Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Anayasa Tanımazlık Tepeden Başlayınca...

20 Aralık 2014 Cumartesi

Cumhuriyet Halk Partili yönetici milletvekillerinin gündeme getirdiği kuraldışı atamalara ilişkin yolsuzluk açıklamaları, hızla değiştirilen gündem nedeniyle arada kaynamış durumda.
Oysa, konu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin anayasayı rafa kaldırarak yok saydığının en somut kanıtlarından birini oluşturuyor.

***

Önce tepeden başlayalım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu görevi başkanlığa dönüştürme girişimlerinin sözcülüğünü de üstlendiği görülen Binali Yıldırım için “siyasal danışman” sıfatı kullanılıyor.
Partisinin İzmir Büyükşehir Belediye başkan adayı olan Yıldırım, adaylığı sırasında Ulaştırma Bakanlığı’ndan ayrıldı. Ama milletvekilliği sürüyor.
Anayasanın “Yasama” bölümünde kenar başlığı “Üyelikle bağdaşmayan işler” olan bir madde var. 82’nci madde.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinde (...) görev alamazlar” diye başlıyor.
Maddenin 2’nci fıkrası da şöyle:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklif, inha (atama için aday gösterilme), atama veya onamasına bağlı resmi veya özel herhangi bir işle görevlendirilemezler. Bir üyenin belli konuda ve altı ayı aşmamak üzere Bakanlar Kurulu’nca verilecek geçici bir görevi kabul etmesi, Meclis’in kararına bağlıdır.”
Anayasa böyle ama milletvekili Binali Yıldırım, sadece danışmanlık yapmıyor, Cumhurbaşkanı adına açıklamalar da yapıyor. Hatta “gölge başbakan” olduğunu söyleyenler bile var.

***

Tepeden başlayan anayasa tanımazlığın, başbakanlık ve bakanlıklar tarafından örnek alınması da ne yazık ki doğal sayılıyor.
Onlar da anayasanın “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.
Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez” kuralını içeren 70’inci maddesini yok sayıyorlar.

***

Yasalarda, kimi görevler için ayrıklık tanınmış. Bunların başında da valiliklerin özel kalem müdürlüğü geliyor. Bir tür sır kâtipliği de sayılabilecek bu görev için valilerin güvendikleri kişileri atamaları doğal sayılabilir. Ama CHP milletvekillerinin verdikleri bilgilerden en çok kötüye kullanılan görevin bu olduğu görülüyor. İktidar kodamanlarının yakınlarının Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (KPSS) girmeden devlet memurluğuna atlamaları bu yolla gerçekleştiriliyor. Bir kere bu göreve girdin mi yüksek ücretinin yanı sıra ek göstergesi de olan öteki görevlere atanmak kolaylaşıyor.

***

Kendine özgü konum ve kuralları olan kamu kurumlarının başında da Diyanet İşleri Başkanlığı geliyor.
Çoğunluğu imam hatip okulu mezunlarına özgü olan görevlere atanmak için KPSS’ye girip başarılı olmak gerekmiyor.
Başkanlıkta bir görev aldınız mı önünüz de olabildiğince açılıyor. Ağırlıklı olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na geçişler buradan yapılıyor. 2011 yılına kadar olan süreçte 1492 personelin farklı kamu kurumlarına geçtiği biliniyor.

***

“Yağma Hasan’ın böreği” tanımını günümüzde yaşama geçiren; akraba, damat, gelin, partili kayırmaları sürerken KPSS’ye girip yüksek puan tutturmuş milyonlarca genç atanmaları için yıllardır bekleyip duruyor.
Bunlar arasında en kalabalık küme, atanmayı bekleyen öğretmen adayları.
Atama bekleyenler arasında çeşitli dallarda mühendis sanını kazanmış olan gençler de var.
Akraba, yakın, yandaşların kuraldışı atamaları yapılırken yalnızca vatandaş sanını tanıyanların ana-baba eline bakma konumunda bırakılması utanılacak bir durum ama nedense kimsenin yüzü kızarmıyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları