Öner Yağcı

Hukuka saldırı yaşama saldırıdır

27 Haziran 2020 Cumartesi

Koronalı günlerde hekimlerimiz olanca özveriyle amansız bir savaş verirken bir başka mesleğin insanları da yaşamı savunmaya çalışıyor.

Cumhuriyet’in 23 Haziran günlü manşeti “Adalete Barikat” idi. Baro başkanlarının adalete yürüyüşü, devletin gücü ve barikatıyla engellenmişti.

Yaşamın, doğanın, insanların, tüm canlıların hakları anlamına gelen “hukuk”, tarih boyunca hep çiğnenerek bugüne geldiği ve son yüz yıldır payımızı epeyce aldığımız için sıra dışı bir olay değildi yaşanan. Yaşamı, toplumu düzenleyen kuralları, yasaları, hakları konu alan hukuk bilimine de ağır bir yara açan bu engellemeyi görünce yakın tarihimizde hukuka, hukukçulara açılan yaraları, ilişkimizi düşündüm.

12 Mart’a kadar

İlk anımsadığım, Yargıtay Başkanı İmran Öktem’in 3 Mayıs 1969’daki cenazesine gerici saldırısı sonrasında hukukçularımızın cüppeleriyle katıldığı Anıtkabir’e görkemli yürüyüşü ve mitingiydi.

Gazi Eğitim Enstitüsü’ne girip Ankara’da yaşamaya başladıktan sonra yakından gördüğüm, devrimci gençliğin de partisi olan Türkiye İşçi Partisi’nin önderi Mehmet Ali Aybar, aynı zamanda İstanbul Hukuk’taki devletler hukuku doçentliğine ta 1946’da son verilen bir bilim adamı ve hukuk savaşçısı idi. 1966’da Vietnam’da işlediği insanlık suçları nedeniyle ABB’yi yargılayıp mahkûm eden Russell Mahkemesi’nin başkanlığını yapmıştı.

Cumhuriyet gazetesindeki “Pencere”sinden her sabah iyimser, umut salan, bilgiyle ve birikimle donanmış, soran, sorgulayan, merak ettiren, sevgileri çoğaltan güller atan, Hacıbektaş’ta ölüm yıldönümünde (21 Haziran) andığımız İlhan Selçuk, İstanbul Hukuk’u bitirmişti.

Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, İlk Meclis yıllarından gelen bir büyük aydınlatıcı hukuk hocasıydı.

Uğur Mumcu Yön’de, Devrim’de yeni ufuklar açıyordu.

Sosyalist hâkim Ali Faik Cihan’ın Sosyalist Türkiye adlı kitabı elimizden düşmüyordu.

TÖS boykotunda Niğde Savcısı olan İsmet Kemal Karadayı’yı tanıdık.

Susuz Yaz’ın Necati Cumalı’sı avukat, Deniz Gezmiş hukuk öğrencisiydi.

12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinin yiğit hukukçuları

Tek kişilik ordu Muammer Aksoy, ak saçlı Bahri Savcı, anayasanın anlamını öğreten Mümtaz Soysal, Münci Kapani, Tarık Zafer Tunaya, Bülent Nuri Esen hukukun efsane hocalarıydı. Çetin Özek, Murat Sarıca, Bülent Tanör, İlhan Arsel, Çetin Yetkin yazdıklarıyla hukukun onurunu savunuyordu.

12 Mart ve 12 Eylül sıkıyönetimleri döneminde hukukun yüz akı olan; TİP’i, DİSK’i, TÖS’ü, TÖB-DER’i, Barış Derneği’ni, gençleri savunan hukukçularımızla buluştuk: Niyazi Ağırnaslı, Halit Çelenk, Gülçin Çaylıgil, Necla Fertan, Nevzat Helvacı, Orhan Adli Apaydın, İlhan Dişçi, İsmail Çevik, Oltadaki Balık Türkiye’yi armağan eden Emin Değer, Güney Dinç ve daha onlarcası... Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz, 24 Mart 1978’de kontrgerillayı araştırdığı için öldürüldü. 7 Nisan 1978’de Uygarlık Tarihi’nin hocası Server Tanilli’yi tekerlekli sandalyede yaşamak zorunda bıraktılar. TİP Adana İl Başkanı Av. Ceyhun Can 10 Eylül 1979’da, Prof. Ümit Yaşar Doğanay 20 Kasım 1979’da, CHP Nevşehir İl Başkanı, halkın avukatı Mehmet Zeki Tekiner 17 Haziran 1980’de kurşunla aramızdan alındılar. Gümüşhane Baro Bşk. Ali Günday 25 Temmuz 1995’te, çevreci avukat Cihan Eren 22 Temmuz 2005’te, Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin, 17 Mayıs 2006’da Savcı Mehmet Selim Kiraz 31 Mart 2015’te, Diyarbakır Baro Bşk. barış elçisi Tahir Elçi 28 Kasım 2015’te öldürüldü.

***

Yaşamı savunmak için hukukçular, 1990’lı yıllardan bugüne kadar da müthiş bir savaşım verdi.

Hiçbir şey birdenbire olmaz.

Hukuk savaşımımız müthiş bir birikimdir...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eğitim ve kitap 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları