Öner Yağcı

Uğur Kökden

23 Mayıs 2020 Cumartesi

Düşünmek, birikiminin verdiği bakışla öğrendiği, yaşadığı gerçekleri sergilemek, bütün çağların olduğu gibi çağımızın da sanatçıya yüklediği asıl sorumluluktur.

Bu sorumluluğa, yolculuklarıyla insanın yarattığı zenginlikleri arayan denemeleriyle katılıyor Uğur Kökden.

Okuyunca yürek ışıtan, fırtınaların savurduğu, acıların kanattığı, hüzünlerin soldurduğu, baskıların yalnızlaştırdığı insanları dirilten, coşturan, renklendiren, çoğaltan, yüreklendiren, ısıtan, serinleten, insanlardaki buzları çözen anılar ve günlükler yazıyor.

‘İnsan’ı aramak

Yüreğinde biriken güzellikleri, yaşamdan aldıklarını, gördüklerini aktararak paylaşmak isteyen Uğur Kökden (d.1934), yarım yüzyıldır dünyanın, ülkemizin dört bir yanına yaptığı yolculuklardan damıtarak kültür, tarih, uygarlık, değişim, insan üstüne denemeler yazıyor.

İnsandan, gelecekten yana, umudumuzu, insanlığımızı silkeleyen, şiir dolu bir sesle, beyni ve yüreği zorlayan, dünyaya bakış ufkumuzu genişleten denemeleriyle yaşamanın, yazmanın onur bayrağını yükseltiyor.

Tadına doyum olmayan bir dil ustalığıyla “dünü bugüne, bugünü yarına” bağlarken içten gülümseyişler sunan Kökden’in sesi, acıya karşı dirençle dolduruyor insanı.

Yolculuklar: Mekândan yapıta, yapıttan yaratıcısına

Tiksinti Çağı’nda, “Hayalin bile ötesindeki dehşet” dediği Auschwitz’e, Kızıl Afiş’e, Hiroşima’ya uzanıyor. “Unutmak asla!.. Picasso Guernica’yı İspanyol halkına armağan etti. Bugün bu tablo, yalnız İspanyolların değil artık. Açık ve kapalı faşist baskı altında ezilen tüm ulusların ortak malı” diyor.

Umut İçin Senfoni’de yüzyılımızla insanlık onuru adına hesaplaşıyor. “Unutkanlığa ve unutuşa karşı sevgi tomurcuğu taşıyan her değeri de korumalı deneme” diyor. Kafka’dan Dostoyevski’ye, El Greco’dan Mann’a, Anne Frank’a geçerken, 12 Eylül sonrası yıllarımızı da anlatıyor hüzünlü, acılı, öfkeli sözcüklerle.

Seslerin Resmi’nde Shakespeare’den Pitagoras’a, Seghers’e, Malraux’a sanatın ve bilimin aydınlığına; Yüzler Gizler İzler’de Goethe’den Camus’ye, Brecht’ten Orhan Veli’ye gezintiye çıkıyor. Hüzün ziyafeti çekerken çağı değiştirmek, güzelleştirmek istiyor.

Deneme böyle olmalı dedirtmek

Anı Kentler, Güneş Damlıyor, Kuğular Kanallar Salkımsöğütler, Bin Dokuz Yüz’e Veda, Zaman Devriyeleri, Kırk Kent Kırk Düş adlı kitaplarında Asya, Avrupa, Afrika’nın birçok kentine uzanan yolculuklarında evrensel kültürün mayasıyla dünün unutulmaya terk edilmiş gerçekliklerine yönelttiği ışıldakla kültür zenginliklerini taşıyor. Batı’nın Doğu’daki Yüzü’nde insan sıcaklığıyla zamana yolculuk yapıyor.

Leman Gölü Yalnızı’nda İsviçre’ye, Paris Kahveler Atlası’nda Paris’e götürüyor. Doğu Akdeniz Yakından’da Anadolu Selçukluları döneminin Doğu Akdeniz’ine, “Yitik Cennet”e yöneliyor.

İstanbul: Zamana Açılan Kapı ile İstanbul’un tarihini, coğrafyasını, insanlarını gezerken Kaz Dağı Çobanları’nda birçok sanatçının yaşam izdüşümlerini, tarihteki büyük sarsıntıların sinemada nasıl yorumlandığını aktarıyor.

Uğur Kökden’in tek uzun öyküsü Geceye Evet.

Bir yazarın dünyaya, edebiyata, sanata nereden baktığını, duyarlıklarını ve dili nasıl kullandığını görüp tanımak için de bir fırsat olarak Kanlıca’da Akan Zaman’da Mehmet Serdar’la edebiyat, sanat, siyaset, doğa, zaman, yolculuk, insanla ilgili günler süren söyleşilerini sunan Kökden, Geçmişe Açılan Pencere, 12 Mart Günleri, Uzun Gecenin Tutsakları, Tedirgin Zamanlar ve Unutmayı Bir Öğrenebilsem’de anılarıyla “zaman tanıklığı” yapıyor.

***

Deneme ustası Uğur Kökden’in yazdıklarında insanlığın durumu var, insan var.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anadolu'nun seçimi 30 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları