Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Mahalle Muhtarı Bile Olamazdı Ama...

21 Mart 2015 Cumartesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kaçak Saray’da muhtarlarla yaptığı bir dizi toplantının çağrışımı ile “Muhtar bile olamaz” sözlerine duyulan kızgınlık yeniden gündeme düştü.
AKP’lilerle yandaşlarının her duyup okuduklarına “Eyvallah” deme alışkanlığının yanı sıra balık hafızalıların da geçmişi unutuvermiş olmaları, algı oluşturma uzmanlarının ekmeklerine yağ sürüyor.
Sanki, “Muhtar bile olamazdı” diyenler, bir gerçeği değil de karınlarından uydurdukları bir yalanı piyasaya sürmüşler gibi suçlanıyorlar.

***

Oysa kazın ayağı öyle değil.
Ben bile itiraf edeyim ki olup biteni zor hatırladım. İnternete girdiğinizde de okuduklarınız içerik bakımından eksik ve yanlış biçimde karşınıza çıkıyor.
Erdoğan’ı, sadece parti genel başkanı olmaktan kurtaran anayasa değişikliğine değgin bilgiler bile yanlış.
Kimisi “anayasadan affedilmiş olsalar bile” sözcük topluluğunun çıkarıldığını yazmış. Bakıyorsunuz ki gerçek değil. Kimi ise anayasa değişikliğinden bile söz etmiyor.
İş başa düştü. Dersimi çalıştım.

***

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 17 Aralık 1997’de eşinin memleketi Siirt’te düzenlenen ve çağrı üzerine katıldığı mitingde “Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker” dizelerini de içeren bir konuşma yapmıştı.
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi, 21 Nisan 1998 tarihinde Erdoğan’ı “Halkı ırk, sınıf, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” gerekçesiyle 10 ay hapse ve para cezasına mahkûm etti. Yargıtay 8. Ceza Dairesi de 24 Eylül 1998’de kararı onadı.
Bu sonuç, hem anayasa hem de Seçim Yasası’nın aradığı koşulları karşılamadığından Erdoğan’ın milletvekili olmasını da engelliyordu.
Bu nedenle AKP’nin genel başkanı olsa da seçim kazanıldığında milletvekili olmadığı için Başbakanlığı Gül üstlendi.
Çünkü Yüksek Seçim Kurulu Erdoğan’ın milletvekili adaylığını eski Türk Ceza Yasası’nın 312. maddesinden mahkûmiyeti nedeniyle anayasanın 76’ncı maddesi uyarınca veto etmişti.
Veto gerekçesi, maddenin şu bölümüydü. “İdeolojik veya anarşik eylemlere katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar (...) milletvekili seçilemez.”
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal devreye girdi. Açıklandığında yalanlanan görüşmeler yapıldı. AKP ile CHP anayasa değişikliği konusunda anlaştılar. Kullanılan ortaklaşa kabul oylarıyla anayasanın 76 ve 78’inci maddeleri 27 Aralık 2002’de değiştirildi.
Maddedeki sakıncalı bölüm yeniden şöyle yazıldı: “Terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar (...) milletvekili seçilemez.”
Gül Hükümeti’nin daha önce Erdoğan’ın seçilme yasağını kaldırmak için yaptığı yasa değişikliği ile öteki ayrıntıları bir yana bırakalım.
Anayasa değişikliği sonrasında, Siirt’te yaratılan zorunlu ara seçimle Erdoğan milletvekili oldu. Önce başbakanlığa atandı, ardından da cumhurbaşkanı seçildi.

***

O süreci yok sayarak bugün atıp tutmak çok kolay.
Ama şu da bir başka gerçek ki, Baykal devreye girmeseydi Erdoğan mahalle muhtarı bile olamıyordu!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları