İş İşten Geçmeden...

21 Mart 2013 Perşembe

Susmaya zorlanıyoruz. Bildiklerimizi söylememeye, özellikle yazmamaya...
Yazıp da ne olacak demeyin. Yazıdır kalacak olan. Sözler, konuşmalar geçer gider. Zamanla unutulur. Ama öyleleri vardır ki unutmak olanaksızdır. Çoğumuzun işine gelir unutmak, görmemek, bilmemek...
Türkiye’de böyle bir durumdayız...
Elimiz tutulmuş da değil, yaz yazabildiğince... Ama bir de sonu var her gidişin...
Sonu mu? Binlerce kişi gördü; yaşadı bu sonu. Daha da yaşayacak... Göz önünde dört yıl geçti... Nice insanımız hapishane hücrelerinde... İçlerinde profesörler var, yazarlar, şairler, bilginler...
Yıllarını Silivri ya da Hasdal cezaevlerinde geçiriyorlar. Cezalılar mı? Haklarında bir karar var mı? Yok!.. Ama o yıllarını beklemekle geçiriyorlar... Nedense iktidar sahiplerinin bilgiye, kültüre, bilime düşmanlıkları var. Hiçbir şey bilmeyen her şeyi bilir mi? Bilip de uygular mı?
Türkiye’de böyle bir facia yaşanıyor. Hapishane koğuşları dolu. Ne zaman bitecek bunca acımasızlık? İstediğin kadar yaz, sor, bağır, yanıt veren yok... Kör bir duvarın önünde yazıyoruz. Konuyu bir daha düşünelim diyen de yok... Bu yoklukta tek varlık iktidarın görüşleri, duyuşları, istekleri...
Unutuyorlar mı ülkenin içine gömülmekte olduğu bataklık çıkmazını? Ne zaman zekâ, bilim aydınlatacak bu eskimiş kafaları?
Eskiden de böyle şeyler yaşadık. Ama çok farklıydı. Bu kez hep susmaya çağrılıyoruz. Hep sus, ses çıkarma, katlan...
Bu gidiş bir ülkenin batmasıdır. Batağa saplanmasıdır. Sen tutup
Haberal gibi bir değeri ve onun gibi nicesini yıllarca haksız yere hapislerde yatırırsan bu ülke cehenneme dönmez mi? Ama bunu kim yapıyor? Halk mı? Aydınlar mı? Halk hiçbir şeyin farkında değilmiş gibi! Ne bekliyor? İlle yeni bir seçim olsun, iktidardakiler devrilsin, yerine Cumhuriyetçi aydınlar gelsin!..
Ne zamana kadar? İş işten geçtikten sonra mı?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları