Özdemir İnce

Atatürk diyor ki - 3 (*)

26 Şubat 2021 Cuma

Terakkiperver Cumhuriyet Partisi ve en hayın kafaların ürünü olan programı

Sayın baylar, “komplo” konusunu açıklarken ve komplonun Meclis içindeki evresini anlatırken, önemsiz sanılabilecek kimi ayrıntılara dokundum. Bunda beni haklı göreceğinizi umarım.

Diyebiliriz ki her hükümet, her zaman gensoruya çekilebilir. Bir gensoruya bu denli önem vermek doğru mudur? Şunu bilginize sunmalıyım ki söz konusu olan gensoru, olağan bir gensoru değildi. Hazırlanan komplonun özel bir evresi idi. Bu gensoru oyunundan sonradır ki karşıcıllar maskelerini atmak zorunda bırakıldılar. Bilindiği üzere, “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” (**) diye bir parti kurdular. Gizli ellerin düzenlediği parti programını da ortaya attılar.

“Cumhuriyet” sözcüğünü söylemekten bile çekinenlerin; Cumhuriyeti, daha doğduğu gün boğmak isteyenlerin kurdukları partiye “Cumhuriyet” hem de “İlerici Cumhuriyet” adını vermeleri, içten gelme ve inanılır bir davranış sayılabilir mi?

Rauf Bey ve arkadaşlarının kurdukları parti, “tutucu” diye nitelendirilseydi, belki anlamı olurdu. Ama bizden daha çok Cumhuriyetçi ve bizden daha çok ilerici olduklarını savlamaya kalkışmaları elbette doğru değildi.

“Parti, dinsel düşünce ve inançlara saygılıdır” sözlerini ilke edinip bayrak gibi kullanan kişilerden, uzdilek (hüsnüniyet) beklenebilir mi idi? Bu bayrak, yüzyıllardan beri, bilisizleri, bağnazları ve boş inanlara saplanmış olanları aldatarak özel çıkarlar sağlamaya kalkışmış kimselerin taşıdıkları bayrak değil mi idi? Türk ulusu yüzyıllardan beri, sonu gelmeyen yıkımlara, içinden çıkabilmek için büyük özveriler isteyen pis bataklıklara, hep bu bayrak gösterilerek sürüklenmemiş mi idi?

 Cumhuriyetçi ve ilerici oldukları sanısını vermek isteyenlerin, yine bu bayrakla ortaya atılmaları; dinsel bağnazlığı coşturarak, ulusu, Cumhuriyete, ilerlemeye ve yenileşmeye karşı kışkırtmak değil miydi? Yeni parti perdesi altında: “Biz halifeliğin yeniden kurulmasını isteriz. Biz yeni yasalar istemeyiz. Bize eski yasalar yeter. Medreseler, tekkeler, bilgisiz softalar, şeyhler, müritler, biz sizi koruyacağız; bizimle birlik olunuz! Çünkü, Mustafa Kemal’in partisi halifeliği kaldırdı. Müslümanlığı zedeliyor. Sizi gâvur yapacak, size şapka giydirecek!” diye bağırmıyor muydu? Yeni partinin ilke edindiği sözler, bu gerici haykırışlarla dolu değil midir?

Bu ilkeye bağlı olanlardan birinin, çok zaman önce yani 10 Mart 1923 günü asılan Cebranlı Kürt Halit Bey’e yazdığı mektuptaki şu cümlelere bakınız baylar: “Müslümanlık dünyasının kalımlı olmasını sağlayan ilkelere saldırıyorlar. Bu konudaki açımlamalarınızı arkadaşlara da okudum. Hepsinin çabalarını artırdı. Batılılaşmak, tarihimizi, uygarlığımızı yitirmeyi zorunlu kılar... Halifeliği yıkmak, din işlerine karışmayan bir hükümet kurmayı düşünmek; bunlar Müslümanlığın geleceğini tehlikeye atacak etmenleri yaratmaktan başka bir sonuç veremez.”

 Baylar, olupbitenler de gösterdi ve kanıtladı ki Terakkiperver Cumhuriyet Partisi programı, en hayın kafaların ürünüdür. Bu parti, yurtta cana kıyıcıların, gericilerin sığınağı ve dayanağı oldu; dış düşmanların yeni Türk Devleti’ni, körpe Türk Cumhuriyeti’ni yıkmayı öngören planlarının kolaylıkla uygulanmasına yardım etmeye çalıştı. Tarih; gizli amaçlarla düzenlenmiş, genel ve gerici Doğu Ayaklanmasının nedenlerini inceleyip araştırdığı zaman, onun önemli ve belirli nedenleri arasında Terakkiperver Cumhuriyet Partisi’nin dinsel konularda verdiği sözleri ve doğuya gönderdiği sorumlu yazmanın kurduğu örgütleri ve yaptığı kışkırtmaları bulacaktır. Suçsuz halka, beş vakit namazdan başka, geceleri de çokça namaz kılmayı söyleyip öğütleyen adam belki de yaşamı boyunca hiç namaz kılmamış olan bir siyasacı olursa, bu davranışın ereği anlaşılmaz olur mu?

 Baylar, yaptığımız devrimin genişliği ve büyüklüğü karşısında eski kuramların ve boş inançların birer birer yıkılışını gören bağnaz ve gerici kimseler, “dinsel düşünce ve inançlara saygılı” olduğunu bildiren bir partiye ve özellikle bu partinin içindeki tanınmış kişilere dört elle sarılmaz mı? Yeni parti kuran kişiler bu gerçeği anlamış değil midirler? Öyle ise ellerine aldıkları din bayrağı ile ulusu ve ülkeyi nereye götürmek istiyorlardı? Böyle bir soruya verilmesi gereken yanıtta, “uzdilek (hüsnüniyet), aymazlık, umursamazlık” gibi sözler, yurdu ilerleteceğim diye ortaya atılan bir partinin ileri gelenleri için özür sayılamaz. 

(*) M.K.Atatürk, Söylev (Cilt 2), TDK Yayını, 1978 S.649-651

(**) İlerici Cumhuriyet Partisi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları