Türkiye eyaletlere bölünecekmiş!..
Başbakan bunu açıkça söyledi. Nerden gelmiş aklına? Kendiliğinden mi düşünmüş, ülkemizin vilayetlerinin ayrı birer devlet gibi olmasını!..
Ya da birkaç vilayeti birleştirip yani devletçikler yaratmak mı?
Örnek mi, işte ABD!..
Başka hangi örneği alacak bizim “akil” politikacılarımız?
Akil adamlar arıyoruz bir süredir. Yani, akıllı insanları! Gide gide parlamentoya bir de akıllılar devletini mi ekleyeceğiz?
Bir süredir kimilerimiz soruyor, araştırıyor, bir akil adamlar meclisi oluştursak, böylece akıllı insanlarla yaşasak!..
Akıllılar güzel yaşama yollarını ararken, öte yandan müebbet hapislikler söz konusu bile edilemez. Şaşırmış kalmışız, akil adamlar bizi yönetse de şu müebbet hapislikler diye bir sorun olmasa.
Öyle çok insanımız müebbet hapis cezaları aldı ki geri kalanlar da idam sehpası korkusu yaşayacaklar.
Öyle görünüyor, aydınsanız, yazarsanız, toplumumuza yeni düşünceler, yararlı öğütler veriyorsanız, kimilerinin gözünde bu tür cezalara layıksınız!
Sayıları çok, saymakla bitmez, müebbet ceza alacaklar! Toplumun bildiği, tanıdığı, sevdiği, beğendiği kişiler! Kim onları müebbet hapislere gönderecek? Elbet yargıçlar, adalet, yani yargı kararı verecek.
Şimdiye kadar hiç de yararlı kararlar çıkmadı. Hep ceza hep ceza!..
Adalet bağımsız bir duygu olmalı, ama değil! Adaleti uygulayanları önce uyarmalı, sonra onları daha yüksek bir yargıcın önüne çağırmalı! Yüksekokullar bitirmek, orda burda görev yapmak yetiyor mu adalet uygulayıcıları olmaya? Adalet temsilcileri yalnız yanlış yasaları uygulamakla yetinmemeli. Bir de vicdan var, vicdana sormadan herhangi bir karar vermek olur mu? Şu vicdan sözüne bir Türkçe karşılık bulunmadı. Çoğumuz bu Arapça sözcüğün Türkçe anlamını bile bilmez. Ama bilmemek sizi yasaların elinden kurtarmaz. Anlamını bilmeden Türkçeye dışardan bulaştırılmış Arapça Farsça sözlerin altında eziliriz. Olup biteni anlamadan kapı dışına atılırız.