Öner Yağcı

Doğadan mektup

09 Mayıs 2020 Cumartesi

Ben kıta ayrımı yapmam. Siz yaparsınız.

Ben canlıları birbirinden ayırmam. İnsan, kuş, yılan, çiçek, meyve, balık, kurt hepsi bir benim için. Sizin için öyle değil. Ben sizin yaptığınız gibi, ten rengi, dişi erkek, zengin yoksul, dinsiz dinli ayrımı da yapmam…

Dünyanın dengesini bozdunuz

Kendini dünyanın egemeni sayan siz insanlar için bu ayrımlar bile yetmiyor. Başka canlılara, para ve egemenlik tutkusu ya da inandığınız tanrılar uğruna birbirinize de düşmansınız.

Perişan ettiniz beni. Oydunuz dağlarımı altın, gümüş dediğiniz madenler için. Denizlerimi, ırmaklarımı, göllerimi kirlettiniz. Balıklarım nefes alamıyor denizlerimde. Ağaçlarımı kestiniz, yağmursuz kaldınız. Üzüntümden kurudum, kuraklık deyip geçtiniz. Öfkemden dolup taştım, doldurduğunuz denizleri aldım elinizden, anlamadınız. Avcılığa spor dediniz. Eğlenmek için av partileri yaptınız. Vurdunuz kuşları, geyikleri, ayıları. Şahmeran’ı bile yok ettiniz. Dağlarımda, ormanlarımda yaşayan hayvanların yaşam alanlarını aldınız ellerinden. Sirklere, hayvanat bahçelerine, dükkânlara hapsettiniz onları. Alıp sattınız.

Oysa hepinize yeterdim ben. Her canlının yaşaması için bir dengem vardı benim. Dengemi bozdunuz. Tarım yapacağınıza koca koca yapılar diktiniz bereketli topraklara, insanları aç bıraktınız.

Ayırdında mısınız?

Aklınızı yanlışa kullanıyorsunuz. Bilimi, teknolojiyi yaşamınızı güzelleştirmekten çok, egemen olmanın, para kazanmanın aracı haline getiriyorsunuz. Fiziği, kimyayı, biyolojiyi öldürmenin emrine veriyorsunuz. Eğitim, sağlık, bilim, siyasetinizin, paranın, kurduğunuz büyük şirketlerin uşağı oluyor.

Aslında benim bir şey yapmama gerek yok. Siz birbirinizi yok etmekte, dünyayı yaşanmaz kılmakta ustasınız. Yasalarımı hafife almayı sürdürüyorsunuz. Bırakmıyorsunuz ki uygulansın.

Tarihinize bakın: Veba, kolera, tifo, tifüs, verem, çiçek, kızamık, grip, Ebola, HIV, SARS, MERS, Covid-19 dediğiniz salgınlarla siz insanlardan kendimi koruyorum (kuş gribi ve deli dana, belki de sizden kurtulmak için hayvanların intiharıdır, protestosudur, anlasanız ya).

Görmüyor musunuz çekildiğiniz sokaklarda, denizlerde bayram eden hayvancıkları, doğan temiz havayı, akan temiz suyu? Ozon deliğinin kapandığının ayırdında mısınız?

Arayışınız devam edecek

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” deniyor şimdilerde.

Her şey zaten sürekli değişiyor. Ama keşke öyle olsa, insanlık keşke yaşadıklarından ders alsa.

Her şey siz insanlara bağlı...

Güvenin kendinize. Daha önce başardınız: Avrupa’da ortaçağdaki vebadan sonra yaşadığınız aydınlanma ile “Rönesans”ı, “Reform”u da siz gerçekleştirdiniz.

Kızılderili reisi Seattle, 1854’te ABD Başkanı’na yazdığı mektupta, “Bu dünyadaki her şey, bir ailenin bireylerini birbirine bağlayan kan gibi ortaktır ve birbirine bağlıdır” demişti.

Okumayanların bu mektubu; ders almaya müthiş bir örnek olan Hermann Melville’in Moby Dick, Albert Camus’nün dünyadaki kötülüğü, salgının insanların gerçek yüzünü nasıl ortaya çıkardığını ve çaresizliğini anlattığı Veba ve Hilary Jordan’ın Uyandığında romanlarını da okumasını öneririm.

Benimle kucaklaştığınız, eşitlikçi, adaletli bir yaşam arayışınız sürecek, biliyorum. Tarihiniz boyunca hep sürdü, içinizdeki iyilerin kötülerle savaşımı.

Dayanın insanlar, temiz yürekli insanlar, sürdürün elbirliğiyle, yılmadan güzelliği aramayı.

Siz başardıkça ben de mutlu olacağım.

Bana egemen olmaya çalışmayın, sevin beni, uzatın bana dost ellerinizi.

Vedat Günyol’un deyişiyle “en büyük mutluluk kaynağı” olan “insan sıcaklığı”nı hiçbir güç elinizden alamasın!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eğitim ve kitap 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları