Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Umut Kaf Dağı’nın Ardında Değil 1 Kasım’da...

15 Ekim 2015 Perşembe

Cumhuriyet tarihimizin en kanlı terör toplukıyımı gibi, en büyük deniz kazası da cumartesi günü yaşanmıştı.
Ankara’daki saldırıdan özel işleri nedeniyle 26 dakika geç gelerek kurtulan Malatya’nın CHP’li gençleri gibi, Üsküdar vapuruna müdürlerinin titizliği nedeniyle yetişemeyen İzmit Erkek Sanat Okulu (şimdi endüstri meslek lisesi) öğrencileri de boğulmaktan kurtulmuşlardı.

***

1 Mart 1958. Ayazağa’daki şimdi komutanlık köşkleri yandaşlara peşkeş çekilen Süvari Okulu’nda yedek subay adayıyım. Öğleyin tatile girince sivilleri çekip gazetem Son Posta’nın yolunu tuttum. Kapıda patronumuz Selim Ragıp Emeç’i beklerken buldum. “Evladım, İzmit Körfezi’nde Üsküdar vapuru fırtınadan batmış” dedi.
Cumhuriyet gazetesinin otomobiline binip yola koyulduk.
Vardığımızda denizden çıkarılan cesetler koridorlara sıralanmıştı. Can kaybı rekoru lise öğrencilerindeydi. Çünkü ilçelerde lise yoktu ve öğrenciler İzmit’e vapurla gelip vapurla dönüyorlardı.
Anne-babalar, ağabeyler-ablalar, Ankara’da olduğu gibi kapılarda bekleşmiyor yakınlarını sıraya dizilmiş ölü canlar arasında arıyorlardı...
9 Mart’ta bile balıkçıların ağlarına takılan cesetler vardı...

***

O yıllarda resmi daireler ve okullar cumartesi günleri öğleye kadar açıktı.
İzmit Erkek Sanat Okulu öğrencilerinden kimileri de, bir an önce İstiklal Marşı’nı söyleyip 12.30 vapuruna yetişme telaşındaydılar. Çünkü Halıdere, Kavaklı, Gölcük, Değirmendere, Ulaşlı, Ereğli, Karamürsel gibi ilçelerden gelen öğrenciler iki saat iskelede beklemek zorunda kalacaklardı.
Bayrak töreni bitti ama Müdür Remzi Sert çok kızgındı.
Minyon yapısından beklenmeyen bir sesle ortalığı inletmişti: “Bu nasıl İstiklal Marşı söylemek, arkanızdan kovalayan mı var? Kimse dağılmasın, doğru söylemeden kimseyi bırakmam!” Vapur yolcusu öğrenciler mutsuz ama nereden bilecekler ki müdürün bu titizliği canlarını kurtaracak.
Öğrenci andı okumanın yasaklandığı, bayrak törenlerinin sıradanlaştığı bu süreçte, Remzi Sert gibi müdürler ve öğretmenler kalmışsa, binlerce kez ellerini öpmek gerekiyor.
Üsküdar faciasında yalnızca 40 yolcunun kurtulduğu biliniyor. Ölenler için kimileri 300, kimileri 500 kişi diyor. Çünkü turnike olmadığı için kesin sayı bilinemiyor.

***

Ciddilikten uzak yönetim, bunca acıya karşın, Cumhuriyet tarihimizin en kanlı terör saldırısını da komediye dönüştürmeyi başarmış durumda.
Başbakan Davutoğlu, patlamayla kendisini yok eden canlı bombanın bile yakalandığını söyleyebiliyor!
En ilginç ve af buyurun gülüncü ise canlı bomba adaylarının bilindiği ama eylem yapmadan tutuklanmalarının olanaksız olduğuna ilişkin açıklaması.
Sormak gerek.
“AKP ‘ciddi şüphe’ kavramını neden ‘makul şüphe’ye dönüştürdü ve uygulamaya koydu?”
Makul şüphe, yalnızca gazetecilere, iktidar karşıtlarına, paralelci diye yaftalanan kamu görevlilerine, cemaat mensuplarına mı işliyor?

***

Devlet yönetimi hiç bu kadar düzeysizleşmemişti.
Umutsa Kaf Dağı’nın ardında değil 1 Kasım’da...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları