Yeni Bir Başlangıç mı?

05 Şubat 2013 Salı

Düşe kalka sonunda şubata ulaştık. Bu yeni bir başlangıcın zamanıdır. İlkyazın gelişini müjdeler. Yolların, bahçelerin yeşillenmesi insanoğluna bir umuttur. Ben bunu her yıl duyarım. Nice yıllarını geçirmiş biri olarak sevinç duyarım. Hastalıklar, raporlar, hekimler, ilaçlar, hastane koğuşları gitti gider. Öyle mi dersiniz, bütün bunlar bir daha geri dönmeyecek mi?
Dünyadan kopmaktır benim için gündelik basından, çağın sorunlarından uzak kalmak, uzaktan bakmak. Ama insan ömrü belirli bir sayıdan sonra duraksıyor. İçimizden bir ses
“Artık yeter, dur, bırak kalemi elinden, bak şu uyanan doğaya” der gibi. Ama yapamıyorumm, içimize karanlık öylesine dolmuş ki zor itip atmak uzaklara...
Ben bildim bileli yazarım. Yazar demek budur. Bir zamanlar
‘muharrir’e yazıcı derlerdi. Yazıcı gitti yazar geldi, bu adı taşıyanlar arasında yazar tanımına uygun kaç kişi var? Bir avuç. Gittikçe azalan, başkalaşan bir meslek, bir uğraş oldu yazmak. İster kalemle ister daktilo ile... Ben bildim bileli daktilo kullanırım. Haşır neşir olduğum bir alettir o. Daha önüne oturduğumda başlar esintiler yavaş yavaş güçlenerek fırtınalaşmaya...
Fırtınalaşmak bir yazarın en güç dönemidir. Ki bu döneme siyasalın egemen olması adı da verilir. İnsanız, yaşıyoruz, bir mahallede bir sokakta, iyi kötü geçinme olanaklarımız var. Elimizde değil bizim dışımızdaki dünya, olaylar, insanlar. Her insanın yaşamı bir destandır. Her birimiz nice romanlar, öyküler, şiirler getiririz gündelik yaşantımıza. İyi mi kötü mü bunu bilmek zor.
Ben sabahleyin gazeteleri beklerim. Gençliğimde de kapı önünde günün gazetesini getiren Ali Efendi’yi beklerdim. Konu komşu sabah karanlığında gazete beklediğimi görünce takılırlardı.
“Paşalığını mı bekliyorsun” derlerdi. Paşalık çoktan kalktı, şimdi general var, amiral var. Onların terfilerini, sözlerini, işlerini tartışamıyoruz artık. Çünkü elli mi, altmış mı, dört yüz mü asker, komutan, subay, general içerde. Hem de dört yıldır. İhanet etmişler, casusluk yapmışlar diyorlar onlar için. Kimse gerçeği bilmiyor. Bilse de bildikleri yalan şeyler.
Ben değil yazarlık, insanlık günlerimin son bölümüne geldim. Ama bıkmadım benim dışımda yaşayan karanlıklardan, o umutsuz vatan sevdalarından. İktidar gelir gider, bir seçimde oylar senden yana aktı mı her şey senindir. Demokrasi derler ama hep görürüz demokrasi diye gelenler hemen sonsuz iktidarı ele geçirdiklerini sanırlar.
‘Dikta’lar, zulümler, baskılar çok gecikmez.
Bin kez yazsam da boştur sonuç. O zaman bırak politikayı, yurt sorununu, onu bunu düşünmeyi, git, güzel bir yaşamın ardından koş...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları