Öner Yağcı

Soğuk Savaş

06 Şubat 2021 Cumartesi

Cumhuriyet’le birlikte okuduğumuz Le Monde Diplomatique Türkiye, beni 70 yıl öncesine götürdü.

ABD, II. Dünya Savaşı sonunda Sovyetler’in yükselişinden, halk cumhuriyetlerinin, Çin’de komünist rejimin kurulmasından rahatsız olmuştu. 1948’de Senato’da oluşturulan Amerikan Karşıtı Faaliyetler Komitesi’nce komünistliğinden kuşkulanılan onlarca insan sorgulandı. 

Sovyetler, 1949 Eylülü’nde yeraltında atom bombası denemesi yapınca ABD, kızıl tehlike korkusuyla tüm dünyada Soğuk Savaş’ı başlattı.

McCarthyizm

1950 yılı başlarında “Komünizm tehlikesi bir an önce yok edilmeli” diyen, 1953 başında komitenin başkanlığına getirilen, yılın sonunda ülkenin en korkulan insanı olan Senatör McCarthy hedefine, bilim insanlarını, aydınları, yazarları, gazetecileri, sinemacıları, sendikacıları aldı. 

McCarthy’nin başlattığı karanlık dönemi Emre Kongar şöyle tanımladı: 

McCarthyizm, demokratik bir ülkede siyaseti, devlet mekanizmasını ve medyayı kullanarak çamur atma, karalama yoluyla insanları haksız yere itham eden ve suçsuzları cezalandıran, toplumun temel hak ve özgürlüklerini zedeleyen, demokrasiyi istismar ederek bütün toplumu baskı altına alan antidemokratik bir uygulamanın adıdır...” 

Cadı avı

ABD’de “Dünyadaki en büyük tehlike komünizmdir” denilerek başlatılan cadı avında, Komünist Parti’ye üye olup olmadığı, diğer üyelerin kimler olduğu sorularını yanıtlamayan binlerce kişi işinden oldu, hapsedildi, sorgulandı, fişlendi. ABD politikalarına karşı olan herkes komünist, vatan haini ilan edildi. ABD, korku imparatorluğuna dönüştü. İnsanlar komşusunu, arkadaşını, meslektaşını ihbar etti, kendini kurtarmak için başkaları hakkında gizli tanıklığa, yalancı tanıklığa, hayal ürünü itiraflara zorlandı. 

Orson Welles, Robert Taylor, Paul Robeson, Lilian Helmann gibi ünlülerin de bulunduğu binlerce insan yargılandı, aşağılandı. Charlie Chaplin, ABD’yi terk ederek İsviçre’ye; yönetmen Joseph Loosey, İngiltere’ye; Brecht Doğu Almanya’ya yerleşti. İspanya İç Savaşı’na destek verenlerin adlarını vermeyi reddeden Hovard Fast tutuklandı, yıllarca takma ad kullanmak zorunda bırakıldı. Atom bombasının yapılmasını yöneten Oppenheimer, 1953’te hidrojen bombası çalışmalarına katılmadığı için, komünistlerle ilişkisi olduğu öne sürülerek yargılandı.

Böyle bir dünya

Üniversitelerde büyük kıyım yaşandı. Yüzlerce öğretim görevlisi üniversitelerden atıldı, istifa ettirildi. İstifa etmeyenler tehditle sindirildi. 35 yaşındaki Amerikan Komünist Partisi 1954 Ağustosu’nda yasadışı sayıldı. Kendisi de sorgulanan Arthur Miller, ABD’de 1692’de yaşanan cadı avını temel alan Cadı Kazanı’nı yazarak korku ortamına gönderme yaptı. 

ABD’de olduğu gibi dünyanın birçok ülkesinde ve bizde de 1950’ler; herkesin birbirinden korktuğu, kimsenin kimseye güveninin kalmadığı, Soğuk Savaş’ın azgınlığıyla dolu bir dönemdi. 

Bugün

Yaşadıklarımız gökten zembille inmedi. Bugünleri dün hazırladı.

Süregelen soğuk savaştır, cadı avıdır. Düşman yaratmak, herkesi düşman bellemektir.

7 Aralık 1945” şiirinde “Bursa’da havlucu Recebe,/ Karabük fabrikasında tesviyeci Hasan’a düşman,/ fakir köylü Hatçe kadına,/ ırgat Süleymana düşman,/ sana düşman, bana düşman,/ düşünen insana düşman,/ vatan ki bu insanların evidir,/ sevgilim, onlar vatana düşman” diyen Nâzım Hikmet, Benerci’de yaşadığımızın adını koymuş: 

Delikanlım!../ İyi bak yıldızlara.../ Yıldızlar ve senin kafan/ kâinatın en mükemmel şeyidir.”

Gençlerimiz ne güzel diyor: Yere bakma göğe bak!

*

ÇYDD’li Cumhuriyet yazarı Türkel Minibaş’ı (1953-6 Şubat 2009) özlemle anıyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eğitim ve kitap 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları