İki Lider

06 Haziran 2011 Pazartesi
\n

Miting alanlarında halkın içinden bir lider doğuyor. Sessiz ve sakin. Kendine güvenli. Herkesle ilişki kurabilen bir insan. Özgürlükçü. Sahici bir insan. Ve belki de sahici bir politik lidere sahip olacak Türkiye. Habertürkten Duygu Canbaş soruyor; Kılıçdaroğlu, iktidara geldiğimde söylediklerimi yapmazsam politikayı da iktidarı da bırakırım diyor, bırakır mı, yoksa bütün diğer politikacılar gibi söyledikleri miting alanında mı kalır..”

\n

Sahici insanlar, verdikleri sözün altında ezilirler. Özellikle dört konunun altını çiziyor, aile sigortası, memurlar için intibak yasası ile milli gelirden pay, askerlik süresinin düşürülmesi, çiftçilere mazotun 1.5 liraya düşürülmesi.. Bunlar yapılmayacak şeyler değil ayrıca. Tercih meselesidir sadece! Neye öncelik vereceğiniz, neyi önemsediğinizle ilgilidir.. Bu da iktidarda oturanların elindedir.. İktidara gelir de bunları yap(a)mazsa, milletin yüzüne bakamayacak bir insan izlenimi edindim Kılıçdaroğlundan... Açık ve net.

\n

Kılıçdaroğlunu yakından izlemeye çalıştım. Davranışlarını, konuşmalarını, yakın çevresiyle ilişkilerini... İçindeki insanı görmeye çalıştım. Orada, büyük Kılıçdaroğlunun yanında şakacı bir çocuk da oturuyordu...

\n

Onu televizyonda Ankara Belediye Başkanı ve bugün Erdoğanın saf dışı bıraktığı Dengi Mir Mehmet Fırat ile çıktığı TV programlarında izlemiş ve her ikisini de büküp bir kenara koyduğunu görmüştük. Açık, sade ve konusuna odaklı bir insandı. Boşa konuşmuyordu. Erdoğan, karşısına çıkmaktan bu nedenle kaçınıyor. İkisinin karşılıklı TV düellosundan Kılıçdaroğlu, oylarını beş puan arttırarak çıkar.

\n

Erdoğan despot sinyalleri veriyor durmadan. Müstebit veya muktedir... Her şeye hâkim, korkutan, boyun ve başeğdiren... Herkesin yüzüne karşı değil de arkasından konuştuğu bir insan. Yüzüne karşı ancak iyi şeyler söyleyebilirsiniz...

\n

Karşısına çıkacak gazeteciler eğilip bükülmek zorunda, istedikleri soruları yöneltememenin karın ve baş ağrıları içinde kıvranmak zorunda... Durmadan efendim, sayın vb. ile hitap etmek zorunda... Hoşuna gitmeyecek soruları sürekli atlamak zorunda.. Bence böyle bir soru sorucu olmaktansa, bu konuma düşmek istemeyen gazeteci, Muktedirin karşısına çıkmamalı! Gazeteci mesleğini ve kendini korumak için..

\n

Kılıçdaroğlu ise özgürlükçü sinyalleri veren ve her soruyu sorabilirsiniz, benimle tartışabilirsiniz, diyen bir insan. Gazeteciler bundan cesaret alarak, iktidar adına Kılıçdaroğlunu hırpalamaya yönelik sorular da soruyor. Gerçi yanıtlarını net aldıklarını görüyoruz ama mesleğe ayıp ediyorlar! Zaten gazetecilik mesleğinin, iktidara tam peşkeş çekildiği zamanlarda yaşıyoruz.

\n

Ayrıca bazılarıevet biz eskiden darbeciydik..” demez mi... Biz dediği kim? Ben darbeciydim, askere hep boyun eğdim, demesi gerekir... Bu tipler, bugün gazeteciliklerini sürdürebilmek için kendilerine iktidara giden yollar açmak peşinde!

\n

Kılıçdaroğlunun en önemsediğim konularından birisi, medyayı özgürleştirmek için adımlar atacağını söylemesi!

\n

Medya patronlarının devletten ihale almalarını engelleyeceğini söylüyor... Bu çok önemli!

\n

İkincisi ise medya çalışanlarının sendikalaşmasını teşvik edeceğini belirtiyor.

\n

Medya örgütsüzdür... Bu anlamda da özgürlükten epey yoksundur!

\n

Bu vaade bütün medya çalışanları sahip çıkmalıyız.

\n

Medyayı özgürleştirecek, bağımsızlaştıracak, özellikle devletten siyasilerce türlü çeşitli beslenmelerini engeleyecek her adım, Türkiyede demokrasinin yerleşmesine çok önemli katkı olur! Özgür bir kamuoyunun oluşmasında ve gerçeklerin tartışılmasında!

\n

Kılıçdaroğlunun demokrasi toplantısına katılan Fatih Altaylı medya patronlarının devletle ilişkilerini keseceğisözüne çok zor hatta imkânsız demişti.. O zaman demokrasi de imkânsız bir hayal demek olur...

\n

Altaylının The Economist konusunda Başbakanın söyledikleri üzerine atik davranıp; doğru şeyler yazdı, gerçekten de bu dergi 8 yıldır Erdoğan hükümetine sadece övgü yazdı... Erdoğan bunların hepsini cebine koydu, sevdi, okşadı... Ancak, aynı dergi, Türkiyede otoriter bir yönetime gidişi önlemek için CHPye oy vermek gerekir, şeklinde yazınca, Erdoğan yeri göğü inletti!

\n

Muktedirliğin tipik dışa vurumlarından biri!

\n

***

\n

Türkiyede hayatın restore edilmesi gerekir.. CHPnin ortaya koyduğu program ve bakışlar, böyle bir restorasyon için son derece gerekli..

\n

Demokrasinin restorasyonu değil, yerleştirilmesi gerekir, Cumhuriyetin restorasyonu gerekir.. Halk arasında eşitliğin gelir uçurumunun düzeltilmesi gerekir..

\n

Türkiyenin buna ihtiyacı var..

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları