Özdemir İnce

Bayat itiraf

09 Mart 2021 Salı

Bayram değil seyran değil, eniştem (baldızım) beni neden öptü durumu. AKP Genel Başkanı ve de Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarih boyunca birçok sahibi olan ilkeleri, bize, hangi amaçla satıyor? Sahiplerine telif hakkı ödemeden. 

***

Birleşmiş Milletler Evrensel Beyannamesi’ni ilkokuldan (1948) bu yana biliyorum. Ülkemizde 27.5.1949 günü Resmi Gazete’de yayımlandı. Anma günü oldu.

“Magna Carta Libertatum”u (1215) ise Ankara Hukuk Fakültesi’nin birinci sınıfında, anayasa dersinde ünlü Prof. Dr. Bülent Nuri Esen’den öğrendim.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı sıfatlı R.T. Erdoğan, Magna Carta Libertatum’u,1787’de anayasaya giren ABD Bağımsızlığı Bildirgesi’ni (1776), Fransız Özgürlük Beyannamesi’ni (1789), Birleşmiş Milletler Özgürlük Bildirgesi’ni “şahsen” onaylamak amacıyla mı yaptı bu işi?

Erdoğan’ın kendi özgürlük bildirgesini okuyalım:

***

1- İnsan, doğuştan sahip olduğu vazgeçilmez haklarıyla yaşar. Devletin temel amaç ve görevi, bu hakları korumak ve geliştirmektir.

Ben -Günaydın!

2- İnsan onuru, bütün hakların özü olarak hukukun etkin koruması altındadır.

- Eğer hukuk varsa, yargı bağımsız ise.

3- Dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebepler temelinde hiçbir ayrımcılık söz konusu olmaksızın herkes hukuk önünde eşittir.

- Nelson Mandela şöyle der: İnsanlar arasında ırk, renk, cins ve din ayrımı yoktur. İki tür insan vardır: Akıllılar ve deliler. Delilerin kendi aralarında ırk, renk, cins ve din ayrımı vardır.

4- Kamu hizmetinin herkese eşit, tarafsız ve dürüst biçimde sunulması, bütün yönetsel faaliyetlerin temel özelliğidir.

- Cümlenin başına “Bundan böyle” açıklaması konmalı. 

5- Mevzuat, tereddüt doğurmayacak şekilde açık, net, anlaşılır ve öngörülebilir kurallar içerir, kamu otoriteleri bu kuralları hukuk güvenliği ilkesinden ödün vermeden hayata geçirir.

- Demek ki şimdiye kadar böyle bir uygulama yokmuş.

6- Sözleşme özgürlüğüne, hukuki güvenlik ilkesi ve kazanılmış hakların korunması prensibine aykırı olarak hiçbir şekilde müdahale edilemez.

- Ama ulusal çıkarların ve devlet hazinesinin aleyhine olmamak koşuluyla.

7- Devlet, girişim ve çalışma hürriyetini rekabete dayalı serbest piyasa kuralları ile sosyal devlet ilkesi çerçevesinde korur ve geliştirir.

- “Serbest piyasa kuralları”na nepotizm, asparagaslı ihaleler, rant kayırmacaları, yoksuldan alıp zengine verme de dahil mi? 

8- Adli ve idari işleyiş; masumiyet karinesi, lekelenmeme hakkı ve ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkelerini koruyan, gözeten ve güçlendiren bir yaklaşımı merkezine alır.

- Demek ki şimdiye kadar böyle bir uygulama yokmuş. Ne ayıp!

9- Hiç kimse, başkalarının kişilik haklarına saygı göstermek suretiyle yaptığı eleştirisi veya düşünce açıklaması nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.

- Galiba bu bir itiraf oluyor.

10- Bağımsız ve tarafsız yargı ile korunan hukuk devleti, hak ve özgürlükler ile adaletin teminatı olarak her alanda tahkim edilir.

- Tahkime gerek yok: Uluslararası kurallar, anayasa ve yasalara uyulsun yeter.

11- Haklarının ihlal edildiğini iddia eden herkes, etkili kanun yollarına zahmetsiz şekilde erişebilmelidir. Adalete erişim, hak ve özgürlüklere saygının merkezindedir.

- Gerçek demokrasilerde zaten böyledir. Bu tanımlama demokrasi yokken yapılır.

***

Okuduk mu? Okuduk! Bunun anlamı ne? Bunun anlamı şu: “Şimdiye kadar bu 11 ilke, Türkiye Cumhuriyeti mevzuatında yoktu ya da vardı ama hükümet (yürütme) uygulamıyordu.”

Akıl ve sağduyu sahipleri bu 11 ilkenin tamamının mevcut anayasada bulunduğunu söylüyor. Ahmet Hakan gibi kimileri ise bu 11 ilkeye kuşkuyla bakanları kınıyor. Vatandaşa 19 yıllık kötü uygulamaları unutup sineye çekmeyi, baştan olumsuz yaklaşmak yerine olumlu yaklaşmayı, teşvik edici olmayı tavsiye ediyor.

Ama bu kadar zahmete ne hacet!? 11 ilkeyi ilan eden özne Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 103 maddesine göre içtiği anda (ettiği yemine) bundan sonra bağlı kalsın, anayasanın tamamını saygıyla uygulasın yeter. Aslında bu da yetmez: Yayımlanan 11 ilkenin “boş laf” olarak kalmaması için iktidarı süresince bu 11 ilkeyi tanımayan bütün uygulama ve eylemlerini düzeltmesi gerekir. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını, AİHM’nin kararını duraksamadan uygulatması gerekir. Bütün bunlar dünyanın gözünü boyamak için değilse belki o zaman biraz inandırıcı olabilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları