Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Paranoya...
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Paranoya...
Silahlı Kuvvetler’e ait mühimmatı, Özel Kuvvetler Komutanlığı’na teslim etmek için Muğla’dan Ankara’ya götüren 06 BJ 9915 plakalı kamyon olayının bir kısım medyamıza yansıtılma biçimi, üç yıldır içinde bulunduğumuz darbe paranoyasının en son versiyonu olmalıdır.
Önceki gün Ankara Emniyeti’ne gelen bir elektronik postayla, 06 BJ 9915 plakalı sivil kamyonda “kirli silahların” taşındığı, bu silahların 21 Mart’taki Nevruz gösterileri sırasında Doğu ve Güneydoğu illerinde kullanılmak için Seferberlik Bölge Başkanlığı’na götürülmekte olduğu bildiriliyor.
Emniyetin durumu savcılığa yansıtması da kamyonun önünü Gölbaşı dolaylarında keserek arama yapması da doğal bir görevdir.
O arama sırasında kamyon şoförünün yanında bulunan iki kişiden birisinin astsubay başçavuş, ötekisinin de onbaşı olduklarını söyleyerek kimliklerinin yanı sıra ellerindeki sevk belgesini gösterip taşınan mühimmatın TSK’ye ait olduklarını göstermelerine karşın; inandırıcı olamadıkları, savcı Mustafa Bilgili tarafından şoför ile birlikte görevli askerlerin de gözaltına alınarak Terörle Mücadele Birimi’ne götürülmeleriyle olay ortaya çıkıyor.
Başkentimizin nasıl heyecanlı bir gece geçirdiğini, önceki akşam gece yarısından dün sabahın ilk saatlerine sarkan TV yayınlarıyla izledik. Başlarında devlet televizyonu, yani TRT olmak üzere haber kanallarımızın ne yazık ki çoğu, “son dakika” uyarılı altyazılarla birlikte yeni bir Ergenekon’un ya da ikinci “Balyoz” operasyonunun ön senaryosunu yazdıklarını gösteriyorlardı.
TRT balonunun dayanağı \t\temniyetmiş!
Özellikle devlet televizyonunun, Ankara Emniyeti’ni kaynak göstererek taşınan 900 el bombasının seri numaralarının kazınmış olduklarını duyurmakta sakınca görmemesi, gecenin heyecanını arttırmak için yeterli bir nedendi.
Beşinci kol gibi...
Bir kanaldan ötekine geçerken çocukluk yıllarıma döndüm ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler Almanyası’nın ünlü beşinci kol çalışmalarını anımsadım.
Saldırgan Nazi orduları, bir ülkeyi daha Büyük Almanya’nın sınırları içine almadan önce, o ülkedeki direnme güçlerinin yanı sıra halkın da kendi savunma güçlerine inançlarını kırmak amacıyla olmadık senaryolar üretmeyi savaşın birincil taktiği olarak kullanma alışkanlığını bir görev haline getirmişlerdi.
Tıpkı Muğla’dan gelen kamyon dolusu bombanın 21 Mart Nevruz Bayramı’nı, kendi geleneklerine göre kutlamaya hazırlanan insanlarımızın özellikle Doğu ve Güneydoğu’da oturanlarının üstüne, gizli ellerle bomba yağdırılacağı duyumunu bugünden yaymaya başlayan kara maskeliler gibi...
Muğla’dan başkente taşınan silahların, aranılan her türlü kayıtlara uygun olduğunun, TSK’nin ulaştırma işlerini Hazine’nin en az giderle karşılaması amacıyla ve açık eksiltmeye dayanan ihale yolu ile yapmasının öteden beri başvurulan bir yöntem olduğunun öğrenilmesi, dahası “yol boyundaki Denizli ve Afyon il jandarma komutanlıklarına da 12 kamyonluk bir konvoyun görev yaptığının bildirildiğinin” anlaşılması için savcı ve polislerin beş saat çalışmaları gerekmiş.
Dün bir haber kanalında görüşlerini açıklayan emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu, cumhuriyet savcısının, kamyonda bulunan astsubay ile onbaşının ellerindeki resmi görev sevk yazılarını gördükten sonra, hele Muğla İl Jandarma Komutanlığı’nın uyarı telefonlarını da öğrenince, olayı uzatmadan açığa çıkartmış olması gerekeceğini savunuyordu.
Aynı zamanda, Başbakan Yardımcısı Arınç’a suikast duyumu üzerine başlatılan ve Genelkurmay’ın kozmik odasına kadar uzanan o ucu hâlâ kapanmamış soruşturmaya da el koyduğu için adı dün bir gazetemizde Çukurambar Savcısı olarak yazılmış olan Mustafa Bilgili’nin aralıksız beş saat süren bir inceleme yapmasının nedeni, üç yıldır içine girdiğimiz darbe senaryoları labirentlerinden nasıl kurtulacağımızın yanıtını hep birlikte bulmamıza bağlı olmalıdır.
Silivri, Erzincan, Erzurum soruşturmalarının, bir savcının ötekisine karşı takındığı düşmanca tavırların, bizi nasıl bir paranoya içine soktuğunu görmek için hafta başında AB’den Sorumlu Devlet Bakanlığı’na atandığı gün, eşinin yaşadığı “endişe”yi anlatan Egemen Bağış’ın, 8 Mart günkü Hürriyet’te Zeynel Lüle’ye söylediklerini okumak yeterli değil mi? “Uçaktayken bana ulaşamayanlar kutlamak için art arda evi arayınca eşim önce de gayri demokratik bir gelişme mi oldu diye endişelenmiş. Bu da nasıl bir ortamda ve zamanda göreve geldiğimizi göstermesi açısından oldukça anlamlı.”
12 Mart 1971 darbesinin üstünden günü gününe 39 yıl geçti. AB ile başmüzakerecinin sayın eşi bile, ABD’nin de AB’nin de Türkiye’de bundan önce birkaç kez tezgâhladıkları türden darbe yapılmasını artık istemediklerini, öğrenebilmiş değil.
Başta Başbakan olmak üzere hükümet üyelerinin koruma timlerinin sayıları her gün çoğaltılıyor. O cenahta hüküm süren evham, polisi ve giderek savcıları da kapsama alanı içine aldığı için, TSK üzerindeki kuşku bulutları sürdürülüyor.
Vehimden bir an önce kurtulmak için, önceki gece başkenti saran baskın paranoyasının düğmesine “Nevruz Bayramı için toplanacakların üstüne atılacak bombalar taşınıyor” duyumunu yapan kişinin kimliğini polis mutlaka ortaya çıkartmalı, olayı soruşturması gazetecilik olanakları içinde olduğu halde soruşturmadan çarpıtan devlet televizyonunun haber müdürü de hizaya getirilmelidir.
Sevgili Turhan için
Ali Ulvi, Nehar Tüblek ve Semih Balcıoğlu’nun ardından dün de aziz dostum, arkadaşım Turhan Selçuk’u yitirdik. Cumhuriyet döneminin ikinci kuşağı olan Turhan da, kendisinden önce kaybettiğimiz öteki çizer arkadaşları gibi ününü dış dünyaya taşıma ustalığına erişmiş büyük ustalardandı.
Hürriyet ve Aydın Doğan vakıflarını yönetirken düzenlediğim Uluslararası Karikatür Yarışmaları’nda Seçiciler Kurulu üyesi olarak bulunan ya da derece alan meslektaşları ile buluşmalarında gördüğü ilgi Abdülcanbaz’ın babasının o çevredeki önemini ortaya koyuyordu.
Eşine, kızına, kardeşlerine ve sevenlerine başsağlığının yanı sıra direnme gücü dilerim.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- Yıkılması gerekiyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Kayyum belediyeyi kapattı!