, Fazilet) izinden giderek din ve imanı kullanarak masa ve kasayı ele geçirdi. Aslına bakarsanız AKP ve bu dört parti normal siyasal parti değildi. AKP’nin hal ve gidişinden kısa zamanda anlaşıldığı gibi Türkiye, onlar için kendi vatanları değil, bir darülharp ülkesiydi. İslam hukukuna göre darülharp, İslamca haram kabul edilen birçok fiilin, İslamın hâkim olmadığı topraklarda, helal olmasıdır. Buna göre de Türkiye bir darülharp toprağıdır.
AKP yüzde 34.3’lük oyla iktidara geldiği zaman (2002), kendini bir darülharp (gâvur) memleketine karşı yaptığı cihadı (gaza) kazanmış “mücahit” gibi görüyordu ve bugün de durum aynı: Merkez Bankası’nın yitik 128 milyar doları AKP için ganimetten başka bir şey değil.
Düşmandan silah zoruyla alınan mala, emeksiz kazanca, çalışmadan elde edilen şeye ganimet denir. Düşmanın malı talanla, yağmayla elde edilir ki İslamın ekonomisinin temelini oluşturur.
***
İslamın ilk yıllarında “Müslüman olmayan Araplara, ardından Medine Yahudilerine ait birikimlere el koyma şeklinde uygulanan talan, giderek İslami iktidarın temel gelir kalemi oldu.” (**) Artık talan meşrudur. Kuran’da ganimetin nasıl paylaşılacağına dair ayetler (Enfal, 1,41) vardır.
AKP ve kapatılan dört partinin kafa yapısı böyleydi. “Dava”nın ilkelerini uygulamak AKP’ye kısmet oldu. İktidara gelen bir partinin kendisinden önceki 80 yıl içinde iktidara gelmiş olanların yarattığı maddi zenginliği haraç mezat satmasına, doğal olarak manyaklık denir. Oysa AKP ele geçirdiği ganimeti paylaşıyordu. AKP’nin haraç mezat sattığı, üretim araçlarından, fabrikalardan, limanlardan gelen paraların nerelere gittiği biliniyor mu? Havaalanları, tüneller, köprüler yaptırmak için fabrikalar, limanlar, kombinalar satılır mı? Havaalanları, köprüler ve tüneller üretim araçlarının, fabrikaların üretimleri sayesinde yapılır. Oysa AKP bunları “yap-işlet-devret”in “kazıklama” sistemiyle yaptırdı ve insanlarımızı 30-40 yıl sürecek kapitülasyon ipoteğine teslim etti. Türkiye’yi ganimet olarak görmeyen bir iktidar vatandaşlarına bu zulmü layık görür mü?
Düşünsenize, Merkez Bankası’nın kayıp 128 milyar dolarının akıbeti soruluyor. İktidarın başı ve mensupları “size ne” olarak kabul edilecek cevaplar veriyor.
Koç, Sabancı, Eczacıbaşı hâlâ ülkenin en zengin aileleri midir acaba? Bilmiyorum. Ama zamanla holdingleşen bu üç ailenin zenginleşme süresinin 100 yıla dayandığını biliyorum. Zenginleşmenin kökeninde kapitalist sömürü var. Bunu kendileri de kabul eder. Sömürüyorlar ama 80-90 yıldır bir şeyler üretiyorlar, istihdam yaratıyorlar, vergilerini düzenli olarak veriyorlar, toplum, eğitim ve kültür alanlarında yatırım ve masraf yapıyorlar. Özet olarak: Yağmaya dayanan İslam ekonomisi uygulamıyorlar! Başkalarının yarattığı zenginliği yağma başka, kapitalist sömürü başka: Yağmalama sadece tüketir, kapitalist sömürü üretir.
***
AKP’nin Süslümanları nasıl zenginleştiler, bilen var mı? Ekonomi çeşmesinden biraz su içmişler bile bilir: Üretime dayanmayan her zenginliğin kaynağı hırsızlıktır. Pierre-Joseph Proudhon baba “Mülkiyet hırsızlıktır” (La propriété, c’est le vol!) der, ama onun kadar anarşist olmayanlara bile “Süslüman zenginliği”nin hırsızlık olmadığını kimse anlatamaz.
(*) Yazmasam Olmazdı (Doğan Kitap, 2004); Mahşerin Üç Kitabı (Doğan Kitap, 2005).
(**) Erdoğan Aydın, İslamiyetin Ekonomi Politiği IV, Kırmızı Yayınları 2008, s. 33.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Trabzonspor'da ayrılık!